Tahran, 20 Ağustos 2015 - Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi, MHA’ya verdiyi demeçte, “PKK’nin düzenlendiği saldırılar İran ve Türkiye’nin enerji alanındaki işbirliğini etkileyebilir” dedi.

MHA, 20 Temmuz 2015 Suruç İlçesi’nde düzenlenen terör saldırısından sonra ve hemen onun ardından PKK terör örgütünün Türkiye emniyet güçlerine karşı düzenlediği terör saldırısı nedeniyle Türkiye Silahlı Kuvvetleri IŞİD ve PKK ile mücadele başlattığını ilan etti. İşte TSK’nın PKK militanlarına saldırması sonucunda PKK da bu olaya yanıt adına Türkiye ve komşu ülkeler arasında olan enerji hatlarını hedef almaya başladı. İran İslam Cumhuriyeti de PKK ve TSK arasında edilegelen çatışmalardan yan geçmedi. Bir başka deyişle PKK, İran tırları ve otobüslerine de saldırılar düzenledi ve Türkiye’yi güvenliksiz bir ülke haline dönüştürmeye çalıştı. İşte sözü edilen olayların yanı sıra dünyada tarihi bir olay diyebileceğimiz İran ve P5+1 Grubu arasında varılan Nükleer Anlaşma da var.

Nükleer Anlaşma’dan sonra İran’a karşı uygulanan yaptırımların ABD tarafından kaldırılması ve dünyadaki büyük firmaların da İran ile işbirliği yapmaya hazır olduklarını ilan etmesi de ister istemez Türkiye’yi de İran’la işbirliğini geliştirmek konusunda ilgilendiriyor, fakat bazı uzmanlarına göre PKK’nın enerji hatlarına düzenlediği saldırılar İran ve Türkiye’nin doğalgaz ihracatı alanında işbirliğini etkileyerek, Türkiye’nin Nükleer Anlaşmanın doğurduğu fırsattan iyice yararlanmasını engelleyebilir.

Bu mevzuları 21. yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde Enerji ve Enerji Güvenliği Merkezinin Bilimsel Danışmanı ve İstanbul Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Tuğçe Varol MHA için yorumladı.

Dr. Tuğçe Varol, İran-Türkiye, Kerkük-Yumurtalık ve... gibi enerji hatlarına karşı düzenlenen terör sapotajları ve bu olayların bölgenin enerji güvenliği ve ayrıca İran-Türkiye arasında gerçekleştirilmesi beklenen enerji nakil projelerine yönelik nasıl bir etkiler bırakacağı sorusuna ilişkin, “ PKK terör örgütünün gerçekleştirmiş olduğu İran-Türkiye doğalgaz boru hattı ve Kerkük-Ceyhan petrol hattına saldırılar kaçınılmaz olarak Türkiye üzerinden geçmesi planlanan başka boru hattı projelerini de etkilemektedir” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Tuğçe Varol, yorumlarının devamında “Yüksek maliyetler gerektiren boru hatlarının aynı zamanda güvenlik ve istikrarlı bölgelerden geçmesi gerekmektedir. PKK terör örgütü Türk hükümetini sıkıştırmak adına uzun zamandan beridir Türkiye'nin doğusundaki boru hatlarına saldırılar düzenlemektedir. Bu durumda hem Türkiye'nin enerji güvenliğini hem de uluslararası enerji yatırımı projelerini olumsuz etkilemektedir. İran  ile Türkiye arasında uzun zamandan beri planlanan yaklaşık 32 bcm kapasiteli boru hattı projesinin akıbetini de PKK saldırıları çok yakından ilgilendirmektedir. Mevcut İran-Türkiye arasındaki doğalgaz boru hattına yönelik gerçekleştirilen saldırılar yeni bir boru hattı projesinin de doğal olarak önünü tıkayacaktır” diye söyledi.

Dr. Tuğçe Varol İran ve P5-1 Grubu arasında varılan Nükleer Anlaşma ve bu olayın enerji piyasalarına bırakacağı etkiye yönelik, “İran ve P5 ülkeleri arasındaki anlaşma dünyada İsrail ve Suudi Arabistan hariç her ülke tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. İran kadar zengin enerji kaynaklarına sahip olup uzun zamandır izolasyon halinde tutulmaya çalışılan başka bir ülke bulunmamaktadır. Dolayısıyla İran'ın zengliklerine ihtiyaç duyan dünya piyasaları açısından anlaşma haberi oldukça olumlu olmuştur” diye ekledi.

Türkiye Enstitüsü’nde Enerji ve Enerji Güvenliği Merkezinin Bilimsel Danışmanı Dr. Tuğçe Varol , ayrıca “Anlaşma ile beraber hızla iki türlü beklenti bulunmaktadır; birincisi petrol fiyatlarının düşmesi, ikincisi ise petrol arzının artması. İran'ın normalleşmesi ile birlikle petrol fiyatlarının en az 1 yıl daha çok fazla etkilenmemesi beklenmektedir çünkü izolasyonların kaldırılmasının etkisinin 1 yıldan önce görülmesi beklenmemektedir. Diğer yandan İran petrol arzının artması ise en çok İran açısından yararlı olacaktır. Serbest bırakılan İran hesapları ile birlikte İran ekonomisine kaynak akışı başlayacaktır. Tüm dünyanın İran'dan heyecanla beklediği gelişme ise doğalgaz sektörüdür. İran doğalgaz üretiminin artması ve bunun neticesinde de İran'ın Batısı ve Doğu'suna boru hatları ihraç yolunun açılması beklenmektedir. Batı yolunun Türkiye, Doğu yolunun ise Pakistan olması beklenmektedir” şeklinde konuştu.

Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Tuğçe Varol, Nükleer Anlaşma ve bu olayın Türkiye'de kurulacak olan hükümetin İran ve Türkiye arasındaki doğalgaz ve enerji alanında planlanan işbirliğine bırakacağı etki konusunda “Türkiye'de kurulacak olan her hükümet İran enerji sektörü ile yakından ilgilenmesi beklenmektedir. Bunun iki nedeni bulunmaktadır. Birincisi Türkiye'nin enerji kaynaklarına ihtiyacının bulunması ve ikincisi ise tüm dünyanın İran ile enerji anlaşmaları yapması beklenirken Türk şirketleride bu sektörün dışında kalmak istemiyeceklerdir” ifadesini kullandı.

Dr. Tuğçe Varol Nükleer Anlaşma’nın İran ve Rusya ilişkilerine nasıl tesir edeceğini dairise “Türkiye ile İran arasında gerçekleşecek olan her yeni enerji anlaşması veya İran enerji kaynaklarının Batı'ya taşınma yolları ise en çok Rusya'yı tedirgin edecektir. Uzun süredir dostane ikili ilişkisi bulunan İran ve Rusya yine dostane ilişkilerine devam edeceklerdir ancak enerji piyasalarında da bundan böyle Rusya'nın en büyük rakibinin İran olma ihtimali bulunmaktadır. Dolayısıyla Türkiye, Rusya, Azerbaycan ve İran üçgeninde kritik enerji politikaları belirlemek zorunda kalacaktır” yorumunu yaptı.