Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın amaçları doğrultusunda, Fransa, Almanya, İngiltere, ABD, Rusya, Çin ve ABD'nin katılımıyla başlayan, İran'a, nükleer silahlar üretmekten vazgeçmesi karşılığında nükleer enerji projelerini desteklemeyi öneren pazarlıklar, 2015 yılında Birleşik Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA) olarak bilinen anlaşmayla sonuçlanmıştı.
İran'a uygulanmakta olan yaptırımlar da JCOPA Anlaşması kapsamında, İran'ın kabul ettiği koşullara karşılık aşamalı olarak kaldırılacaktı.
Donald Trump Başkan seçildikten sonra, 8 Mayıs 2018'de, ABD'yi anlaşmadan, müttefiklerinin tüm aksi yönde telkinlerine, getireceği risklere ilişkin uyarılarına kulağını kapatarak tek taraflı olarak çıkardı.
ABD anlaşmadan çıkarken petrol fiyatlarının çok fazla yükselmemesi için aralarında Türkiye'nin de olduğu 8 ülkeye, petrol ithalatı ve İran'la ticaret konusunda 180 günlük bir muafiyet süresi tanıdı.
ABD’nin İran'dan petrol ithal eden bu ülkelere tanıdığı süre 2 Mayıs'ta sona erdi ve bu süre yenilenmedi.
Washington yönetiminin İran'a karşı ekonomik baskısı, İran ile Türkiye’nin bu süreçteki ilişkileri ve yaptırımların bölgeye yönelik etkisini Mehr Haber Ajansı muhabiri Murtaza Kerimi, Ankara’da bulunan İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkan Vekili Hakkı Uygur’a sordu.
1 – Bazı siyaset uzmanları İran yaptırımlarının Türkiye’den de yan geçmediğine inanıyor. Sizce İran’ın en büyük petrol müşterilerinden olan Türkiye ABD yaptırımlarına rağmen yine de İran’dan petrol almaya mı devam eder? Yoksa kısa ya da uzun vadeli bir süre içinde petrol ihtiyacını başka bir ülkeden karşılayacaktır?
Türkiye İran'dan petrol alımını sürdürmeye devam edecektir, zira Çavuşoğlu'nun da açıkladığı gibi kısa vadede teknik sebeplerden dolayı İran petrolünün başka petrol ile değiştirilmesi mümkün değildir. Ancak bunun mikdarını ABD baskılarının seviyesi ve Türkiye ve ABD arasında devam eden çeşitli görüşmeler belirleyecektir diye düşünüyorum. Başta s-400, Filistin ve Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları olamak üzere Türkiye ile ABD arasında çok sayıda anlaşmazlık konuları bulunmaktadır.
2 – Türkiye, ABD’nin petrol satışı konusunda İran’a uyguladığı yaptırımlara apaçık bir şekilde tepki gösteren ilk ülkedir. Bu tepkinin en önemli sebepleri nelerdir?
Türkiye bu yaptırımların İran'ı ve dolayısıyla bölgeyi istikrarsızlaştıracağını düşünüyor ve Trump yönetiminin bölgeye dair olan İsrail eksenli bakış açısının mevcut krizlere yenilerini eklemesinden endişe duyuyor. Bu yüzden meseleye yalnızca ekonomik açıdan bakmıyor.
3 – İRAM için 1 Kasım 2018’de kaleme aldığınız bir yazıda “İran’ın siyasi bir çözümden ümidini kesmesi ABD-İran gerginliğinin son 40 yılın en üst seviyesine çıkmasına neden olur ki bu durum bütün bölge gibi Türkiye açısından da ciddi sonuçlara yol açacaktır.” ifadesi yer alıyor. Bu yazıdan yol çıkarak sizce İran-ABD gerginliği Türkiye’yi ekonomik ve siyasi alanda önemli derecede etkileyebilir mi?
Etkiler, zira İran'ın bütün bölgede nüfuzu var ve kendisini tehdit altında hissetmesi durumunda Afganistan'dan Lübnan'a kadar olan bölgede ciddi bir kaos yaşanabilir. Türkiye'nin de aynı bölgede meşru çıkarlarının olduğu düşünüldüğünde Türkiye böylesi bir kaos durumundan olumsuz olarak etkilenebilecektir.
4 – İran ve Türkiye bugün ve gelecekte ABD’nin yaptırımları karşısında güçlü olabilmeleri için ne gibi ortak adımlar atabilirler?
Türkiye ve İran bölgenin en önemli iki ülkesi bölgesel pozisyonlarını birbirlerine yakınlaştırmaları durumunda dışarıdan nüfuz imkanı azalmaktadır. Irak, Suriye gibi 3. alanlarda daha yakın poziyon geliştirmeleri bölgesel bir ittifakın temellerini atabilecektir. Bu durumda dış tehditlerin etkisi de daha düşük seviyede olacaktır diye düşünüyorum.