7 Ekim günü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesi sonrası Beyaz Saray’dan “Türkiye, yakın zamanda Suriye'nin kuzeyine uzun süredir planladığı operasyon için harekete geçecek. ABD Silahlı Kuvvetleri, bu operasyonu desteklemeyecek ya da bu operasyona dâhil olmayacak.” açıklaması geldi.
Bu açıklamanın ardından uzun süredir planlanan Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon 9 Ekim'de “Barış Pınarı Harekâtı” adıyla başladı ve şu an itibariyle 8. gününde devam ediyor.
"Barış Pınarı Harekatı"nın detaylarını araştıran Mehr Haber Ajansı muhabiri konuyu gazeteci-yazar Ferhat Ünlü'ye sordu.
1- "Fırat Kalkanı" ve "Zeytin Dalı" operasyonları 2 bin kilometrekarelik alanlarda yapılmaktaydı. Ama Fırat’ın doğusu 15-20 bin kilometrekarelik bir alandır. Bu durumda böyle bir operasyonu düzenlemek Türkiye için zor değil mi? Bu operasyonun sonucu bir “Yıpratma savaşı”na yol açabilir mi?
"Fırat Kalkanı" ve "Zeytin Dalı" alanları eğer Münbiç sahası dahil tutlursa 5 bin karedir diye biliyorum. Tabii Fırat’ın doğusu başka bir alan. Türkiye’nin başlatmak istediği operasyon hangi alanı kapsayacağı operasyon planları açısından belirsiz görünüyor. Belirsizlikten kastım şu, bunlar gizli tutuluyor diye biliyorum. Belli bir derinlikte belli bir alanda Fırat’ın doğusunun tamamını kapsayan bir harekat planıyla başlayacak şeklinde biliyorum. Elbette kolay bir operason değil fakat şu var Türkiye PYD’yi, YPG’yi ve PKK’nın Suriye kolunu kendisinin varlığına ciddi bir tehdit olarak algılıyor ve ulusal güvenliği için ne gerekiyorsa onu yapacaktır.
Burada temel mesele Türkiye’nin ABD’nin tavrına yönelik tepkisi. Yani Türkiye Fırat’ın doğusuna girerek PKK ile YPG unsurlarıyla mücadele ederken aslında Amerika’nın emperyalizmine cevap vermiş oluyor. ABD emperalizminin Suriye doğusundaki varlığının İran’ı da çok rahatsız ettiğini biliyoruz. Bunu Tahran Zirvesi'nde de gördük. Cumhurbaşkanı Ruhani bunu dile getirmişti. Sonraki Ankara zirvesinde de bunu net biçimde hissettik. Fakat tabii Suriye’nin toprak bütünlüğü noktasında bir kaygı endişe varsa bunu da Suriye devletiyle Türkiye bir şekilde iletişim içinde zaten.
Suriye toprak bütünlüğü bizim işimize gelir. Oradaki terör unsurlarının arındırılması bizim işimize gelir. Suriyeli göçmenlerin Suriye’ye tekrar dönmsi bizim işimize gelir. Ama Suriye devletinin de PKK ile YPG’ye mücadele konusunda irade ve güç sergilemesi lazım. Türkiye bunu da temin etmeye çalışıyor. Harekatın genel siyasi maksadını böyle yorumlayabiliriz. Ben bunun bir yıpratma savaşına dönüşeceğinin kanaatinde değilim. Eğer Tahran ve Moskova üzerinden Şam devletiyle de bir şekilde ilişkiler Suriye’nin toprak bütünlüğü üniter Suriye noktasında örtüşürse Ankara’nın bu operasyonu Suriye devletine fayda sağlayacaktır diye düşünüyorum.
2- Sizce Türkiye Suriye’nin doğusunda Güvenli Bölge oluşturmayı başarabilir mi?
Tabii ki bu mümkün. Bunu "Fırat Kalkanı", "Zeytin Dalı" harekat alanda yaptı, Türkiye yaptı. Hem de şehir savaşında, yani meskün mahal muharebesinde başarabilmişti. Aynı şey burası için de söz konusu olabilir. Tabii daha uzun vadeli harekatler bunlar.
