Yayınlama Tarihi: 18 Ocak 2016 - 16:53

Tahran, 18 Ocak 2016 – Şeyh Nimr 2 Ocak 2016 tarihinde Suudi Arabistan’da idam edildi.

MHA - Nimr Bakır El Nimr (1959 Avamiye – 2 Ocak 2016) Şii din alimi ve insan hakları aktivisti Arabistan Şiileri’nin 2012 yılında düzenlediği protestoların ardından tutuklandı ve 15 Ekim 2014 Çarşamba günü savaş ve ulusal güveliğe karşı yasadışı eylemleri gerekçesiyle Arabistan Ceza Mahkemesi tarafından kılıçla idam ve halka açık alanda çarmıha gerilmeye mahkum olunarak, 2 Ocak 2016’da idam edildi. Bu olay bölge ve dünya genelinde bağımsız kurum ve kuruluşların tepkisine neden oldu.

Uluslararası Kur’an-ı Kerim Sempozyumu’na katılması nedeniyle 2006  yılının Mayıs ayında ilk defa, 23 Ağustos 2008 tarihinde de ikinci defa tutuklanması ve onun ardından da “Şeyh Nimr’in Suudi Arabistan Hükümeti’nden Baki Mezarlığı’nın durumuna bakmayı talep etmesi, Şii mezhebinin resmen tanınması ve Arabistan’ın eğitim sistemindeki müfredatın değiştirilmesi” gibi suçlamalarla Riyad’ın Şeyh Nimr’e yönelik sergilediği önceki yaklaşım ile terörizm, aşırıcılık ve El Kaide anlayışı arasında nasıl bir benzerlik vardır?

Acaba Şeyh Nimr’in İran ve Suriye’de dini eğitim gördüğü, İran’da yaşadığı ve bu sürede de Kum İlmiye Havzası’nda tahsil ettiği ve sonra da “El-lum'at El-Demişkiyye” ve “Cami’ul medarik” ve “Müstemsek-ul Urvet-ul Vuska” gibi kitaplar ile Seyyid Muhammed Bakır Sadır’ın “El Halakat” kitabını ders vermesi onun aşırıclık, selefilik ve köktendincilik anlayışını mı göstermektedir? Acaba sadece “İslami Merkez”in temelini atmak, Riyad’daki iktidar hükümete karşı çıkmayı mi gösteriyor, yoksa Arabistan’da Şii talebelerin eğitim ve öğretimine dikkat etmek mi? Acaba Arabistan’daki bir fırkanın dışında diğerlerinin dini öğrenimleri yasaklanarak, toplum tek bir renke mi bürünmelidir?

Dünya siyaset literatüründe terörizm ve terörist için henüz ortak bir tanım olmasa da hernangi bir ideoloji ve anlayışı benimseyen bütün terör örgütlerinde bazı genel özellikler vardır. Şiddet terör örgütlerinin ilk özelliğidir. Şiddet yoluyla amaçlara ulaşmak teröre başvuran tüm örgütlerin genel özelliğidir. Saltıkçılık ve dogmatizmi de bütün terör örgütlerinin özellikleri olarak söyleyebiliriz. Ayrıca terörizmin fikir, düşünceli tavır ve bilgelikle de hiçbir ilgisi yoktur. Peki, şu an terörizmin özelliklerini sıraladıktan sonra bu özellikleri Nimr’de de bulabilir miyiz? Acaba El Kaide’nin ideoloji ve tavrı ile Şeyh Nimr’in düşünceleri, söyledikleri ve yaptıkları arasında bir benzerlik mi vardır? Acaba tekfirli fikirlere sahip terörist biri olmak ve Suudi Arabistan’da gençleri istikrarsızlık yaratmaya teşvik etmek gibi suçlamalarla beraber Şeyh Nimr ismini El Kaide teröristleri ile aynı sıraya koyarak Al Suud Hanedanı’nı devirmek için çaba göstermesi yönünde öne sürülenler gerçek olabilir mi? Şeyh Nimr’in hangi düşünce ve sözü kitap ve sünnete aykırıydı? Acaba Şeyh Nimr’in makamını düşürerek adını El Kaide ile birlikte anmak kesin bir delil olabilir mi? Acaba Riyad açısından vatandaşlık ve insan haklarını talep etmek ve otoriter krallık yapısına karşı çıkmak ülkede istikrarsızlık yaratmak için gençleri teşvik etmek anlamına mı gelir?

Gerçi Şeyh Nimr, Şiilerin protestoları ve Arap Baharı’nda Şiilere düzenlenen saldırılar nedeniyle Arabistan Hükümeti’ne yönelik eleştirilerde bulunmakla beraber bazen de hükümeti “El Şarkiye” , “El Ahsa” ve “El Katif” bölgelerinde düzenli ve organize ayrımcılık poltikaları izlemekle suçlamıştı, (Arabistan Hükümeti açısından ülkenin doğusundaki Şiiler ikinci sınıf vatandaşlardır ve herhangi bir vatandaşlık hak ve hukukları da yoktur) lakin siyasi yapıyı eleştirmek terörizm mi demektir? Eğer böyleyse İslam ülkelerinde vatandaşlık ve mezhepsel azınlıkların hakları ne demektir?

