Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Afganistan’ın başkenti Kabil’deki havalimanının Türkiye tarafından yönetme ve koruma önerisi NATO tarafından olumlu karşılanmış olsa da Taliban bu karara karşı olduğunu açıkladı; Reuters'a konuşan Taliban'ın Doha'daki Sözcüsü Suheyl Şahin, Türk askerlerinin çekilmesi gerektiğini söylemişti.
Şahin, "Türkiye son 20 yılda NATO güçlerinin bir parçasıydı, bu nedenle ABD'yle 29 Şubat 2020'de imzaladığımız anlaşma uyarınca çekilmeliler… Diğer taraftan Türkiye büyük bir İslam ülkesi. Afganistan'la tarihi bağları var. Gelecekte yeni bir İslami hükümet kurulduğunda onlarla yakın ve iyi ilişkiler içinde olmayı umuyoruz" diye konuşmuştu.
Mehr Haber Ajansı konuyla ilgili eski Türkiye Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ile bir röportaj gerçekleştirdi. Aşağıdaki yazıda Yakış'ın in konu hakkındaki değerlendirmelerini okuyabilirsiniz:
1- Görünen o ki, Türkiye, ABD ile ilişkilerini onarmak için Biden hükümetine Kabil havaalanının güvenliğinin Ankara tarafından sağlanmasını teklif etti, ama Taliban bu karara karşı olduğınu açıkladı. Peki Ankara’nın Afganistan kararının sonucu Türkiye için nasıl olacak?
Görebildiğim kadarıyla Kabil Hamit Karzai havaalanının işler halde kalması uluslararası camia için önemlidir. Yabancı ülke heyetlerinin Kabil’e ulaşabilmeleri için bu hava alanının uluslararası standartlara uygun biçimde faaliyet göstermesi gerekmektedir. Bu işlevi Taliban yerine getirebilir mi bilmiyorum. Şimdiye kadarki tartışmalar, ne Taliban’ın ne de Afgan hükümet güçlerinin bu sorumluluğu üstlenmesinin mümkün olamayacağı varsayımına dayanmaktadır.
Eğer Afgan hükümeti güçlerinin veya Taliban’ın bu görevi yerine getirecek nitelikleri varsa, bu görevi bir yabancı ülkenin silahlı kuvvetlerine vermeye gerek yoktur. En doğru yol, o işi Taliban veya Afgan hükümeti askerlerinin sorumluluğuna vermektir.
Ancak bu işi mutlaka bir başka ülkenin üstlenmesi gerekiyorsa, Türkiye muhtemel risklere rağmen bu işi üstlenebilir. Eğer görevi bir NATO ülkesinin üstlenmesi gerekiyorsa, Türkiye bu işi öteki NATO ülkelerinden daha iyi yapabilir. Çünkü Türk halkı ile Afgan halkı arasında yüz yıl öncesine uzanan güçlü bağlar vardır.
Şu anda Türkiye ile ABD arasında bu konuda istişareler sürdürülmektedir. Bu istişareler Afgan hükümeti veya Taliban arasında varılması gereken mutabakatın yerine geçmez. Türkiye, bu görev kendisine verildiği takdirde, uluslararası camianın diplomatik, lojistik ve ekonomik desteğine ihtiyaç duyacaktır. ABD ile şu anda yürütülmekte olan istişarelerin bu desteğin sağlanmasına yönelik olduğu kanaatindeyim. Eğer bu destek sağlanırsa, ondan sonra Afgan hükümetiyle ve Taliban’la görüşülmesi gerekmektedir. Ülkenin büyük bir bölümünü kontrolü altında bulunduran Taliban’la mutabakata varmadan Türkiye’nin böyle bir işi üstlenmeye kalkması sakıncalıdır.
Daha sonra da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bu konuda bir karar alınması gerekir.
Türk askerinin Taliban’la askeri çatışmaya girmek durumunda kalmasına hiçbir surette meydan verilmemelidir. Şu anda Afganistan’da bulunan Türk askerleri muharip güç değillerdir. Bu “gayri muharip” statülerinin korunması önemlidir.
2- Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahit, Türk basınına verdiği röportajda “Biz 20 yıl önce NATO şemsiyesi altında Afganistan'a gelen Türkiye'nin de çekilmesini istiyoruz. Türkiye'yi Türkiye olarak istiyoruz, Türk yetkililerle onayımız olmadan tek taraflı bir karar almayacaklarına dair bize güvence verdiler ve aldıkları bu karar, bizimle görüşülmeden tek taraflı alınmış bir karardır” şeklinde açıklama yapmıştı. Bu konu hakkında değerlendirmeniz nedir.
Katar’daki Taliban müzakere heyetinin sözcüsü, 11 Eylülden sonra Afganistan’da kalacak yabancı askerlerin işgalci durumuna düşeceklerini açıklamıştır. Türkiye’nin, Taliban tarafından açıklanan bu tutumu göz önünde bulundurması gerekir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Afgan hükümeti Türk askerinin Kabil hava limanının güvenliğini üstlenmesini kabul ederse, ayrıca Taliban’dan da icazet alınmasına gerek olup olmadığıdır. Ülkenin büyük bir bölümü Taliban’ın kontrolünde ise Taliban’la mutabakata varmaksızın, sadece Hükümet ile anlaşmanın yeterli olup olmayacağı hukuki bir tartışma konusudur. Ancak, Taliban’ın ülkede güçlü bir konumda olduğunu göz önünde bulundurarak, onunla da çatışmacı bir konuma düşmemek gerekir.
3- Sİzce hangi sorunlar Afganistan arası barış görüşmelerini sonuçsuz bırakıyor?
Taliban arazide güçlü bir konumda olmakla birlikte, Afgan halkının tamamının Taliban gibi düşünmediğini de biliyoruz. Her şeyden önce ülkede monolitik (yek-vücut) bir Taliban yapısı yoktur. Taliban bünyesinde yer alan birçok fraksiyonlar birbirlerinden çok farklı politikalar izlemektedir. Şeriatı tefsir tarzları, bir gruptan ötekine değişebilmektedir.
Yıllarca önce bazı Taliban Fraksiyonları Afganistan’daki Şii Hazara’ların ya Sünni olmaları, ya ülkeyi terk etmeleri veya öldürülmeleri gerektiğini savunuyorlardı. Belki bu düşünceyi halen savunmaya devam edenler de vardır. Devlet, kurumsallaşmış hiyerarşik bir yapı ister. Canı isteyen bir Taliban fraksiyonunun devleti temsil ettiğini ileri sürerek fikirler beyan etmesi, devlet ciddiyeti ile bağdaşmaz.
Onun için Afganistan’da yapılması gereken ilk iş, Taliban’ın devletle uzlaşıp hem topluma hem de öteki ülkelere karşı tek bir politika izlenmesidir.