3- Suriye Kürtleri bu operasyonun uzun vedeli bir şavaşa neden olacağını söylüyorlar. Sizce Amerika’nın desteğini almadan PYD/YPG’nin Türkiye ile uzun vadeli bir şavaşa grime kabiliyeti var mı?
Bunu savaş olarak düşünmemek lazım. Terörle mücadele başka bir şey. Dolayısıyla uzun vadeli bir çatışmaya girme durumu olamaz. Hem Türkiye coğrafya avantajı hem TSK’nın bilgi deneyimi hem mühimmat kapasitesi ve imkan kabiliyetlerini bütünlükle düşündüğümüzde zaten böyle bir şey söz konusu değil. Onlar da ABD’nin desteğini çekmesinden ötürü yeni partner arayışına girdiler zaten. Bunar ABD’nin desteği olmadan hiç bir şey yapamaz. Türkiye Cumhuriyeti, Trump’ın yansıtmaya çalıştığı gibi Kürtler’le bir mücadele içinde değil.
4- Geçenler de Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı bir görüşmede Erdoğan’a Amerika’yı bırakıp direk Esad’la görüşmesini tavsiye etmişti. Bu durumdaTürkiye ile Suriye arasında bir görüşme ihtimali var mı?
Türkiye ile Suriye arasında zaten istihbari düzeyde devam ediyor ve bunun önünde bir engel yok. Ama devlet düzeyinde zaten böyle bir şey söz konusu değil. Açıkçası böyle bir şeye ihtiyaç da yok. Ama diplomatik ve istihbari görüşmeler ve müzakereler sürer.
Görüşme olmasa dahi Moskova ile Tahran’la yapılan görüşmeler Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünün muhafaza edimesi ve terörist unsurların ayıklanması konusunda bir kararlılığını gösteriyor. Dolayısıyla görüşme olmasa dahi şu an Türkiye’nin Suriye sahasında yaptığı her operasyon hepsi Suriye devletinin lehinedir. Ankara’nın Şam devletinden istediği YPK- PKK dahil bütün terör unsurlarıyla mücadele etmesidir.
5- Sizce Suriyeli göçmenler Türkiye’nin güvenli bölgede yapmak istediği konutlara gitmek isterler mi?
Suriyeli göçmenler ister istesinler ister istemesinler. Bir kere ülke çok büyük fedakarlık yaptı. Anadolu zaten tarihin ilk evrelerinden biri. Ta kadim savaşlardan bu tarafa, savaşlardan kaçan insanların sığındığı bir coğrafyadır. Türkiye buna uygun bir şey yaptı. İnsani acıdan merhametli bir dış politika zemini oluşturdu. Fakat açıkçası bize yük artık. Mecburen gidecekler. Tabii ki orası da güvenli olduktan sonra onlar da ülkelerine dönmek isterler. Dolayısıyla Türkiye’deki harekat planı bizdeki nüfusun oraya aktarılması için alan açılmasıyla alakalı. YPK-PKK’dan kaçmış 350 bin Kürt nüfusu var. ABD’nin dünyaya yansıtığının aksine Kürtler’le değil Kürtlere zülmeden YPG- PKK yapısıyla mücadele söz konusu.
6- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fırat’ın dogusunda Güvenli Bölge kurmak itemesinin asıl sebebi nedir. Ankara yönetimi Suriye’nin toprak bütünlüğünü önemsiyor mu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fırat’ın dogusunda Güvenli Bölge kurmak itemesinin asıl sebebi Suriyeli göçmenlerin dönüşünü temin etmek. Ankara’nın Suriye’nin toprak bütünlüğü noktasındaki samimiyeti çok net. Ben Moskova’nı da bu konuda samimi buluyorum. Tahran’ın da samimi olduğunu düşünüyorum. Bu üç ülke (İran- Türkiye- Rusya)Suriye toprak bütünlüğünden yana. Bu yüzden ABD’nin engelleme çabalarına rağmen üçlü zirveler yapıldı. Aslında ABD Suriye’yi bölmek istiyor ve bu da İsrail’in lehine olacaktır.
yorumunuz