Yayınlama Tarihi: 5 Şubat 2019 - 09:43

İran'da bir zamanlar işkence ocağı olan ancak halihazırda “İbret Müzesi” ismiyle tanınan binayı yakından incelemek için aşağıdaki yazıyı okumanızı tavsiye ederiz.

Kamran AZAR: İran’daki İslam Devrimi tarihine ait değerli ve önemli anıları bağrına basıp günümüze dek korumayı başaran ve bir zamanlar işkence ocağı olan ancak halihazırda “İbret Müzesi” ismiyle tanınan binaya gitmek için Tahran’ın en eski mahallelerinden birine yolculuk yapmamız gerekirdi.

Tahran’ın eski sembolü “Milli Bahçe”

İşte “İbret Müzesi”nin yer aldığı “Milli Bahçe” sahip olduğu tüm güzellikleriyle cazibeleri sayesinde Tahran’ın en çok tanınan tarihi mekanlarının gözdesi. Bir tarafında İmam Humeyni (r.a) caddesi ve diğer yanında da “Telelgraf ve Posta Müzesi”nin bulunduğu “Milli Bahçe” içindeki eski binalarla yaşlı ağaçlar dolayısıyla zor da olsa Tahran’ın tarihi kimliğini sağlam bir şekilde korumaya uğraşıyor. Nitekim ki burası bir zamanlar Milad ve Azadi kulelerinin yokluğunda Tahran’ın öne çıkan sembolüydü.

Bahçenin inşa edildiği meydan ise eskiden “Meşk Meydanı” olarak bilinyordu. Kaçar döneminde yapılıp geliştirilen meydan zamanında askeri üslerin yer aldığı ana mekanlardan biriydi.

Devrimi anımsatan “İbret Müzesi”

“Milli Bahçe” ile “Meşk Meydanı”nı geride bırakarak rotamızı “İbret Müzesi”ne çeviriyoruz. Tüm bu güzel ve çekici binaların arasında içinde yapılan dehşetli işkenceler vasıtasıyla devrimden önce büyük bir korku ve acı merkezine dönüşen “İbret Müzesi”nin inşa edilmesi gayet şaşırtıcı!

Şah Rejimi’nde muhaliflere karşı çeşitli operasyonlar yürüten emniyet güçleriyle ülkenin istihbarat kurumundaki (SAVAK) ilgili teşkilatların birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan “Sabotaj Karşıtı Ortak Komitesi” günümzde kapılarını ziyaretçilere açan “İbret Müzesi” olarak hizmet yapmaktadır.

Mekan İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’nin bizzat talimatları sonucu rejim karşıtı mücahitleri yakından izleyerek gerek gördüğü takdirde tutuklama ve işkence yapma işlemlerini de devreye sokuyordu.

Müzeye vardığımızda içeriye girmemiz için zorlu bir şekilde önümüzdeki küçük bir yeşil kapıdan geçmemiz gerekiyordu ve işte mekanın insanın kalbinde doğurduğu korkutucu duygular daha yolculuğun ilk başından beri kendini göstermeye başladı.

Biletlerimizi aldıktan sonra asıl binaya giriş yapmak için upuzun bir koridordan geçmemiz gerekiyordu. Koridorun sonunda ise işkence emirlerini veren mekanın genel müdürlerine ait o günlerdeki son model arabalara rastladık.

İçeriye girdiğimizde artık İslam Devrimi yolunda canlarını feda etmeye hazır olan devrimcilerin başına neler geldiğini görerek tüylerimiz diken diken oldu. Kıyafet değişimi odasından başlayarak binanın açık hava alanı ile en korkutucu yerleri yani işkence odalarını yakından ziyaret etmemiz zamanında buranın ne kadar karanlık ve ürkütücü bir mekan olduğunu ortaya koydu.

24 Ocak 1972 senesinde İran Şahı’nın emriyle inşa edilen “Sabotaj Karşıtı Ortak Komitesi” devrimin zafere ulaştığı günlere dek aralarında bir sürü ünlü ismin de yer aldığı devrimcilere işkence ve eziyet yapılan en karanlık mekanların başında yer alıyordu.

Bina, İslam Devrimi’nin zafere ulaşması ardından dönemin Kültürel Miras Kurumu Başkanı’nın uğraşları ve eski Cumhurbaşkanı Seyyid Muhammed Hatemi’nin katılımıyla 28 ocak 2004 yılında “İbret Müzesi” olarak hizmet sunmaya başladı.

