MHA – Bugün 25 Ocak, 30 yıl hüküm süren Hüsnü Mübarek rejiminin devrilmesiyle sonuçlanan Mısır Devrimi’nin beşinci yıldönümüdür.
2011 yılında Tunuslu bir gencin kendini yakmasıyla Arap dünyasında kıvılcımı atılan Arap Baharı veye Arap devrimlerine tanık olduk.
Zeynel Abidin Bin Ali rejiminin devrilmesine neden olan Tunus halkının ayaklanmasından esinlenen Mısır halkı da ülke genelinde Hüsnü Mübarek’e karşı kitlesel protesto gösterileri düzenledi. Sokaklara inen halk işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk gibi ülke sorunlarının çözülmesi ve bazı reformların uygulannması talebinde bulundu.
Mısır vatandaşlarının düzenlediği milyonluk protesto sonucu 11 Şubat 2011’de Hüsnü Mübarek istifa ederek, iktidar ordunun eline geçti. Bu olayla birlikte anayasa askıya alındı ve parlamento da feshedildi.
Hür Subaylar Hareketi tarafından gerçekleşen darbeyle 1952 yılından itibaren iktidarda olan Mısır Ordusu, Hüsnü Mübarek’in gitmesiyle devrim sonrası cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasına kadar geçici olarak ülkeinin idaresini üstlendi. Mısır’da 2011 Kasım ve 2012 Ocak ayları arasında palamento seçimleri düzenlendi. Bu seçimlerde İslamcılar parlamento koltuklarının 3’te ikisine sahip oldu ve bu koltukların yarısı da Müslüman Kardeşler’e verildi.
2012 yılında Hüsnü Mübarek’in devrilmesinin ardından ilk cumhurbaşkanlığı seçimleri düzenlendi ve demokrasiden yana olan halk da sandık başına gitti. Bu seçimlerde Müslüman Kardeşler Hareketi tarafından aday olan Muhammed Mursi zor rakibi yani Hüsnü Mübarek rejiminin son başbakanı olan Ahemt Şefik’i geçti ve oyların 51.7’sini alarak, cumhurbaşkanı oldu. Muhammed Mursi, 1952’den sonra seçilen ilk sivil ve islamcı cumhurbaşkanıydı.
Mursi, cumhurbaşkanlığının ilk yılında Ordu İstihbarat Başkanı Abdulfettah Sisi’yi Savunma Bakanı Hüseyin Tantavi’nin yerine atadı. Böylece Muhammed Mursi, kendi cumhurbaşkanlığı döneminde iktidarını kaybetmesine neden olan bir yanlış yaptı.
Daha sonralar İslamcıların desteklediği anayasanın yazılması gibi Mursi’nin bazı politikaları halkın tepkisine neden oldu ve 2013 yılında da Abdulfettah Sisi, onu iktidardan uzaklaştırdı. Bu olay şu ana kadar bile devam eden Mısır’daki İslamcı hareketler ve Müslüman Kardeşler taraftarları ile ordu ve güvenlik güçleri arasındaki gerilimlere zemin hazırladı. Eminyet güçleri ile Müslüman Kardeşler’in taraftarları arasındaki çatışmalar o kadar şiddetlendi ki hükümet yetkilileri itirazları bastırmak için yeni yasalar hazırladı.
Protestoları engellemek için sözü edilen yasanın onaylanmasıyla yetinmeyen yetkililer, Müslüman Kardeşleri bir terör örgütü adlandırarak, “Muhammed Bedi” ve “Muhmmed Mursi” gibi bu hareketin ileri gelen liderlerini gözaltına adılar.
2014 Ocak ayında ordunun yetkilerini artıran Mısır’n yeni anayasası onaylandı. Abdulfettah sisi, bazı seküler hareketler ve Müslüman Kardeşler’in karşı çıktığı 8 Haziran 2014’te düzenlenen parlamento seçimlerinde oyların 96.9’unu alarak, Mısır’ın cumhurbaşkanı olarak seçildi. 2015 yılının sonlarında da üyelerinin çoğunu Sisi taraftarlarının oluşturduğu yeni bir parlamento teşkil edildi.
Günümüzdeki Mısır, ekonomik sorunlar, işsizlik, halk ve özellikle de islamcı hareketler gibi kesimlerin hoşnutsuzluğu ve terör örgütlerinin Sina Çölü’nde boy göstermesi gibi meselerle karşı karşıyadır. Mısır’daki düşünce ve konuşma hürriyeti ile kitlesel tutuklamalar Uluslararası Af Örgütü gibi kurum ve kuruluşlar tarafından bile kınanmıştır.
Eskisinden daha çok güçlenen Mısır Ordusu ülkedeki siyasal ve ekonomik kurumların denetimini ele geçirmiştir. Mısır ekonomisinin oranla yüzde 45’i askeri yönetimin elindedir. Muhalif haraketleri bastırıp tecrit etme politikası her zaman çıkarlarına varmak için askeri yönetimin yararına olmayacak ve hükümet er ya geç tüm muhalif grupları kabul etmek mecburiyetinde kalacaktır. Çünkü ülke ve bölgedeki sorunların çözümü için ulusal birliğin sağlanması şarttır.
Sümeyye Humarbaki
M.K