Sümeyye Humarbaki - Cezayir Kültür Haftası, İran Kültür ve İslami İrşad Bakanı Seyyid Rıza Salihi Amiri, Cezayir Kültür Bakanı İzettin Mihubi, İslam Kültürü ve İlişkileri Kurumu Başkanı Abuzer İbrahimi Türkaman'ın katılımıyla İran Milli Kütüphanesi’nde düzenlendi. Bu konuyla ilgili Cezayir Kültür Bakanı İzettin Mihubi'yle aşağıda okuyacağınız söyleşiyi gerçekleştirdik.
_ Kültürel yakınlık milletler ve devletler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusunda en önemli etkenler arasında yer almaktadır. Bu alanda iki ülke ne durumda? Sizce bu yönde ne tür uygulamalar yapılmıştır?
İran ve Cezayir’in iki ülkedeki Kültürel etkinliklere aktif olarak katılması tüm alanlarda ilişkilerini geliştirme yönünde siyasi iradenin var olduğunun göstergesidir. Kültür aracılığıyla kurulan bir köprü, siyasi ve ekonomik ilişkileri de güçlendirmektedir. Bu yüzden iki ülkenin cumhurbaşkanları önce bu alanda ilişkilerini geliştirip sonradan diğer alanlara odaklandı.
Kültür konusu İran ve Cezayir arasında büyük bir öneme sahiptir. Bu alanda 25 Aralık 2004’te iki ülke arasında imzalanan işbirliği sözleşmesi kalıcı ve faydalı kültürel ilişkilerin ortaya çıkmasını sağladı. 2015’te Cezayir Başbakanı Abdulmalik Selal ve İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri arasında gerçekleşn İkinci Yüksek Ortak Komisyon’da bu işbirliklerine yasal bir çerçeve tasarlanıp yol haritası çizildi.
Cezayir Yazarlar Birliği Başkanı olduğumda şimdiye dek insan ve aşk konusuna önemli bir örnek olan büyük şair Hafız-i Şirazi'nin 100. anma törenini Cezayir’de düzenlenmiştik.
_ iki ülke arasındaki kültürel ilişkileri geliştirmek için önerileriniz nelerdir? Bu yönde herhangi bir engel görüyor musunuz?
İran Kültür Bakanı’yla kültürel ilişkileri geliştirmek için bir yol planının hazırlanması ve ayrıca sinema, müzik ve görsel sanatlarla ilgili anlaşma imzalamak üzerinde anlaştık.
Nitekim bu görüşmede iki ülkenin kültürel aktörlerinin birbiriyle görüşüp milletleri ilgilendiren konuların yanında aşırıcılık, terörizm ve Batı’nın olumsuz bakış açıları hakkında konuşmaları üzerinde anlaşıldı. Bu görüşmelerde dostluk ve sevgi kültürünün hakim olduğu güvenli ve istikrarlı bir geleceği oluşturmanın önündeki engellerin ortadan kaldırılması üzerinde konuşulacaktır. İrtica ve geleceğe yönelik korkulara karşı çıkmanın tek yolu, fikir ve düşüncedir. Bu yüzden kültürel ilişkilerin geliştirilmesi gayet önemlidir.
Mesafe sorunu uluslararası iletişim araçlarının etkisi altında artık eskisi gibi iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerde engel oluşturmamaktadır. Böylece var olan sorunlar sadece dil, çevirmenlik vb... gibi teknik alanlarla sınırlıdır ki tüm bunları beraber aşabiliriz.
_ Sömürgeciliğe karşı mücadele kültürü, iki ülkenin yakınlaşmasına ne kadar etkili olabilir?
İki ülke de uluslararası sömürgeciliğin karşısında durdu ve bu da farklı kültürlere sahip olmalarına rağmen aralarındaki dostluk, işbirliği ve kültürel gelişim için hiçbir engel olmadığını gösteriyor.
Küreselleşme çağının sahip olduğu etkilere baktığımızda, iki ülkenin halkları arasındaki kültür ve sanatsal işbirliğinin güçlü bir direniş silahı gibi sinema, tiyatro, edebiyat, görsel sanatler ve müzik alanlarında aktif olduğunu görebiliriz. İşte ülkelerimizin mesafe uzaklığına rağmen birçok ortak yana sahip olması bu direniş ruhundan gelmektedir.
_ Terör ve terörün düşünce biçimleriyle mücadele etmek için iki ülke neler yapmalıdır?
Bölgemizin kopuk durumu ve etnik ve mezhep çatışmaları sonucu ortaya çıkan karanlık ortama dikkat ettiğimizde kültür ve kültürel diyaloğon milletler ve medeniyetler arasında birer iletişim köprüsü olarak rol oynadığını görebiliriz.
Terörizme farklı boyutlardan bakabiliriz, kısacası terörizm ve aşırıcılığın oluşumuna yol açan etken, boşluktur. Günümüzde karşılaştıkları sorunları çözmekte çaresiz kalan bazı toplumlar, geçmişlerinde boğularak olağanüstü bir durumda tekfircilik, terörizm ve hükümet ve devlete karşı savaş açmak gibi eylemlerin ortaya çıkışına yol açmaktadır. Bu olayı durdurmak için eğitim ve öğrenimin önemini dikkate almamız gerekiyor. Bunun yanında toplumdaki kültür, fikir ve düşünce, konuşma ve anlaşma kültürünü önemseyerek, birçok toplumsal krizi engellemiş oluruz.
Günümüzde kültür alanında öncülük yapanlar, estetik ve sanatsal alanlarla sınırlı olmanın aksine daha öteye geçmektedir. Bunlar, bilinçlendirme ve bilgilendirme alanında iki ülkenin sahip olduğu bilimsel potansiyel doğrultusunda gerekli rollerini yerine getirmelidir.
Ben İran’ın yaptırım dönemindeki teknik ve bilim alanında kaydettiği gelişmeleri taktir ediyorum.