İranlı Ortadoğu Uzmanı Sadık Meleki, Mehr’e verdiği röportajda, “Kerkük, referandumdan sonra IKBY’ye katılırsa kanlı bir savaşa yol açılacak” dedi.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) bağımsızlık referandumuna sayılı günler kalmasına rağmen, IKBY Başkanı Mesut Barzani ABD ve bölge devletlerinin muhalefetlerine karşın referandumun 25 Eylül’de yapılmasına ısrar ediyor.

IKBY’nin yapmak istediği bağımsızlık referandumunun bölgesel ve uluslararası boyutlarını ve genel olarak bu konuyu daha kapsamlı bir şekilde ele almak için İranlı Ortadoğu Uzmanı Sadık Meleki ile aşağıdaki röportajı gerçekleştirdik.

IKBY’nin yapmayı planladığı bağımsızlık referandumuna Goran ve İslam Camaatı gibi bazı hareketler karşı çıkıyor. Bu referendum IKBY’deki Kürt partilerine nasıl bir etki bırakabilir?

Bir Kürt ülkesinin oluşumu Kürtlerin çoğu için rüya gibidir. Fakat rüyaların siyasette hiçbir yeri yok. Başta IKBY olmak üzere Irak ve bütün bölgenin mevcut durumu bir bağımsızlık referandumu için uygun değil. Şu an Kuzey Irak’ta heyecan dolu anlar yaşanıyor. Bu referandum ilk başta partilerin dayanışma içerisinde olmasını sağlarsa da gelecekte ayrışmaya yol açacak. Konuya başka bir açıdan baktığımızda Barzani’nin yasa dışı olarak görevini sürdürmesi meselesi ve Erbil’deki yolsuzluğun örtbas edilmesi için bağımsızlık referandumunun bir araç gibi kullanıldığını görmekteyiz. Barzani’nin görev süresinin dolduğu bu dönemde bağımsızlık referandumunun Irak ve hatta Erbil’e göre yasal bir yönü yoktur. Barzani’nin yapmayı planladığı referandum Goran Hareketi ve İslam Camaatı dışında başka Kürt partilerin desteğini alsa da bunun sebebi IKBY’deki toplumsal durumdan kaynaklanıyor.

Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, geçen günlerde yaptığı bir konuşmada referandum planını, Irak'ın egemenliğinin ihlal edilmesine çanak tutan "tehlikeli bir gerilim" olarak nitelendirdi. Sizce referadumun yapılması halinde Irak’ın askeri açıdan müdahale etme ihtimali olabilir mi?

Bu referandum bir savaşın başlangıç noktası olabilir. Başbakan İbadi, genellikle Irak’ta ılımlı bir yaklaşım sergilemektedir. Fakat, onun bu defa tehlikeli bir gerilimden söz etmesi Erbil’i endişelendirmeli. IKBY ayrıca el-Maliki ve Sadr gibi liderlerin referanduma yönelik yaklaşımını da göz önünde bulundurmalı.Talibani ve Barzani, Kerkük’ü Kürdistan’ın kalbi olarak nitelendiriyor. Öten yandan Kerkük da Bağdat’ın kırmızı çizgisidir. Bağdat ve Erbil arasında tartışma konusu olan Kerkük referandumdan sonra IKBY’ye katılırsa kanlı bir savaşa yol açılacak. Ne Irak, Çekoslovakya ne de Ortadoğu Avrupa’dır. Irak’ın bölünmesi çok ağır sonuçlara neden olabilir.

ABD ve İngiltere, IKBY’nin bağımsızlık referandumuna karşı çıkıyorlar. Bu bağlamda ne düşünüyorsunuz?

Kürtlerin yaşadığı Ortadoğu bölgesi çok karmaşık bir süreçten geçiyor. Eğer bir gün Irak bölünürse bunun en önemli sebebi ABD’dir. İsrail gibi bir kanser tümörünü oluşturan ABD ve İngiltere arka perdede İsrail için stratejik bir müttefik olacak bir Kürt devletinin kurulmasını olumlu karşılıyorlar. Washington, referandum için uygun bir zamanın seçilmediğini ileri sürmekte. Ancak ABD’nin görünüşteki politikasıyla gerçek politikası arasında farkı da gözden kaçırmamalıyız.

Türkiye, IKBY’nin bağımsızlık referandumuna nasıl bir tepki verecek? Sizce askeri müdahale ihtilamlini düşünebilir miyiz?

Türkiye Erbil’e yönelik geleneksel yaklaşımından oldukça uzak durmaktadır. İlk başta IKBY’nin bağımsızlık referandumundan söz etmesini bir savaşın başlangıcı olarak nitelendiren Türkiye, Bağdat hükümetinin muhalefetlerine rağmen Erbil’le ekonomik ilişkilerini geliştirip petrol anlaşmalarını imzaladıktan sonra IKBY’yi referanduma sevk edecek durumun oluşmasına neden olmuştur.

Ankara yönetimi günümüzde ise bir Kürt devletinin kurulmasına karşı muhalefeti sebebini Kerkük, Telafer ve diğer bölgelerdeki Türkmenlerin haklarının korunmasına hafifletmiştir. Türk yetkililerin açıklamalarına pek güvenilmez. Ancak Eğer Türkiye, IKBY’nin bağımsızlık referandumuyla ilgili yaklaşımını ciddiyetle hayata geçirmek niyetindeyse Erbil’in bu referandumu iptal etmesi imkansız değildir.

Muhabir:

Marjohn Sheikhi