Yayınlama Tarihi: 11 Eylül 2017 - 17:18

Myanmar’daki soykırımdan kaçarak komşu ülke Bangaladeş’e sığınan Arakanlı Müslümanlar, şimdi de salgın hastalıklarla mücadele ediyor.

Yeni Şafak’ta yer alan yazıya göre, Myanmar ordusu ile Budist rahiplerin sistematik olarak uyguladıkları soykırımdan ve şiddetten kaçarak ülkelerini terk eden Arakanlıları bekleyen yeni tehlike salgın hastalıklar. Burma’nın (Myanmar) Arakan eyaletinden zorla sürülüp boğulma tehlikesi eşliğinde Naf Nehri’ni geçen ve çamurlar içinde süren yolculuk sonrası Bangladeş’in Cox’s Bazar bölgesine ulaşabilen Müslümanlar temel ihtiyaçlarını karşımaktan uzak durumda. Türkiye’nin çabalarıyla Bangladeş’e kabul edilen mültecileri burada zorlu bir kamp süreci bekliyor. Sığınanların yüzde 80’ini kadın ve çocuklar oluşturuyor.

Yakılan köylerinden ve evlerinden yanlarına alabildikleri eşyaları sırtlanan Arakanlılardan bazılarının küçükbaş hayvanlarını da taşıdıkları görüldü. Arakanlı mülteciler, Naf Nehri’nden sonra Bangladeş sınırına kadar uzayan pirinç tarlalarındaki 1 metrekarelik tepeciklerde saatlerce bekliyor. Bangladeş askerlerinin Naf Nehri’nin kollarında 100 metre aralıklarla nöbet kulübeleri kurduğu görülürken, başta gazeteciler olmak üzere sivillerin ve yabancıların bölgeden geçişlerine izin verilmiyor. Sınırın sıfır noktasında kurulan nöbet kulübelerinin çevresi Arakanlılar için bekleme noktası haline gelirken, burada bir süre bekleyen mültecilerin kontrollü olarak Bangladeş’e geçmelerine müsaade ediliyor.

Kamplarda başta susuzluk ve barınma gibi temel ihtiyaçlar konusunda büyük sorunlarla boğuşan sığınmacılar, şimdi de sağlık problemleriyle başetmek zorunda. Yüzölçümüne oranla dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip yoksul Bangladeş’in kendi halkı için dahi yetersiz oluşu, Arakanlıları kaderleriyle başbaşa bırakıyor. 25 Haziran’dan buyana bölgeye gelen Arakanlı sayısı 300 bini aşmış durumda. Bangladeş’teki sağlıksız koşullarda en büyük tehdit yine çocuklara. Temiz içme suyunun olmadığı kamp koşularında beslenme yetersizliği çeken Arakanlı çocuklar başta ishal olmak üzere kolera, sarılık ve tifo gibi hastalıklarla boğuşuyor. Tedavi edilmediği takdirde ölümcül sonuçları olan bu hastalıklardan ötürü yakında can kayıplarının yaşanabileceğinden endişe ediliyor.

Teknaf bölgesindeki kamplarda yaşam mücadelesi veren Arakanlılar, ağaçların arasına bağladıkları muşambaların altında barınmaya çalışıyor. Budist zulmünden kaçarken her şeylerini köylerinde bırakmak zorunda kalan Arakanlılar, çamurlar içinde yarıçıplak ve ayakkabısız durumda. Üstelik geri dönebilecekleri bir evleri de yok. Çünkü terk etmek zorunda kaldıkları köyleri, Budist çetelerce yakıldı. Kıyafetsiz, ayakkabısız mazlumların çilesine susuzluk ve salgın hastalık sıkıntısı da eklendi. Naf Nehri kıyısına kurulan Palonkhali mülteci kampında karşılaştığımız Sümeyye isimli Arakanlı genç kadın, köyünden ailesiyle birlikte kaçtıklarını, temiz su bulmakta zorlandıklarını söyleyerek 5 aylık bebeğinin sağlığından endişe ettiğini söyledi. Kızlarının ishal olduğunu belirten Arakanlı anne, günler sonra ilk defa kampa sağlık hizmeti geldiğini ancak bunun çok yetersiz olduğunu kaydetti.

Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslümanların çocukları, gerekli ihtiyaçları olmadan karanlık bir geleceğe ayak basıyor. Onlarca kilometrelik uzun bir yolculuk sonrası bitkin düşen Arakanlılar, ulaştıkları kamplarda çok geçmeden hasta oluyor. Geçtiğimiz çarşamda günü kampta dünyaya gelen Ayşe adlı bebek, gözlerini yokluğa açan çocuklardan sadece biri.

20 yaşındaki annesi Hafize Cohor, kendisi ve yeni doğan çocuğu için bir öğün yiyecek bulunamadığını söyleyip ekliyor: “Kızım süt için ağlıyor. Ama ben ne yapabilirim ki. En son ne zaman yemek yediğimi unuttum, sütten kesildim.” Ayşe’nin babası Ali Cohor ise “Bangladeş’e girdikten sonra ‘hayatımızı kurtardık’ diye düşündük. Ancak tek bir kızımın hayatını burada açlıktan nasıl kurtaracağız, bilemiyorum” şeklinde konuştu. Ayşe gibi yüzlerce Arakanlı bebek, Cox’s Bazar’daki kamplarda açlıkla karşı karşıya. Kampa ulaşanlardan 1 yaşındaki Muhammed Taha son bir haftadır zatürre hastalığıyla mücadele ediyor. Küçük çocuğun annesi Şemon Ara, “Bir haftadır kampta yaşıyoruz. Oğlum bir haftadır hasta. Bu bir hafta içerisinde eşim 2 kez yiyecek getirebildi. Herkes açken bu çocuğu nasıl muayene ettirebilirim ki” diye soruyor.

Arakan’da katliamdan kaçan Müslümanların Bangladeş, Malezya ve Endonezya dışındaki duraklarından biri Hindistan. Haydarabad’daki kamplarda zor şartlar altında barınan Arakanlılar, yetersiz koşullar nedeniyle büyük sıkıntı yaşıyor. Anne ve babaları ordu güçleri tarafından işkencelerle katledilen çocuklar, giyecek ayakkabıları olmadığı için çıplak ayakla dolaşırken, ağaç parçalarını oyuncak olarak kullanıyorlar. Budistler tarafından işkenceye maruz kalan çocukların vücutlarındaki yara izleri, yaşanan acıları gösteriyor. Yaralı olarak kurtulduğu saldırıda babasını kaybeden 9 yaşındaki Molana Muhammed’in yaşadığı travma nedeniyle konuşma yetisini yitirdiği belirtildi. Bölgede Arakanlıların barındığı 18 kamp bulunduğunu bildiren Cemaat-i İslami Sorumlusu Maksud Ahmed, her kampta 300 kişinin kaldığını belirterek şunları söyledi: “Kampta kalanların maalesef en temel ihtiyaçları bile karşılanamıyor. Cemaatler bu insanlara destek olmak için gayret gösteriyorlar. Bir kısmı günlük iş buluyor ancak elde ettikleri gelir hayatlarını sürdürmeye yetmiyor. Barakalar çok küçük. Bir barakada 5-6 aile kalabiliyor.”