İran'ın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Hoşru, İslami Şura Meclisi ve İmam Humeyni (ra)'nin türbesine düzenlenen saldırılara ilişkin BM Genel Sekreteri ile BMGK Başkanı’na bir mektup gönderdi.
Mekupta şu ifadelere yer verildi:
1. Çarşamba günü 7 Haziran 2017'de terör örgütü DEAŞ üyesi iki grup terörist otomatik silah, el bombası ve intihar yeleğiyle İran Meclisi ve İmam Humeyni (ra)'nin türbesine silahlı saldırı gerçekleştirdi. Düzenlenen silahlı ve bombalı saldırılar sonucu 17 sivil şehit düşerken 50’den fazla kişi yaralandı.
2. Bölgemiz istikrarsızlık ve güvensizlikle başbaşa kalırken dünyanın diğer noktalarında düzenlenen terör eylemleri gibi İran’da da böyle bir saldırı gerçekleştirilmiştir. Bu durum yıllarca tekfiri ideolojik düşüncesinin yayılması yönünde DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütlerinin finanse edilmesinin sonucudur.
3. İran İslami Şura Meclisi’nin hedef olarak seçilmesi de tekfiri ideolojilerin destekçilerinin ne kadar demokrasi ve seçimlerden korktuklarını göstermektedir. Bu terör eylemleri ülkede yapılan cumhurbaşkanlıği ile şehir ve köy konseyi seçimlerinin iki hafta geçmesinin ardından yapılmıştır.
4. Ne yazık ki her zaman tekfiri zihniyetin kaynağı olanlar son günlerde tarihte eşi benzeri görülmemiş anlaşmalara imza attıktan sonra bunlara umit verilerek yeşil ışık yakıldı. Bu anlaşmaların ardından bölgede gerilim yükselerek ülkelerin arasında anlaşmazlıklar da arttı.
5. Tahran’daki olaylar Suudi Prens Muhammed Bin Selman’ın 2 Mayıs 2017'deki, “Amacımız savaşı İran’ın sınırları içine taşımaktır” açıklamalarından sonra gerçekleşmiştir. Ayrıca saldırıların birkaç saat öncesinde de Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı’nın ileri sürdüğü “İran cezalandırılmalı” iddiaları bile şaşıtıcı değildir.
6. 4 Mayıs 2017'de BMGK’ye gönderdiğim mektupta Suudi Arabistan’ın kışkırtıcı amaçlarla radikal gruplar ve tekfiri örgütlere verdiği destekleri hakkında uyarıda bulunmuştum. Onların girişimleri BM Şartı’nın amaçları ve ilkelerine net bir şekilde aykırıdır.
7. Tahran’daki terör saldırılarını dikkate alarak uluslararası toplum ve özellikle de BMGK’den bölgenin güvenliğini riske atan sonuçlara hassasiyetle yaklaşmalarını ve radikalizm ve terörizmle mücadelede elinden geleni yapmalarını temenni ederim.