Yayınlama Tarihi: 15 Ocak 2016 - 11:30

Tahran, 15 Ocak 2016 - Pakistan, bölgesinde bir istikrar ülkesi idi. Hindistan ile Keşmir konusunda yaşadığı sorunlardan başka hatırı sayılır sorunu yok gibiydi.

Kalabalık nüfusu, güçlü ekonomisi ve savaşma kabiliyeti yüksek bir ordusu vardı.

Sonra ne olduysa oldu ve Afganistan’daki Taliban bir anda Pakistan’a sızmaya başladı. Pakistan’a sızan Taliban’ın peşinden Amerika Birleşik Devletleri Pakistan köylerini insansız hava araçları ile vurmaya başladı.

Ölümler arttı. Pakistan artık o eski Pakistan olmaktan çıktı, suikastların, terör saldırılarının yaşandığı bir ülke duruma düştü.

Kaynayan bir kazan haline gelen Pakistan’ın eski istikrarlı günlerine dönmesi pek mümkün görünmüyor artık. Parçalanma ise an meselesi…

Afganistan ve Pakistan sürecini çok iyi bilen Pakistanlı bir uzman olan İmtiaz Gül, kısa süre önce Cumhuriyet’ten Ceyda Karan’a çok önemli açıklamalar yaptı.

Bakın neler söylüyor İmtiaz Gül;

“Afganistan’ı Aralık 1979’da işgal eden Sovyetler Birliği, Şubat 1989’da ayrıldı. ABD de Afganistan’dan çıktı ve geride devasa bir iktidar boşluğu bıraktı.

…Sovyetleri Afganistan’dan çıkarmak amacıyla 1981’de Amerikalılar geldi ve iktidarda Ziya ül Hak’ın olduğu Pakistan, ABD’ye silahlandırılıp desteklenecek kişilerin isimlerini sağladı. 10 yıl Suudi Arabistan ve Amerikalıların desteklediği mücahitlerin Sovyetler’le savaşıyla geçti. Bunlar Pakistan’a sirayet etti. Her yerden savaşçılar aktı.

…Pakistan, Afganistan savaşına bulaştığı için büyük zararlar gördü, ABD’nin savaşlarında jeopolitik araç haline geldi. Bu yüzden felakete sürüklendi.

…Türkiye, Suriye’de fazla düşünmeden çok büyük bir işe girişti. Yapılacak en iyi şey, Pakistan’ın yaptığını yapmamak. Örneğin, Pakistan gelen mültecileri kayıt altına almamıştı, ülkenin her yanına yayılmalarına izin vermişti. Pakistan’ın sınır sorunu vardı, pek çok Afgan elini kolunu sallayarak gelip gidiyorlardı. Bugün bile 1.8 milyon kayıtlı mülteci ve en az 1.5 milyon kayıtsızı var. Türkiye dikkatli bir strateji uygulamalı. Onların IŞİD, El Kaide Nusra için sığınak olmalarına izin vermemeli. Pakistan’da mülteci toplumunu kullandılar. Sonuçları feci oldu. Sığınmacılara üzülebiliriz ama kalmaları için özel olarak teşvik edilmemeliler. Bu sosyo-politik olarak istikrarsızlaştırıcı bir husus. Pakistan’da bu oldu.”

İşte Pakistan’ın bu yaşadıklarına benzer bir sürecin kıskacına Türkiye de düşmüş durumda.

Afganistan’ı sözde istikrara kavuşturmak için Pakistan’a giden Amerikalılar Suriye için de Türkiye’ye geldiler.

Afganistan’da ABD’nin sağladığı iktidar boşluğu Taliban’ı güçlendirdi. Usame bin Ladin’in ve El Kaide’nin önü açıldı.

Suriye’de sağlanan iktidar boşluğu ile de IŞİD, El Nusra, ÖSO, Ahrar-ı Şam gibi terör örgütleri peydahlandı.

Her yerden Afganistan’a akan militanlar bu defa Suriye’ye aktı. Bu eli kanlı teröristler Türkiye’ye sirayet etti. Türkiye’de barınıp, dinlenip ve tedavi olup sonra gidip Suriye’ye saldırdılar.

Afganistan savaşında ABD’yle ortak olan Pakistan gibi Suriye savaşına bulaşan Türkiye de büyük zarar gördü ve görmeye de devam ediyor.

Afganistan’da Pakistan’ı kullanan ABD, Suriye’deki kirli savaşta maalesef Türkiye’yi bir araç gibi kullandı. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in “Türkiye ile Ortadoğu’da el ve eldiven gibi uyumla çalışıyoruz” sözü unutulmamalıdır.

Türkiye tam da Pakistan’ın yaptığı yanlışı yaptı ve gelen sığınmacıları kayıt altına almadı ve 3 milyonu aşan sayıdaki sığınmacının ülkenin her yanına yayılmalarına izin verdi.

Ne oldu?

İmtiaz Gül’ün Pakistan için ifade ettiği şey Türkiye’de tekerrür etmeye başladı.

Türkiye’deki kayıtlı ve kayıt dışı sığınmacılar IŞİD, El Kaide ve El Nusra için sığınak oldular. Pakistan’a karşı nasıl Afgan sığınmacıları kullandılarsa şimdi aynı şey Türkiye’nin de başına geliyor ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş Suriye’de savaşa karışmış sığınmacılar bize karşı kullanılıyor.

İşte Sultanahmet saldırısı…

Türkiye hızla Pakistanlaşıyor.

Korkarım bizim için düşündükleri akıbet, Pakistan’ın yaşadığından çok daha korkunç olacak…

y.mesaj