Sputnik’in haberine göre, Çam, AİHM başvurusunda,16 Nisan'daki anayasa değişikliği halk oylamasına ilişkin süreçte ve sonrasında yaşananları özetledi. Çam, başvurusunda, halk oylaması sürecinde tüm kamu kaynaklarının, tarafsızlık yemini eden cumhurbaşkanınca bizzat koordine edilen, kapsamlı bir planla 'Evet' oyu verilmesi yönünde kullanıldığını savundu.
Medyada, 'Hayır' oyu verecekler için, terör örgütüne destek vermekle itham eden yayınlar yapıldığını öne süren Çam, başvurusunda, halk oylamasının, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan çok sayıda KHK ile hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir ortamda gerçekleştirildiğini iddia etti.
Çam, anayasanın 18 maddesi gibi görülse de aslında 72 maddede değişiklik yapılarak, kuvvetler ayrılığı rejiminin fiili ve hukuki olarak sona erdirildiğini ileri sürdü.
YSK'nın, mühürsüz oy pusulasını kabul eden kararıyla da referandum sonucunun gayrimeşru ve halk iradesini yansıtmayan bir sonuçla sonlandığını savunan Çam, AİHM başvurusuna, bu sürece yaptığı itirazla ilgili belgeleri de ekledi.