Vatan Partisi Genel Başkanı, Türkiye ve İran gibi bölge ülkelerinin birliği sayesinde Amerika ve İsrail’in bir ikinci İsrail kurma planının bozulduğunu söyledi.

Son günlerde bölgede çok önemli olaylar yaşandı. Riyad’da istifa eden Lübnan Başbakanı, Hizbullah ve İran’ı da ülkesinin içişlerine müdahale etmekle suçladı. Bazı siyaset uzmanları Saad Hariri’nin istifasını bölgeyi istikrarsızlaştırmak için yeni bir planın parçası olarak görmektedir. Bu gelişmeleri değerlendiren Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Amerika ve İsrail’in bir ikinci İsrail kurma planının boşa çıktığını, dolayısıyla da bölge ülkelerine karşı yeni planlar kurmaya çalıştıklarını ifade ettti.

Bildiğiniz gibi Saad Hariri’nin Riyad’da istifa etmesiyle Lübnan’da yeni bir kriz başladı. Bazı bölge ülkeleri bu olayın arkasında Suudi Arabistan’ın olduğunu söylüyor. Şayet bu doğruysa Suudilerin bölgedeki yeni stratejisi nedir?

Suudilerin bölgedeki stratejisi İsrail’i harekete geçirmeye çalışmaktır. Çünkü ABD ve İsrail’in Irak’ta bir ikinci İsrail kurma planı çöktü. Şimdi daha geri bir mevziye çekildiler. Amerika’nın elinde bir tek Suudi Arabistan, PKK, PYD, IŞİD ve bir de Körfez şeyhlikleri kaldı ve zayıf durumdalar. Onlar doğrudan doğruya İsrail’in silahlı güçlerini harekete geçirerek ancak bir şeyler yapabileceklerini düşünüyorlar. Dolayısıyla yalnız Suudilerin değil, Körfez şeyhliklerinin ve Batı Asya’da oluşan ittifaka yani Türkiye, İran, Rusya, Irak ve Suriye ittifakına karşı olan güçlerin tek çaresi kaldı ve o da İsrail’i kışkırtarak silahlı kuvvetlerini savaşın içine sokmaya çalışmaktır.

Geçtiğimiz günlerde Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Suudi Arabistan’ın İsrail’den Lübnan’a saldırmayı istediğini söyledi. Bu açıklamadan yol çıkarak, İsrail ile Suudi Arabistan’ın Lübnan ve bölgede yeni bir kargaşa çıkarmak için işbirliği yaptığını düşünebilir miyiz?

Suudi Arabistan ve İsrail arasında apaçık bir işbirliği var. Bu işbirliği yeni de değil, eskiden beri gelmektedir, fakat şimdi o işbirliği daha da ısınıyor ve sıcaklaşıyor. Çünkü Amerika’nın yenilgisi bu kuvvetleri bir savunma konumuna çekti. Biliyorsunuz bir kediyi köşeye sıkıştırdığınız zaman tırmalamak için karşı bir şeyler yapmaya çabalar. İşte köşeye sıkışan kedinin hareketleri Suudi Arabistan’dır.

Riyad’da bulunan Saad Hariri, canlı yayında yaptığı açıklamalarda Kral Selman’ın onu oğlu gibi gördüğünü ve Suudi Arabistan’ın da Lübnan’ın içişlerine müdahale etmediğini ileri sürdü. Sizce başka bir ülkede istifasını ilan eden Hariri’nin bu açıklamaları kabul edilebilir mi, yoksa mecburiyetten mi kaynaklanıyor?

Saad Hariri, Suudi Arabistan’ın avucundadır. Yani Hariri bir mecburiyet içerisinde. Hariri’nin Suudi Arabistan’a gidişinin de gönüllü olduğunu söylemek hiçbir şekilde mümkün değil. Bir nevi artık sürüklenerek bu sürecin içinde yer alıyor.

Sizce IŞİD’in yenilgiye uğratılması ve IKBY’nin bağımsızlık girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması bazı güçleri bölgede yeni krizler çıkarmaya mı sevketmiştir? Yani Lübnan krizi de bölgeyi istikrarsızlaştırmak için yeni bir planın parçası mı?

