Yayınlama Tarihi: 18 Aralık 2024 - 19:00

Yelda Gecesi, kışın en uzun gecesi olarak, doğanın sessizliğinde zamanın durduğu bir anı simgeler. Bu gece, eski geleneklerde sevda ve umutla yoğrulmuş bir ritüel olarak kabul edilir.

Aralık ayının sonlarına yaklaşırken, , sarı sonbahar ışıkları söndürülür ve kış mevsiminin karanlıkları başlar. Yelda Gecesi’nde, kışın başlangıcını simgelerken, evler hala ışıklarla aydınlanmış ve insanlar sıcak dostluk ateşi etrafında toplanmış, geçmişin anılarını paylaşarak eski zamanları hatırlamaktadır.

Yelda, yani Doğu Azerbaycan Türkçesinde “Çille Gecesi”, halkın en özel geleneklerinden biridir. Bu gece, neşeli sohbetler, nostaljik masallar ve geçmişin tatlı hatıralarını diriltir. Geleneksel olarak, bu gecede İran’ın Doğu Azerbaycan halkı, soğuk kış günlerine karşı bir tür “direnç” gösterisi olarak, karpuz yer. Bu gelenek, özellikle Çille gecesinde “Çille Karpuzu” adı verilen tatlı, kırmızı ve sulu karpuzları yemeyi içerir. Doğu Azerbaycan halkı, uzun ve sert geçen kış mevsiminde bu gelenekle, soğukların vücutlarına etkisini azaltacağına inanır.

Karpuz, bu geceyi simgeleyen tatlılık, canlılık ve sıcaklık anlamına gelir. Çille gecesi, tüm ailenin bir araya geldiği, sohbete daldığı, şiirler okuduğu, “Beyat” gibi geleneksel oyunların oynandığı bir zaman dilimidir. Bu gelenekler, geçmişin sadeliğini yaşatırken, Doğu Azerbaycan halkının kültürel mirasının sağlam bir şekilde korunduğunu gösterir.

“Çille” kelimesi, bu uzun geceyi tanımlamak için kullanılır ve “uzun süre” anlamına gelir. Yelda gecesi, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda kültürel ve toplumsal bağların güçlendiği, geçmişten bugüne taşıyan bir gelenek olarak da yaşatılmaktadır.

Yelda Gecesi ikramları

Bu gecede misafirlere sunulacak ikramlar oldukça çeşitlidir. Bunlar arasında ay çekirdeği, pestil, kavorka (kavrulmuş buğday), havuç helvası ve mılaq (birkaç ay önceden iplerle asılıp kurutulan üzümler) gibi geleneksel tatlar yer alır. Ayrıca kuru meyveler, örneğin kayısı kurusu, vişne kurusu, zeytin, badem, ceviz gibi kuru yemişler; nar, elma ve ekşitilmiş kavun gibi meyveler de sunulur. 

Karpuz; Çille’nin sembolü

Yelda gecesinin en belirgin sembollerinden biri, Doğu Azerbaycan’da Çille Qarpi-zi olarak bilinen karpuzdur. Geçmişte, meyve soğuk hava depoları ve taşımacılık imkanları olmadığından, son hasattan kalan karpuzlar, samanlık olarak bilinen yerlerde saklanırdı. Karpuzlar, samanların arasına yerleştirilir ve dikkatlice üzeri kapatılırdı. Yelda gecesinde, iyi saklanmış karpuzlar seçilir ve yenmek üzere hazırlanırdı.

Aile büyüğünün karpuz kesme adeti

Aile büyüğü, karpuzu keserken şu sözü söylerdi: «Qada blamizı bu gece kesdik» (Bugün belalarımızı kestik). Karpuz kabukları, akarsulara bırakılırdı ve bu davranış, iyi şans ve bereketin habercisi sayılırdı.

Doğu Azerbaycan’daki Yelda Karpuzu inançları

Doğu Azerbaycan halkı, Yelda gecesi karpuz yemenin, soğuk havaların vücutlarında etkili olamayacağına ve kışı hissetmeyeceklerine inanırlardı. Bu inanış, yemeklerin sağlığı ve doğayla olan derin bağlarının bir ifadesidir.

Çillelik Geleneği: Yeni evlenenler için özel bir gecenin kutlaması

Çillelik, geleneksel olarak Orta Asya ve Doğu Azerbaycan kültürlerinde önemli bir yer tutar. Bu gece, özellikle yeni evlenen çiftler için özel bir anlam taşır. Geçmişte, yeni evlenen bir çiftin ailesi, kança adı verilen özel bir tepsiyi hazırlayarak, bu gecede gelinin evine gönderirdi. Bu tepsi, genellikle en güzel şekilde süslenmiş bir hindistan cevizi, altın takı, şık kumaşlar, kışlık giysiler ve tatlılar içerirdi.

Bu hediye, aynı zamanda gelinin Çille Gece¬si olarak bilinen geceyi damadın evinde geçirmesi için ailesinden izin almak amacıyla gönderilirdi. Aile büyüklerinin katıldığı bu gelenekte, hediyeleşme ile birlikte çiftin bir araya gelmesi ve yeni hayatlarına adım atarken bu özel anı kutlamaları sağlanırdı.

Ayrıca, nişanlı kızlar için de benzer bir gelenek uygulanırdı. Nişanlı kızlara, damadın ailesi tarafından hazırlanan kança gönderilir ve üzerinde meyveler (nar, elma, portakal, armut) ve özellikle karpuz bulunurdu. Bu tür gelenekler, sadece çiftin değil, aynı zamanda iki ailenin de mutluluğunu simgeliyordu.

Çillelik, sadece bir gece değil, aynı zamanda bir ailenin geleneksel değerlerini ve birlikteliğini kutlamak adına önemli bir fırsattı. Bugün, bu gelenek hâlâ bazı bölgelerde yaşatılmakta ve kültürel bir miras olarak devam etmektedir.

Geçmişteki Çille Gecesi eğlenceleri

Geçmişte, telefonlar ve sosyal medya henüz hayatımızda yokken, geleneksel gece kutlamaları çok daha farklı bir şekilde yapılıyordu. Çille gecesi, Azerbaycan’da büyüklerin ve küçüklerin bir araya geldiği, eğlenceli aktivitelerle dolu bir geceydi. Uzun kış gecelerinin, özellikle Çille Gece¬si gibi uzun süreli kutlamaların daha keyifli geçmesi için büyükler, “taşlama” adı verilen bulmacalar sorarak eğlenceli bir ortam yaratırlardı.

Bu taşlama, bilmece tarzında sorulurdu ve doğru cevabı bulan kişi oyunu kazanırdı. Aynı zamanda, Bayıt adı verilen şiirler de bu gecede sıkça okunurdu. Büyükler, gece boyunca bu şiirleri okuyarak küçükleri eğlendirir, bazen de onlara fal bakarlardı. Bayıt, Azerbaycan halk kültürünün önemli bir parçasıdır ve özellikle Şair Şehriyar’ın Haydar Baba adlı eserinden seçilen dizelerle bu geceyi anlamlı kılarlardı.

Bu gelenekler, sadece eğlenceli birer oyun değil, aynı zamanda Doğu Azerbaycan halkının zengin kültürünün bir yansımasıydı. Gece boyunca söylenen bu Bayatlar, aileyi bir araya getirir, onları geçmişin değerleriyle tanıştırır ve geleneksel Doğu Azerbaycan edebiyatını yaşatırdı.