Tahran, 23 Aralık 2015 – Türkiye eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Özdem Sanberk, 'Teröre Karşı İslam İttifakı'nın İslami olduğunu reddederk terörizmin İslamla ilgisi bulunmadığının altını çizdi.

MHA- Geçen hafta Suudi Arabistan Savunma Bakanı Muhammed bin Selman, terörle mücadele etmek için 34 müslüman ülkenin bir koalisyon oluşturduğunu duyurmuştu.

Bölge uzmanları ve politikacılarına göre, 'Teröre Karşı İslam İttifakı' adlı koalisyon, üye ülkeler arasında bulunan iç anlaşmazlıklar ve İran gibi bölgesel güçlerin bu koalisyonun içinde yer almamasının söz konusu koalisyonun amaçlarına ulaşmasına engel olacağı görüşünde.

Son günlerde bazı emekli üst düzey Türk diplomatlar da bu koalisyonun mezhep yapısına dikkat çekerek, böyle bir koalisyonun bölgemizdeki mezhep çatışmalarını sürükleyebileceğini savunuyor.

Bu kapsamda Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi USAK Başkanı ve Türkiye eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Özdem Sanberk ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşinin metni şöyle:

'Teröre Karşı İslam İttifakı' adlı koalisyonun tehdit konusu hususunda ortak bir tanımlamaya sahip olmadıklarından ve kendi aralarında anlaşmazlıkların olduğunun dolayı, böyle bir koalisyonun başarıya ulaşabileceğini düşünüyor musunuz?

Koalisyon üyesi ülkelerin tehdit konusu hakkında ortak bir fikir ve görüşe sahip olmaları gerekmiyor. Bir koalisyona katılan bütün üyelerin mutlaka aynı hedeflere inanmaları ve tehditlere karşı ortak fikirleri benimsemelerini beklememeliyiz. Bir arada toplanmak işi bizzat, ülkelerin birbiriyle ortak hareket etmeye teşvik ederek anlaşmazlıklarını çözmeye çalışmalarına neden olur. Farklı düşünceye sahip olan ülkeler bile anlaşabilir.

İran gibi önemli bir bölgesel gücün 'Teröre Karşı İslam İttifakı'nda yer almamasının nasıl etkileri olur?

Bu koalisyona İslami damgası vermek kendiliğinden sorunlu bir konu oluşturuyor, çünkü bizim karşı karşıya kaldığımız sorun, din ile bağlantısızdır ve biz besbelli bir sorunun çözümü için çalışmalıyız. Bana göre 'Teröre Karşı İslam İttifakı' koalisyonun kurucusu olan Suudi Arabistan ve koalisyonda yer almayan İran, kendilerine karşı tavırlarını biraz yumuşatmalıdır.

Aslında bu iki ülke çok daha önceden bölgesel sorunlar hususunda işbirliği yapmalıydı ve bu işbirliği Suriye meselesinin globalleşmesinden önce ve bir bölgesel mekanizma devreye girerek gerçekleşmeliydi.

Bölgesel sorunlara çözüm sunabilen bir gerçek mekanizmaya varmak için büyük müslüman nüfusa sahip ülkeler, kendi mezhepsel düşünce ve anlaşmazlıklarından öteye sorunları ele almalıdır. Bu oyuncular, sorunlarını müzakere yoluyla ve siyasi yöntem kullanarak çözmeye çalışmalılar.

Türkiye'nin 'Teröre Karşı İslam İttifakı' adlı koalisyona katılması, Ankara için ne getirir ve ne götürür?

Türkiye ve diğer oyuncular, İran gibi müslüman ülkelerle olan iyi ilişkilerden yararlanarak İran'ı da koalisyona çağırabilir ve böylece bu mekanizmanın sadece mezhepsel bir mekanizma olmadığını gözler önüne serebilir. Gelgelelim biz bu koalisyonun ayrıntılarından haberdar olmadığımız için henüz söz koalisyonun gerçek içeriği hakkında pek fazla bilgiye sahip değiliz. Türkiye'nin böyle bir koalisyona katılması, bu mekanizmanın mezhepsel dozunu düşürmesine katkıda bulunur.

Sizce 'Teröre Karşı İslam İttifakı' adı taşıyan bu koalisyonun İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından kurulup oluşturulması, daha iyi olmaz mıydı?

Yine söylüyorum bu işbirliği için İslami adı taşımak gerekmiyordu, çünkü bu sorunun (terör) İslami bir sorun olarak tanımlanması ve sunulması mantık dışı bir tutumdur ve ayrıca terörle mücadele için İslami bir yöntem sunmak yanlış bir tavır olarak nitelendirilmelidir. Karşı karşıya olduğumuz terörizm olgusu, aslında global bir sorundur, dolayısıyla bu sorunun giderilmesi için keskin politikaları kullanıma sokmalıyız. Bence mezhepsel olmayan bir sorunun çözmesi için mezhebe dayalı bir bakış açısını ortaya koymak, açıkçası bu sorunun yani terörizmin tuzağına düşmek demektir.

Peyman Yezdani

Y.B