MHA - TSK’nın 26. Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Sözcü’nün Uğur Dündar isimli yazarına verdiği röportajda Türkiye’nin yürüttüğü dış politikaya ilişkin önemli konulara değindi.
Röportajın bir bölümünü sevgili okurlarımızla paylaşıyoruz.
İLKER BAŞBUĞ: 20 Temmuz 2015'te Şanlıurfa'nın Suruç İlçesi'nden Ayn el Arab'a gitmek için toplanan gençlerin açıklama yaptıkları sırada, IŞİD'li bir canlı bombanın kendini patlatmasıyla Türkiye, ciddi bir terör sarmalına, hatta kaosa girdi. Suruç'ta ve daha sonra Türkiye'nin birçok yerinde yaşanan terör eylemlerini, Irak'ta ve Suriye'deki siyasi gelişmelerden, daha açık deyimle oralarda çizilmek istenen yeni sınırlardan soyutlayamazsınız. İstanbul'daki IŞİD tarafından gerçekleştirildiği söylenen terör eylemini de, Suriye'deki son gelişmelerden soyutlayamazsınız.
Suriye’nin toprak ve siyasi bütünlüğü korunmalı
UĞUR DÜNDAR: Yani, siz ülkece hedefi olduğumuz terör saldırılarının arkasındaki ana nedenlerin başında; Suriye ve Irak'ta yaşanan olaylarla, Türkiye'nin Irak ve Suriye'ye karşı yürüttüğü dış politika yanlışlıklarını mı görüyorsunuz?
İLKER BAŞBUĞ: Evet. Ana nedenin bu olduğunu düşünüyorum. Elbette, bu ana nedenin yanında başka sebepler de var. Suruç'taki eylemin, Suriye'de IŞİD'e karşı çatışmaların Ayn el Arab'da, İstanbul'daki olayın ise yine çatışmaların Menbiç'te yoğunlaştığı sırada meydana gelmesi düşündürücüdür.
UĞUR DÜNDAR: Türkiye'nin özellikle Suriye politikasındaki yanlışlıkları da özetler misiniz?
İLKER BAŞBUĞ: Birincisi, dış politika milli menfaatlere dayanır. Türkiye'de bu hususun da doğru anlaşıldığını zannetmiyorum. Biz, hâlâ dostluklar ve düşmanlıklardan bahsediyoruz. Bakın, İngiltere Dışişleri Bakanlarından Palmerstone'nun çok bilinen bir sözü vardır: “Ne dostluklar ne de düşmanlıklar sonsuza kadar sürer. Sonsuza kadar sürecek olan milli menfaatlerdir…”
UĞUR DÜNDAR: Peki, Suriye özelinde Türkiye'nin milli menfaatleri nelerdir?
İLKER BAŞBUĞ: Suriye'nin toprak ve siyasi bütünlüğünün korunması ile komşusu olduğumuz Suriye'de ülkeyi “yönetebilen bir yönetim”in var olmasıdır. Bu iki hususun bugün büyük bir tehdit altında olması, Türkiye için çok büyük bir güvenlik riskidir.
ÖSO’nun desteklenmesi hataydı
UĞUR DÜNDAR: Altını çizdiğiniz bu çok hayati duruma karşın Türkiye bugüne kadar Suriye'de nasıl bir politika izledi?.
İLKER BAŞBUĞ: Suriye'de kitlesel boyutta insan kıyımı oldu ve maalesef ölümler sürüyor. Milyonlarca Suriyeli ülkelerini terk etmek mecburiyetinde kaldı. Bu duruma duyarsız kalınması elbette düşünülemez. Ama buna karşın “Özgür Suriye Ordusu” desteklenerek, bu sorunlara çözüm bulunabileceğini düşünmek, her şeyden önce dış politikadaki temel prensip olan “gerçekçiliğin” göz ardı edilmesi demektir ki, bu büyük bir yanlıştır. Ayrıca, dış politikada “ideolojik” noktalardan hareket ederseniz, sonuç hüsran olabilir.
Rusya ile aramızdaki uçak krizi iyi yönetilmedi
UĞUR DÜNDAR: Rus uçağının düşürülmesi, Türkiye-Rusya ilişkilerinde ciddi bir krize neden oldu. Bugün olumlu gelişmeler yaşanıyor. Ama neredeyse bir yıl kaybettik. Bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
İLKER BAŞBUĞ: Birincisi, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Hükümet'ten aldığı yetki ile Rus uçağını düşürdü. Bu noktada bir tereddüt yok. Ancak bu olayın öncesinde ve sonrasında daha farklı hareket edilebilirdi. Siyasi kanat Rus uçağının düşürülmesinin yaratacağı sorunları iyi değerlendirememiş, düşünememiş! Aksi olsa idi, bu yetkiyi TSK'ya vermemeleri gerekirdi. Acaba, o günlerde böyle bir davranışın iç kamuoyu desteği açısından çok yararlı olabileceğini mi düşündüler? Elbette, cevabını bilmiyorum. Ama şunu söyleyebilirim: Siz dış siyaset konularını iç siyaset malzemesi yaparsanız -maalesef bütün dünyada yapılıyor- karşılaşacağınız sonuçlar hiç de iyi olmaz!.. Uçağın düşürülmesinden sonra; haklı olduğumuz noktadan geri adım atmadan ama olayı da iç siyaset malzemesi haline dönüştürmeden, karşılıklı söylemlerle durumu her gün gerginleştirmekten kaçınarak, daha sağlıklı bir kriz yönetimi yapılabilirdi.