Yayınlama Tarihi: 6 Şubat 2016 - 15:53

Tahran, 6 Şubat 2016 - Rusya, Suriye’deki ilk hava saldırısını geçen yıl 30 Eylül’de yapmıştı. Moskova, 24 Kasım'da Rus savaş uçağının düşürülmesiyle operasyonlarını yoğunlaştırdı. Bunun sonucunda Halep-Türkiye koridorunun kesilmesiyle AKP Hükümetinin 'Esad gitsin' üzerine kurulu Suriye politikası ağır darbe aldı.

Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle geçen yıl 24 Kasım'da Rus savaş uçağının Türk F-16'ları tarafından düşürülmesi, iki ülke arasındaki ilişkileri birçok alanda olumsuz etkiliyor. Gelişme nedeniyle Rusya, Suriye'nin tek hakimi olurken; Ankara’nın hassasiyetlerini dikkate alması nedeniyle 24 Kasım'a kadar PYD ile aynı karede olmamaya çalışan Moskova yönetimi yeni süreçte PYD'nin hamiliğine soyundu. Son olarak isyancıların tek ikmal yolu olan Türkiye-Halep koridorunun Rus uçaklarının yoğun bombardımanının katkısıyla Esad güçlerinin eline geçmesiyle AKP Hükümeti'nin Suriye'deki politikası tümüyle çökmüş oldu. 

4 ayda işi bitirdi

Rusya, Suriye’deki ilk hava saldırısını geçen yıl 30 Eylül’de yapmıştı. Perşembe günü sadece Türkiye’nin değil ABD liderliğindeki Batılı güçlerin Suriye’deki isyancıları destekleme hattı olan Türkiye-Halep koridorunu kesilmesi, Suriye’de muhaliflerin hayat damarlarından en önemlisinin kopmasına yol açtı. Halep’in düşmesiyle Türkiye destekli isyan harekâtı önemli ölçüde sonlandırılmış olacak. Geriye IŞİD ve PYD kalıyor. Rusya, bu aşamada IŞİD’in elindeki toprakların Esad yönetimi adına geri alınması için hava saldırılarını yoğunlaştırması bekleniyor. Akabinde tıpkı Irak’ta olduğu gibi Suriye’nin kuzeyinde ABD ve Rusya desteğinde bir özerk bölge ilan edilecek. Arap Baharı sürecinde Büyük Ortadoğu Projesi’ndeki (BOP) eşbaşkanlık görevi bağlamında 2011 yılında “Esad gitsin” politikasıyla çıkılan yolda gelinen nokta Türkiye’nin bölünmesi ve uzun vadede Büyük İsrail’in kurulması şeklinde tezahür ediyor. 

Kriz ekonomiyi de vuruyor

Rusya ile yaşanan kriz, diplomasinin yanı sıra ekonomide de kendini hissettiriyor. Rusya, 17 milyon kilometre karelik bir coğrafyaya yayılan ve 144 milyonu aşkın bir nüfusa sahip bir ülke. Nüfusunun yaklaşık 75 milyonu kadın. 15-64 yaş arası kişi sayısı toplam nüfusun yüzde 71’ini teşkil ediyor. Bu özellikleriyle Rusya, Türkiye'deki tüm sektörler açısından büyük bir pazar konumunda. Gerek Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), gerekse Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) yaptığı araştırmalarda Rusya son yıllarda hep 'en değerli pazar' olarak öne çıkmaktaydı. 

Tekstil ve ayakkabının en önemli pazarı

Rusya giyim ve ayakkabı pazarının yerli üretimin yetersiz kalması nedeniyle ithal ürün ve markaların hakimiyetinde. Rus tüketiciler de giyim, ayakkabı, çanta gibi ürünlere ciddi harcama yapıyor. Türkiye, uçak krizinden önce Rusya’nın en fazla ithalat yaptığı 13. ülke konumundaydı. Ancak sıra hazır giyim ve konfeksiyon ithalatına gelince Çin'in ardından 2. sırayı almaktaydı. Resmi kayıtlarda yer almayan bavul ticareti dikkate alındığında belki de ilk sırada yer almaktadır. Sadece Laleli'nin bu ülkeye 2014'te 6 milyar, geçen yıl ise 4 milyar dolar mal gönderdiği ifade ediliyor. Dahası birçok konfeksiyon Türk markasının Rusya'da yatırımı bulunuyor. 30'dan fazla Türk markasının Rusya'da 700'ün üzerinde mağazası var.  Rusya'daki mağazaların yüzde 75'ini ise hazır giyim markaları oluşturmakta… İç piyasada tekstilciler Rusların yerini kimsenin dolduramayacağını açık açık vurguluyor. 

11 milyar dolarlık fatura

Rusya krizinin Türkiye’ye toplam maliyetinin yıllık 11 milyar dolar civarında olması beklenirken, en ağır faturanın da tekstil, inşaat ve turizm sektörlerine çıkması kesin. Türkiye’nin Akdeniz kıyıları, Rus turistlerin tatil için tercih ettikleri başlıca adres. Türkiye açısından Rus turistler, ülkeye gelen ikinci büyük yabancı turist grubunu oluşturuyor. 2014 yılında Türkiye 3.3 milyon civarında Rus turisti ağırlamıştı. Önceki yıl ise bu rakam 4.5 milyona yakındı. Rus turistlerin Türkiye’den ayağını çekmesi, Türkiye’ye gelen yıllık toplam turist sayısının yüzde 10 oranında azalmasına yol açacak. Bunun Türkiye’ye maliyetinin de yıllık 3.5 milyar dolar civarında olması söz konusu. Kısaca Rusya ile kavganın bedelini Türkiye sadece AKP Hükümeti değil, pek çok sektörde Rusya'dan ekmek yiyen vatandaş da ödüyor. 

RECEP BAHAR/HABER-ANALİZ - Yenimesaj

M.M