Yayınlama Tarihi: 21 Nisan 2018 - 17:23

Trump, Suriye’den çıkacağını söylemesine rağmen “Suudi Arabistan bizim Suriye’de kalmamızı istiyorsa parasını ödemesi gerekecek” ifadelerini kullandı.

İran Mehr Haber Ajansı Muhabiri MURTEZA KERİMİ, Aydınlık Gazetesi için kaleme aldığı yazıda, bölgesel gelişmelere dikkat çekti.

ABD, Fransa ve İngiltere, Doğu Guta’daki Duma ilçesine yapıldığı iddia edilen kimyasal saldırıyı gerekçe göstererek, 14 Nisan’da Suriye’ye füzeli saldırı gerçekleştirdi. Saldırıdan önce Twitter’dan yaptığı paylaşımlarla savaş sinyali veren ABD Başkanı Donald Trump ise, İran ve Rusya’yı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a destek verdikleri için eleştirdi.

Bu arada 11 Nisan’da Suriye’ye yönelik askeri müdahale konusunda Rusya’ya meydan okuyan bir mesaj paylaşan Trump’ın da hemen 40 dakika sonra attığı yeni bir tweette Moskova’ya karşı üslubunu yumuşatması dikkat çekti.

Şimdi olaya geri dönelim? Konu: Faili bilinmeyen “Kimyasal saldırı” iddiası. Tarih: 7 Nisan 2018.

ABD, Beşar Esad’a bağlı güçleri bu saldırıyı gerçekleştirmekle suçlarken, Rusya ise Suriye ordusunun kimyasal silah kullanmadığını ve bu olayın Batı güdümlü silahlı grupların başlattığı bir senaryo olduğunu söylüyor. Peki gerçek nedir?

Mantıksal bir bakış açısıyla konuyu ele aldığımızda, Doğu Guta’da ilerleyişini sürdüren bir ordunun, hele de sivillere karşı kimyasal silah kullanması akıldan uzak görünürse de ABD ve Batılı ülkelerin olaya yönelik yaklaşımı birçok soru işaretini ortaya koyuor.

SEYİRCİ KALANLAR

Son yıllarda Myanmar ve Yemen gibi bazı ülkelerde yaşanan katliamlara sessiz kalan ABD ve müttefiklerinin, sırf Suriye’deki “kimyasal saldırı” iddiası için başta Şam olmak üzere bu ülkenin bazı bölgelerini füzelerle hedef almasının insanlık için yapıldığını söylemek tabii ki doğru bir görüş olamaz.

İran-Irak Savaşı’nda özellikle de İran halkından binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olan kimyasal saldırıları görmezden gelerek, Saddam’ı destekleyen ABD’nin şimdiyse aynı gerekçeyle Suriye’ye saldırması inandırıcı değildir.

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne bağlı uzmanların Duma’ya varmalarından önce bu saldırının yapılması da oldukça büyük bir şüpheye yol açtı.

ABD, Fransa ve İngiltere, kanıtlanmış herhangi bir kimyasal silah kullanımı olmaksızın Suriye’ye saldırmakla, aslında bu ülke halkının huzura kavuşmasını istemedikleri; bilakis bölgeye yönelik kendi planlarını gerçekleştirmeyi düşündüklerini gösterdi.

ARABİSTAN’IN ROLÜ

29 Mart’ta ABD’nin Ohio eyaletinde katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmada Amerikan ordusunun yakın zamanda Suriye’den çıkacağını söylemesine rağmen, 3 Nisan’da ise “Suudi Arabistan bizim Suriye’de kalmamızı istiyorsa parasını ödemesi gerekecek” ifadelerini kullanan Donald Trump’ın değişken yaklaşımı da gözleri Suudi Veliaht Prensi Bin Selman’a çevirdi.

Tabiri caizse, siyaset dünyasında “Süt veren inek” olarak anılan Suudi Arabistan karşısında Trump’ın zekice davranması da gözden kaçırılmamalıdır. Suudiler’den milyarlarca dolar para çeken ABD’nin, hele de Suriye’ye düzenlediği saldırının harcamasını da Riyad’a ödetmesi pek uzak bir görüş olamaz.

SELMAN’IN ABD UMUDU

Bölge halkıyla birlikte çalışacağına Trump’ın İran, Suriye ve Yemen karşıtı tavrına güvenen Bin Selman’ın bu durumu, ne zamana kadar devam edeceği ve ABD’den aldığı bunca silahlarla tam olarak ne yapacağı da merak konusudur.

ABD temasları kapsamında 30 Mart’ta Wall Street Journal’a verdiği bir söyleşide, ‘’İran’la askeri çatışmadan kaçınmak için bunu başarmalıyız, eğer bunu başaramazsak muhtemelen 10-15 yıl içinde İran’la savaşacağız’’ diyen Bin Selman’ın şimdiden yıllar sonrası için verdiği savaş sinyali, Suudilerin ABD’nin silahlarına çok fazla güvendiğini ve büyük ihtimalle bu alanda Trump yönetimiyle tekrar dev anlaşmalar imzalayacağını gösteriyor.

Batı Asya’yı desteklediği terörist ve ayrılıkçı örgütlerle bölmeye çalışan Batılı ülkelerin, Suriye’de tam olarak neyin peşinde oldukları ilerleyen zamanda anlaşılacaktır. Ancak görünüşe göre bu ülkelerin Suriye’ye yeniden daha geniş çaplı bir saldırı gerçekleştirmeleri ihtimali yüksektir.

14 Nisan’da BFMTV kanalında katıldığı canlı yayında açıklamalarda bulunan Jean-Yves Le Drian, “Fransa tarafından belirlenen kırmızı çizginin yeniden aşılması durumunda” yeni saldırılar olabileceğini söyledi.

Aynı gün Rusya’nın talebiyle acil toplanan BM Güvenlik Konseyi (BMGK), ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Nikki Haley de, Suriye rejimi tekrar kimyasal silah kullanırsa ABD’nin vurmaya hazır olduğunu kaydetti.

Bu gibi açıklamaları dikkate aldığımızda Suriye’ye saldıran güçlerin operasyon biter bitmez yeni bir saldırı için mesajlar vermesi, bu saldırının belki birinci adım olduğu ve bir sonraki saldırılar için tekrar gerekçe aranacağı, bu defa da “kimyasal saldırı” iddiasının en uygun konu olacağı ve Batı’nın bu saldırı için Suriye yönetimini suçlu bulacağı düşüncesini ortaya koyuyor.

Bölge ülkelerinin dikkatine! Senaryo henüz bitmedi.