Mekanda yapılan işkence türleri

Devrimden önceki yıllarda yapılan en zorlu psikolojik işkencelerden birisi çeşitli müzik parçaları, gürültülü siren sesi, bağırma sesleri ile silah sesinin dinletilmesiydi. Bu sesler akşam saat 19’dan sabah saat 5’e kadar mahpusların huzurunu bozmak için hoparlörlerden yüksek bir şekilde dinletiliyordu.

“Sabotaj Karşıtı Ortak Komitesi”ndeki bir diğer işkence yöntemi ise tırnakları sökme işiydi. Bu işlemin sonunda tırnağı koparılan kişi bayılıp kanlar içerisinde hastaneye kaldırılırdı.

Direkt mahpusun psikolojisini hedef alan ve günümüzde de ABD tarafından uygulanan bir işkence yöntemi daha da uyumaya engel olma girişimiydi. Mahpusun üzerine soğuk su dökme gibi yollarla uyumasına izin verilmiyordu ve böylece bir kişi bazen 3 veya 4 gün uyuyamadan zor şartlar altında acı çekiyordu.

Tüm bunların yanında bizzat “SAVAK” tarafından üretilen bir yöntem vasıtasıyla mahpusun ellerine arkadan kelepçe takılıp dört bir tarafı işkencecilerle sarılırdı; “Futbol Odası” olarak bilinen bu tarz işkencede mahpus birer futbol topu gibi sert tekmelerle işkence yapan kişiler arasında paslanırdı.

Gardiyanlar tarafından yapılan bir işkence yönteminde de ayakları kırbaçlanan kişi kar ve buz üzerinde yürümeye mecbur kalırdı. Böylece ayakları kırbaç dolayısıyla yara alan kişi git gide şiddetli bir ağrı hissederek bilincini bile kaybedirdi.

İşkence yöntemlerinden birinde konuşmaya zorlamak istedikleri kişiyi demirden yapılan bir küçük kafese sokup kafesin alttan ısınmasını sağlıyorlardı. Böylece mahpusun kafesle temasta olan bedeni yavaştan yanmaya başlayıp yoğun şekilde acı çekmesine yol açırdı.

En korkunç yöntemlerin başında yer alan bir işkence tarzında da elektrik yoluyla mahpusun acı çekmesi sağlanırdı; kulağı, dili, duduakları, parmakları ve çoğu zaman cinsel organlarına bağlanan elektrik makinesi işkenceye mağdur kalan kişiyi gayet zor durumda bırakırdı.

Tüm bu yöntemlerin yanı sıra bazen kullanılan diğer işkence türleri şu şekildeydi: Dudakları yakma, açık alandaki parmaklıklara zincirleme, karına vurulan tekmeler, yüze atılan tokat, hamile kadınları dövme, tecavüz vb...

Burada işkence yapan isimlerin başında şunlar yer alıyordu: Menuçehri olarak bilinen Menuchehr Vezifekhah, Kaveh olarak bilinen Homayun Kaviyani, Areş olarak tanınan Fereydun Tevangari, Tehrani olarak tanınan Behmen Naderipur, Kemali olarak bilinen Ferecullah Kemanger.

Mekanda bulunan ünlü isimler

“Ortak Komite”de hapis yatanların başında İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei yer alıyordu. 1975’te mekana götürülen Devrim Liderinin üzerinde 8 ay çeşitli işkenceler yapılmıştı.

İslam Devrimi’nin en büyük mücahitlerinden olan Ayetullah Haşimi Rafsancani de bu mekanda aylarca tutulup işkence edilmiştir. Ayetullah Rafsancani devrimin zafere ulaşması ardından Meclis Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı ve Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Başkanlığı gibi görevlerde yer almıştı.

Devrimin bir diğer kilit isimlerinden olan şehit Ayetullah Muhammed Hüseyin Beheşti de burada işkence gören isimler arasında yer alıyordu. Ayetullah Beheşti İslam Devrimi’nin zaferi ardından önemli pozisyonlarda bulunarak son yaptığı Yargı Erki Başkanlığı görevi esnasında 1980 yılında terör girişimine kurban giderek şehit oldu.

Günümüzde “İbret Müzesi” olarak bilinen “Sabotaj Karşıtı Ortak Komitesi”nde işkenceye maruz kalan diğer önemli isimler şu şekilde: Ayetullah Taleghani, Şehit Ayetullah Motahari, Şehit Ayetullah Mofatteh, Seferhan olarak tanınan Sefer Kahramani, Şehit Muhammed Mehdi Iraki, Şehit Dr. Ali Şariati, Hüccet’ül İslam Hac Seyyid Ahmed Humeyni ve gönlünü İslam Devrimine kaptıran bir sürü fedakar insan daha...