İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, bugün gerçekleşen bakanlar kurulu toplantısında yaptığı konuşmada nükleer anlaşmaya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Ruhani’nin konuşmasından satır başları;
- Nükleer anlaşmanın başlangıcından itibaren, İran'ın düşmanları olan ABD'liler, Siyonistler ve bölgedeki bazı ülkeler buna karşı çıktılar.
- Nükleer anlaşma bölge ve tüm dünyanın çıkarına ve İran düşmanlarının zararınaydı.
- Anlaşmanın çöküşü bölge ve dünya için büyük bir felakettir. Avrupalı tarafların süreç tanıma talebine olumlu cevap verdik.
- Nükleer anlaşma çerçevesinde ilk belirleyici ve keskin adımımızı atacağız. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu 14 raporla İran’ın nükleer anlaşmaya bağlılığını doğruladı. Öte yandan anlaşmada kalan 5 ülke İran’ın mevcut anlaşmanın tüm menfaatlerinden yararlanabilmeyeceğini itiraf ettiler. Yani anlaşmada dengesizlik olduğunu herkes kabul ediyor.
- Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin “İran İslam Cumhuriyeti’nin nükleer anlaşmayla ilgil bazı yükümlülüklerinin uygulanmasını durdurma” kararını mektupla Almanya, İngiltere, Çin, Rusya ve Fransa’ya bildirdik.
- Bir yıl sabrettik ve tüm yükümlülüklerimizi yerine getirdik. Bugün de nükleer anlaşmadan geri çekilmek istemiyoruz.
- Tüm vatandaşlar ve dünya bugün nükleer anlamanın sona ermediğini bilmeli.
- Nükleer anlaşmanın 26. ve 36. maddesine göre taraflarımız yükümlülüğünü ihlal ettiği takdirde, bunu ortak komisyona taşımamıza hak verilmiştir. Bunun için bir süre öngörülmüştür ki bugün bu süreyi aştık bile.
- Avrupalılar ve dostlarımız, defalarca Amerika'nın anlaşmadan geri çekilme kararını bir türlü telafi edeceklerini ve taahhütlerini yerine getireceklerini bildirdiler fakat pratikte buna tanık olmadık.
- Bugün, 5 ülkenin liderlerine, önceden yerine getirdiğimiz iki eylemi bırakacağımızı duyurduk. Bunlar nükleer ürünlerinin satışıyla ilgili. Daha önce "zenginleştirilmiş uranyum" üretimi 300 kilogram seviyesine ulaştığında bazı ülkelere satarak ve karşılığında “sarı kek” alırdık. Bunun yanında 130 tondan fazla ürettiğimiz “ağır su”yu da başka bir ülkeye satardık. Bugünden itibaren bu iki ürünün satışını durduruyoruz. Elbette bu karar 60 günlüğüne.
- Öte yandan, nükleer anlaşmaya bağlı kalan taraflara, 60 günlük sürenin içinde müzakere edilip bir sonuca varılırsa ve petrol ile bankacılık konusunda menfaatlerimiz güvence altına alınırsa ilk noktaya döneceğimizi bildirdik.
- 60 günün sonunda bir sonuç alamazsak, iki eylem daha başlayacağız. Anlaşmaya göre, uranyum zenginleştirmenin seviyesini yüzde 3,67'de tutmaktı. 60 günlük müzakerelerden herhangi bir sonuca gelinmezse, bu zenginleştirme seviyesini geçeceğiz. Nükleer anlaşmayla yenilenmesi beklenen Arak ağır su reaktörü ile ilgli hala bir sonuç çıkmadı. 60 gün sonra Arak reaktörü konusunda kendimiz karar vereceğiz ve nükleer anlaşma öncesi planımıza göre hareket edip reaktörün yenilenme sürecini tamamlayacağız.
- Sözü geçen mektupta diğer taraflara, atacak adımlarımızdan bahane üretip İran'ın dosyasını BM Güvenlik Konseyi'ne geri götürmeye çalışırlarsa Tahran tarafından çok kesin bir eylemle karşı karşıya kalacaklarını vurguladık.
- Nükleer anlaşmanın 26. ve 36. maddeleri "karşı taraf yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde siz de herhangi bir düzeyde taahhütlerinizi azaltabilirsiniz” diyor. Bugün anlaşmadan geri çekildiğimizi değil bazı taahhütlerimizin seviyesini düşürdüğümüzü ilan ediyoruz.
- Nükleer anlaşmanın yeni bir ameliyata gerek duyduğunun farkına vardık. Bir senelik ağrı kesici de bir işe yaramadı. Bu ameliyat nükleer anlaşmayı kurtarmak içindir.
- Nükleer anlaşmanın diğer tarafları olan beş ülke ve dostlarımıza nükleer anlaşma kapsamında ne bir kelime fazla ne de bir kelime eksik müzakere yapmaya hazır olduğumuzu bildirmek isterim.
- Anlaşma değişmeyecek fakat taahhütlerimizi daha iyi bir şekilde yerine getirmek için Batı ile müzakere etmeye hazırız.
- Müzakere masasını terk etmedik ve siz de sürekli olarak müzakere masasını terk etmemizi öneriyorsunuz. Fakat şunu belirtmek isterim ki, müzakereyi terk eden ve zorbalık yapan kişi bugüne kadar emellerine ulaşmamıştır.
- Anlaşmanın bedelini yalnızca biz ödememeliyiz. Eğer nükleer anlaşma bölgenin barışı için varsa herkes bedelini ödemelidir. Sizler mevcut anlaşmanın sayesinde yaşamak istiyorsuznuz ama tüm görevleri İran’a devretmeye çalışıyorsunuz.
- Seçtiğimiz yol savaşa giden bir yol değil, tersine diplomasinin yoludur. Bu yol dünyayla çatışmaya girme yolu değil.