Evet, aynen böyle söylenebilir. Amerika ve İsrail’in son hamleleri ikinci İsrail’in kurulmasıydı. Fakat beklemedikleri bir direnişle karşılaştılar. Bölge ülkeleri birleşti. Onlar Türkiye ve İran’ın birleşeceğini ve Irak’ın bu birlikten kuvvet alarak ordusuyla Kerkük’ün üzerine yürüyeceğini hiç beklemiyorlardı. Ancak beklemedikleri başlarına geldi ve burada Vatan Partisi’nin İran’la birlikte çalışmalarının da çok önemli etkisi oldu. Biz İran’a gittik ve Sayın Ali Ekber Velayeti ile basın toplantısı yaparak bütün dünyaya kesinlikle ikinci İsrail’in kurulmasına izin verilmeyeceğini ilan ettik ve devamlı olarak Vatan Partisi şunu işledi. Buraya Kürdistan kurulmuyor, İsrail geliyor bizim komşumuz oluyor. İran ve Türkiye’nin kilometrelerce uzağındaki İsrail gelip komşumuz oluyor ve dolayısıyla bizim ülkelerimize karşı bölücü, kışkırtıcı faaliyetlerini sınırlarımızın hemen yanından yürütme imkanlarına kavuşuyor. O yüzden bunun önlenmesi gerekir şeklinde bir ortak tavır aldık ve Türkiye de olumu adımlar attı. Sonuç itibariyle Amerika’nın beklemediği olay oldu. Türkiye ve İran’ın beraberliği Amerika ve İsrail planlarını bozdu. Bunun sonucunda şimdi yapabilecekleri bir şey kalmadı, yani Amerika yenilmiştir. Yenilen güçlerin plan ve strateji kurma kabiliyetleri de yenilgiye uğrar. Şimdi görüyorsunuz Amerika bir çıkmaz içerisinde. Kendimizi Amerika’nın yerine koyalım; Yapabileceğimiz şeyler sınırlı, hatta doğru dürüst yapabileceğimiz bir şey yok. Bu durumlarda ya çılgınlık yapılır yada mevcut duruma boyun eğilir. Şimdi Lübnan’ı istikrarsızlaştırmak yeni bir plan olmaktan çok Amerika açısından bozgun içinde bulunan çare bile değil, çaresizliktir.

Bölgede emperyalistlerin kurduğu komploları engellemenin başka yolları nedir sizce? Türkiye ve İran bu konuda nasıl bir rol üstlenebilir?

Ortada bir başarı var. Amerika ve İsrail’in ikinci İsrail planı bozuldu. Hangi sayede bozuldu? Türkiye, İran, Irak, Suriye hatta Lübnan bir oldu ve o planı bozdular. Irak’ın Kerkük’e yürümesi Batı Asya ülkelerinin birleşmesi sayesinde oldu. Astana süreci burada en büyük başarısını kazandı. Dolayısıyla bölgemizde Amerika ve İsrail planlarının bozulmasında çare ortaya çıkmıştır. Türkiye, İran, Rusya, Irak ve Suriye ittifakı Batı Asya’ya barış ve güvenlik getirecektir. Hatta dünyaya barış getirecek bir ittifaktır. Önümüzdeki günlerde Sayın Putin, Sayın Ruhani ve Sayın Tayyip Erdoğan’ın bir araya gelmeleri ve devlet başkanları düzeyinde bu ittifakı daha ileri aşamalara taşımaları dünya çapında önemli bir gelişimdir. O bakımdan çare Batı Asya ülkelerinin birliğindedir. O birlik arık kurulmuş, ilk başarılarını kazanmıştır. Dolayısıyla Amerika bütün insanlığa yaptığı saldırının şimdi bozguna dönüştüğünü görerek bir çaresizlik içinde bulunmaktadır. Batı Asya birliği çözüm olarak apaçık ortada gözüküyor. Bu birlik yalnız başına ekonomi değil, aynı zamanda güvenlik alanında bir birliktir. Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Rusya silah arkadaşı oldular ve bu çok önemlidir.

Muhabir: Morteza Karimi