İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, BM Genel Kurulu'nda bugün yaptığı konuşmada, bölgesel ve uluslararası gelişmelere dair açıklamalarda bulundu.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani konuşmasının satır başları şöyle:
Biz baış ve milletlerin haklarından yanayız. Zulmü kabul etmeyiz, mazlumu savunuruz.Tehdit etmeyiz, ancak tehditlere de boyun eğmeyiz. Bizim dilimiz saygıya alışkındır, tehditli konuşmayız. Müzakere ederiz ve karşılıklı saygı kuralları doğrultusunda kazan-kazan yaklaşımını benimsemekteyiz.
Günümüz dünyasında ülkelerin barış, güven ve istikrarı birbirine bağlıdır. Filistin halkı, ırkçı bir rejim tarafından en doğal haklarından bile yoksun bırakılıyor. Fakat onların yurtlarını işgal edenler güvende yaşıyor. Yemen, Suriye, Irak, Bahreyn, Afganistan ve Myanmar gibi ülkelerde birçok insan savaş ve kıtlıkla karşı karşı kalırken bazıları kendi ülkelerinde kalkınmayı düşünemez.
İran, tarih boyunca farklı dinler ve milletlerle barıştan yana olmuştur. Biz, Babiller’e esir düşen Yahudileri kurtaran milletiz. Ermeni Hıristiyanlara kucak açarak, kendi aramızda farklı dinler ve kavimlerden oluşan “kültürel bir kıta” kurduk. İran, her zaman zulüm gören insanları savunmuştur ve günümüzde de Filistin’i savunuyor.
İran, nükleer anlaşma konusunda ne birini kandırıp ne de kandırıldı. Gücümüzü nükleer silahtan değil, bilim ve daha önemlisi kendi halkımızdan alıyoruz. Bu bizim taktik ve yolumuzdur. Onlar, İran’ın hiçbir zaman sahip olmak istemediği silahları elinden almak istiyorlar. Nükleer silahları üretip depolayan, bölge ile bütün dünyayı tehdit eden ve uluslararası yasaları görmezden gelen işgalci Siyonist Rejim’in barıştan yana olan milletlere öğüt vermesi kabul edilebilir değildir.
Nükleer anlaşmasız Ortadoğu’yu bir düşünün. İç savaşlar, tekfirci terörizm, insani krizler ve siyasi-toplumsal kargaşalara sahte bir nükleer krizi de eklenseydi durum ne olacaktı?
Çok net bir şekilde İran’ın nükleer anlaşmayı ihlal edecek ülke olmayacağını, fakat bu anlaşmanın başkası tarafından ihlal edildiği taktirde kesin ve uygun bir yanıt vereceğimizi ilan ediyoruz. Eğer bu anlaşma siyaset dünyasından hiç anlamayan insanlar tarafından ortadan kaldırılırsa dünya çok büyük bir fırsatı kaybetmiş olacaktır. Hiçbir bir eylem, İran İslam Cumhuriyeti’nin kalkınmasını durduramaz.
ABD’nin yeni hükümeti, uluslararası yükümlülüklerini görmezden gelmekle daha da itibarsız olarak, her türlü müzakereden sonra taahhütlerine uyup uymayacağı konusuda devletler ve milletlerin güvenini kaybediyor.
Dün bu değerli ortamda ABD Başkanı’nın İran milletine karşı dile getirdiği cahiliye, çirkin, kinle dolu ve yanlış bilgilerle özdeşleşen sözleri gerek BM’ye gerekse de terörle mücadele için dünya devletlerinin el ele vermesini isteyen milletlerin isteğine de aykırıydı.
İran İslam Cumhuriyeti’nin savunma amaçlı füze programı bölgede barış ve istikrarın sağlanması ve akılsızların maceraperest politikalarını önlemek içindir. İran’a dayatılan 8 yıllık savaşta Saddam rejiminin uzun menzilli füzeleri şehirlerimizi hedef alıyordu. Savunma gücümüzü geliştirmekle artık bu tür saldırılara izin vermeyiz.