Riyad, medya ve siyasal yaklaşımlarında “Nimr’in muhafızları silahlıydılar” iddiasıyla Nimr’i teröristlere ev sahipliği yapmakla suçlamaya, onun herhangi bir teörist gibi tehlikeli olduğunu ileri sürmeye ve hakkında verilen idam hükmünün icra olunmasının da adaletin en tipik örneği olduğunu göstermeye çalışmıştır. Lakin Nimr şiddet ve mezhepçilikten yana değildi. Nimr’e göre, aşiretçi ve mezhepsel ihtilaflara girmek, Şiiler ve Ehl-i Sünnet arasında ihtilaf çıkarmak yanlış bir eylemdi ve Suud Hanedanı da aşiretçi ve mezhepsel ihtilaflar çıkarmakla Arabistan’da kendi egemenliğini sürdürmek istiyordu.

Şeyh Nimr yaptığı konuşmalarda Suudi Arabistan ve diğer körfez ülkelerinde reform uygulamak için seçimi bir araç gibi görüyordu. Bu talep hem vatandaşlık hakları hem de uluslararası kriterler açısından güvenilk için bir tehdit değil, aynı zamanda otoriter toplumlarda hukuku savunmaktı.

Şeyh Nimr’e yönelik suçlamalarda şunlar da vardı: 4 Mart 2015’te Temyiz Mahkemesi onu ‘silah taşıma ve aşiretsel ihtilafları körüklemek ve Veli Emr’e itaat etmemek’le suçlayarak, idam hükmü verdi. Riyad, Şeyh Nimr’i aşiretçi ve mezhepsel ihtilafları körüklemek, Şiiler ve Ehl-i Sünnet arasında ihtilaf çıkarmakla suçladı ve hükümeti devirmek için Şeyh Nimr’in çaba sarfetmesini ileri sürerek, bu idamı meşrulaştırmak amacıyla onun hakkında verilen idam hükmünü kısas ve Allah’ın hükmünün icrası olarak tanıttı. Acaba hakikaten Şeyh’in idamı İslam dünyasındaki gerilimin azaltılması doğrultusunda atılan bir adım mıyıdı?

Acaba Arabistan Hükümeti Şeyh Nimr’i idam ettiği zaman ülkenin doğusu ve Şiilerin yerleştiği bölgelerde gerginlik mi vardı? Acaba İslam dünyasında bulunan IŞİD gibi günümüzdeki teröristler Şii kaynaklardan mı eğitim görüyor, yoksa da Şeyh Nimr gibi karakterlerin öğretilerinden mi yararlanmaktadırlar? Acaba Ehl-i Sünnet  müftüleri ve Şii din alimlerinin gösterdiği olumsuz tepkiler Riyad’ın mezhepsel ihtilafları körüklediğini kanıtlamıyor mu? Acaba Suudi Arabistan’ın uluslararası alanda insan hakları kuruluşları ve Batı ülkeleri tarafından kınanması Şeyh Nimr’in terörist olmadığına yönelik bir kanıt değil miydi? Bölgesel bütünleşme ve İslam dünyası için Nimr idamının etki ve sonuçları olumsuz değil midir?

Riyad kendi iç, bölgesel ve uluslararası durumunu anlayarak, şu anki durumu Nimr’in idamı için en iyi fırsat olarak gördü. Riyad, Suudi Arabistan’ın İran karşısında gücünü göstermesi, Arabistan’ın aşırı gruplara verdği destek konusunda temize çıkması, İran’ı Şii mezhepçilikle suçlamak, İran’ı bölgenin düzen ve istikrarını bozan ülke olarak tanıtmak, İran’la terörizme verdiği destek gerekçesiyle ilişkilerini kesmek, İran’a karşı Arap ittifakı oluşturmak, terörizmle mücadelede kendi öncülüğünü dikte etmek ve anti-terör ittifakı oluşturmak gibi yaklaşımları dikkate alarak, Şeyh Nimr’i idam etti.

Bununla birlikte Şeyh Nimr’i idam etmenin iç anlaşmazlıklar ve Arabistan’daki muktedir aile arasındaki güç mücadelesini, Riyad’ın bölge krizlerinde uğradığı yenilgileri, İran ve bölgesel müttefiklerini zayıflatarak onları uğraştırmak, Batı’nın güvenini kazanmak ve Batı’nın İran’a yönelik baskısının azaltılmasına mani olmak ve benzeri gibi eylemlerin üstünü örtebileceğine dikkat etmemiz gerekiyor.

Naif El Useyri – Suudi Arabistan Vatandaşı

M.K