Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi, İran İslam Cumhuriyeti’nin nükleer anlaşma kapsamında bazı yükümlülüklerini askıya alma kararıyla ilgili bir bildiri yayınladı.

Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi, İran İslam Cumhuriyeti’nin nükleer anlaşma kapsamında bazı yükümlülüklerini askıya alma kararıyla ilgili bir bildiri yayınladı.

Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından yayınlanan bildiride, "Bugün 8 Mayıs 2019 tarihinde İran halkının güvenliğini ve ulusal menfaalerini güvence altına almak üzere İran nükleer anlaşmanın 26 ve 36. maddesinde belirlenen hakkını kullanarak söz konusu anlaşmanın bazı taahhütlerini askıya alma kararı almıştır." belirtildi.

Bu bildiride söz konusu kararın mektup vasıtasıyla Almanya, İngiltere, Çin, Rusya ve Fransa temsilcilerine sunulduğu kaydedildi.

Bildirinin devamında şu ifadelere yer verildi:

“Bir sene önce nükleer anaşamdan gayrimeşru olarak geri çekilen ABD dünyada kabul görmüş ilkelere aykırı bir şekilde tek taraflı ve yasadışı yaptırımları uygulamaya başlamıştır.

Ne yazık ki, Güvenlik Konseyi ve anlaşmada geri kalan 5 ülke ABD’nin bu belirgin zorbalığına uygun bir biçimde tepki göstermemiştir.

İran son bir yıl içinde olduğu kadar sağduyu göstererek nükleer anlaşmanın diğer taraflarına ABD’nin kararını telafi edebilmesi için gerekli fırsatı tanımış ve bu yönde hem bakan yardımcısı seviyesinde ve hemde de bakanlar seviyesinde 4 kez Nükleer Anlaşma Ortak Komisyonu oturumu düzenlenmiştir.

Bu oturumlarda 5 ülke, İran’ın anlaşmadaki menfaatlerinden yaralanması ve yaptırımların kaldırılması anlaşmanın hayati bir bölümü olduğunu itiraf ederek, bunun gerçekleşmesi yönünde özellikle İran’la ticaret için pratik yönetemler hazırlayacaklarını bildirmiştir.

Maalesef ABD’nin uyguladığı yaptırımların zararlarını telafi etme konusunda 5 ülke tarafından siyasi bildiri dışında hiçbir pratik adım atılmamış ve İran halkının sağduyu tavrı yanıtsız kalmıştır. Bu nedenle, İran İslam Cumhuriyeti haklarını güvenceye almak ve karşılıklı tarafların talep dengesini yeniden sağlamak için "taahhütlerinı azaltmaktan" başka bir seçenek bulmamıştır.

Şimdiki aşamada, İran zenginleştirilmiş uranyum ve ağır su depolama üzerindeki taahhütlerine uymayacaktır. Kalan ülkelere, özellikle bankacılık ve petrol alanlarındaki yükümlülüklerini yerine getirmeleri için 60 günlük bir süre verilecek. Bu ülkeler Tahran'ın taleplerini karşılayamazsa, İran İslam Cumhuriyeti uranyum zenginleştirme seviyesindeki kısıtlamaları durdurup Arak'taki ağır su reaktörünü modernize etme sürecini devam ettirecktir.

Taleplerimiz ne zaman karşılanırsa, aynı miktarda bugün askıya alınan taahhütleri yeniden uygulamaya devam edeceğiz, aksi takdirde İran İslam Cumhuriyeti diğer yükümlülükleri yerine getirme sürecini durduracaktır.

İran İslam Cumhuriyeti olarak, nükleer anlaşam taraflarıyla görüşmelerine her düzeyde devam etmeye hazırız, ancak bu mesele BM Güvenlik Konseyi’ne götürülürse veya daha fazla yaptırım uygulanırsa ve sorumsuzsa karara başvurulursa sert biçimde karşılık vereceğiz. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhan, Almanya,İngiltere, Çin, Rusya ve Fransa'dan oluşan nükleer anlaşma üyelerinin temsilcilerine gönderdiği mektubunda verilecek tepkileri açıkca anlatmıştır.

Şu anda İran uluslararası toplum ve 5 ülkeye ültimatom vermiştir. Biz iyi niyet ile müzakere yaptık; iyi niyet ile anlaştık ve ABD’nin tek taraflı olarak geri çekilmesinin ardından anlaşmada kalan diğer üyelere de iyi niyetle fırsat sunduk. Şimdi bu ülkelerin anlaşmayı sürdürmek için hoşgörü ile ciddi adımlar atmaları lazım.

Şimdi diplomasiye açık olan pencere uzun süre için açık kalmayacak ve nükleer anlaşmanın başarısızlığı ve bununla ilgili olası kötü sonuçların sorumluluğu ABD ve diğer taraflara aittir."