Yeni Şafak'a göre, ABD Başkanı Donald Trump, ay sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile biraraya geleceği Japonya ziyareti öncesi F-35 hamlesini yaptı. Halen Amerika’da F-35 eğitimi alan Türk pilotların 31 Temmuz’da sınır dışı edileceği bildirilirken, Türkiye 12 Haziran’da yapılacak F-35 Müşterek Taarruz Uçağı program ortakları toplantısına da dahil edilmedi. ABD’nin hamlesi, S-400 kararını değerlendirmesi için Türkiye’ye 7 Haziran’a kadar verilen sürenin dolmasına bir gün kala geldi. Yine ABD’nin revize ettiği Patriot teklifini Türkiye’nin reddetme eğilimi de ABD’nin yeni kozunun devreye konulmasında belirleyici bir diğer etken oldu. ABD yeni ambargolarla Türkiye’yi köşeye sıkıştırma politikasına devam ederken Türkiye en büyük önceliğini uzun menzilli hava savunma sistem tedariki olarak belirledi. S-400 sisteminin kısa sürede gelerek devreye alınması, bölgemizde artan gerilimler karşısında acil ihtiyaç olarak değerlendiriliyor ve Türkiye S-400 programında herhangi bir gecikme planlamıyor.
Rus SU-57 J-31 alternatif olacak
S-400 alımıyla birlikte F-35 projesinin çöpe gitmesi ihtimaline karşı da B, C, D planları hazır. Envanterdeki uçakların bakımları artırılarak hava gücü aktivitesi korunacak. Milli muharip uçak projesine hız verilecek. Savaş uçaklarına ilişkin başka uluslararası projeler geliştirilecek. Savaş uçağı tedariki konusunda Rusya ile masaya oturulması da seçenekler arasında. Güvenlik bürokrasisi Rus SU-57’ler dışında Çin’in J-31’lerini de araştırıyor. Üstelik bu uçaklar, her biri yaklaşık 100 milyon dolar tutarındaki F-35’lere göre düşük maliyetleriyle öne çıkıyor. Ankara zaten F-35’ler gelmiş olsa bile, her komutuyla ABD’ye doğrudan bağlı bu uçakların Türkiye için ciddi güvenlik riskleri barındıracağını düşünüyor. Bu yüzden F-35’lerin ‘kaybedilmesi’ne kimse hayıflanmıyor. Ayrıca F-35’lerin envantere alınması ambargo tehdidinin biteceği anlamına da gelmiyor. İkmal, bakım, sistem yükseltmeleri, parça değişimleri gibi kritik süreçlerde Türkiye hep ABD’ye bağımlı kalacak.