Suudi Arabistanlı yetkililer, dünya kamuoyunu kandırmak için İstanbul Başkonsolosluğu'na 2 Ekim'de girdikten sonra kaybolan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ölümü hakkında çocuksu ve gülünç bir hikaye sundular.

Ramin Hosseinabadian: Yaklaşık üç hafta önce Suudi gazeteci, siyasi aktivist ve eleştirmen Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu'na girdikten sonra ortadan kaybolmuştu. Zaten Suudi muhalifin konsolosluktan çıkmadığı için araştırma süreci ise şu ana kadar başarısız olmuştu.

Bu süreçte Suudi yetkililer, Kaşıkçı’yla ilglili soruşturmada Türk savcılığıyla herhangi bir yapıcı işbirliği yapmadan sürekli olarak Riyad'ı eleştiren gazetecisinin kaderini belirleme sürecini sabote etmye çalışmıştır. Bu mesele de Riyad’ın Kaşıkçı’nın öldürülmesinde rol oynamış olması soru işaretini dünya kamuyounun nezdinde takviye etmiştir.

Nihayet dün akşam Suudi Arabistan yönetimi, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldüğünü itiraf etmek zorunda kaldı. Suudiler bu korkunç olayı örtbas etmek için dünya kamuoyuna çocuksu ve gülünç bir açıklama yaparak karşılaştıkları büyük krizi atlatmaya çalıştılar.

Bu bağlamda Riyad yönetimi, Kaşıkçı’nın konsolosluk içinde yaşanan arbede neticesinde öldüğünü duyurdu. Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul Konsolosluğu'nda öldürülmesiyle ilişkili 18 Suudi vatandaş görevden alındı ve tutuklandı. Olayla ilgili Suudi Arabistan Genel İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed Asiri'nin de görevden alındığı açıklandı.

Fakat gerçek şu ki, Riyad hükümeti Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ı Kaşıkçı’nın ölümüyle ilgili suçlamalardan uzak tutabilmek için çocuksu bir hikaye üretmeye başvurmuştur.

Suudi Arabistan savcılığı tarafından yayınlanan özellikle hiçbir detayı kapsamayan ve genel bir ifade ile sınırlı kalan yazılı açıklama hakkında bir dizi soru ortaya atılmıştır. Söz konusu açıklamada, Kaşıkçı'nın Suudi konsolosluğuna niçin gittiği veya binadaki arbedenin neden yaşandığına yer verilmiyor.

Suudi savcılığı hatta ülkenin istihbarat teşkilatından 15 kişilik ekibin İstanbul'daki konsolosluk binasına Kaşıkçı ile eşzamanlı olarak girişinin sebebini açıklamıyor.

Despotluk ve diktatörlüğün egemen olduğu Suudi Arabistan gibi bir ülkede, İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda bu denli korkuç bir olayın meydana gelimesinin daha önceden tasarlanmamış olması veya üst düzey Suudi yetkililerin bilgisi olmadığına inanmak mümkün mü?

Muhammed bin Selman'a karşı son üç hafta boyunca artan tepkilere rağmen konsolosluk binasında bir muhalif gazetecinin öldürülmesinin sırrını açığa çıkarılmamasının temel nedeni, olayla ilgili yanlış bir hikaye üretmek ve müttefiklerini bu senaryo ile senkronize etmektir.

Aslında Riyad'ın gülünç hikayesi, dünya kamuoyu ve uluslararası medyalar tarafından olumlu karşılanmamış. Tam tersine, birçok medya kuruluşu bunu şüpheli olarak değerlendirmiştir.

Bu doğrultuda AP Başkanı Antonio Tajani, Kaşıkçı’nın ölümüne ilişkin detayların açığa kavuşturulması gerektiğini vurguladı.

Öte yandan Londra merkezli insan hakları kuruluşu Uluslararası Af Örgütü’nden de AP’ye destek bir açıklama geldi. Örgüt yetkilisi Rawya Rageh, Twitter’dan yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan’ın Kaşıkçı’ya ilişkin son açıklamasını değerlendirerek, “Bunun bir aklamaya veya olaya karıştığından kuşku duyulan makam tarafından yürütülen bir soruşturmaya dönüşmesinden kaygı duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye ise İstanbul'da Arabistan konsolosluğuna girdikten sonra kendisinden haber alınamayan Suudi yazar Cemal Kaşıkçı'nın durumuyla ilgili uluslararası toplumun sessiz kalmayacağını söylemişti.

Suudi Arabistan’da olup bitenler gösteriyor ki, Suudi yetkilileri her zaman gerçekleri kapatmak için kamuoyunu görmezden gelerek yalan senaryo üretmeye çalışıyorlar. Bunu daha önce Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da, Kraliyet Sarayı çevresinde silahlı saldırı olayı ilgili yapılan açıklamada tanık olmuştuk. Bu yönde Riyad, silah seslerinin kaynağının Kraliyet Sarayı semalarında uçan bir drone olduğunu açıklamıştı!