Pune Üniversitesi Öğretim Görevlisi Kedar Kaskar, Suudi Arabistan’ın tahrik edici uygulamaları ve Pakistan’ın onların maddi desteğine bağlı olmasını Barış Boru Hattı’na zarar vereceğini bildirdi.

Vahid Purtecrişi - İslam İnkılabı’nın ardından İran’ın komşuları arasında en dayanaklı ilişkilere sahip olduğu Pakistan, son zamanlarda ABD ve Suudi Arabistan’ın etkisi altında İran’la yürüttüğü sağlam ilişkilerinde bazı sorunlarla karşılaşmıştır.

Bu yönde Pakistan’daki Pune “SP” Üniversitesi’nin Siyasal Bilimi Öğretim Görevlisi “Kedar Kaskar”la bir söyleşi gerçekleştirdik.

-Pakistan, İran’a karşı mali yaptırımların tamamen kaldırılmasına dek “Barış Boru Hattı”na katılmayacağını açıkladı, bunun üzerine ise İran da Hindistan’ın katılımıyla bu projenin artık İran-Umman-Hindistan arasında yapılacağını belirtti. Bu projenin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Açıkçası bu projenin geleceği belirsizdir. Pakistan’ın verdiği kararlarda aceleci davranması bu ülkenin en büyük sorunlarından biridir. Suudi Arabistan’ın tahrik edici uygulamaları  ve Pakistan’ın onların maddi desteğine bağlı olması da bu yönde oluşan bir diğer sorundur.

Pakistan da Hindistan’ın yaptığı gibi İran’ın tüm dünyaya açıldığının farkına varıp ekonomik sorunlarla karşılaştığı bu günlerde İran’la daha iyi ilişkiler peşinde olmalıdır.

-ABD Dışişleri Bakanlığı Eski Sözcüsü, Pakistan’ı teröristlerin güvenli bölgesi olarak adlandırması ABD-Pakistan ilişkilerini nasıl etkiliyor?

Taliban ve El Kaide gibi terör örgütlerinin Pakistan’da bulunması ve öte yandan bu ülkenin nükleer silaha sahip olması bu konuda önemli kaygıları beraberinde getirmektedir.

ABD, Afganistan’da çıkarlarını kaybetmesinin ardından Suriye ve Irak’a odaklanmıştır ki bu da Pakistan’ın onlar için stratejik değerini yitirmesine neden olmuştur.

Diğer tarftan da Suudi Arabistan’ın Çin’e yönlenmesi ve Çin’in de Ortadoğu’da yeni ve güçlü bir konuma sahip olma planı Pakistan’ı da ABD’den uzaklaştırarak, Çin’e doğru yaklaştırmakatadır.  

-Pakistanlı komutan “General Rahil Şarif”, Suudi Arabistan’ın öncülüğündeki terörle mücadele ittifakının başına geçdiğini İran’ın bu ittifaka katılacağıyla koşullandırmıştır. Sizce Riyad bunu kabullenecek mi?

İslam ülkelerinin kendileri oluşturduğu teröre karşı ittifakın önemi çok yüksektir ancak Suudilerin yaptığı ve Pakistan’ın da onlar tarafından katıldığı ittifak büyük bir yanılsamadır ve her iki ülke de terörle mücadelenin sadece görünümünü sergiliyorlar.

Ayrıca İran’ın bu ittifaka katılımını engelleyen Suudi Arabistan, kendisi terör destekcisidir. “General Rahil Şarif” de bu ittifaka komutanlık etmesini İran’ın katılımıyla tüm Müslüman ülkelere hizmet edip tek bir ülkenin emri altında olmamasına bağlamıştır.

Böylece artık Suudilerin onun komutanlığını kabul edemeyeceği ortadadır. Suudi Arabistan’ın isteğine rağmen İran bile bu yanlış yönetilen ittifaka katılmayı kabul etmez.