Lübnan’da ekonominin kötüye gitmesi, yolsuzluk ve son olarak hükümetin sosyal iletişim ağı WhatsApp gibi uygulamalardan vergi alınması kararı üzerine 17 Ekim'de patlak veren protestolar görülmemiş protesto dalgası yarattı. Bu gösteriler, mezhep ayrılıklarını aşarak toplumun her kesiminden insanları bir araya getirdi.
Göstericiler Başbakan Saad Hariri'yi istifaya zorladı. Ancak, ülkenin siyasal sisteminin toptan yenilenmesi, bağımsız ve mezheplere dayanmayan bir hükümet kurulmasını da içeren başka talepleri de var. Hariri 29 Ekim'de halk tarafından gelen gösterilere karşılık olarak görevinden istifa etti. Lübnanlı siyasi liderler ise yeni bir hükümet kurmaya çalışıyor ancak henüz bir gelişme elde edilmemiştir.
Bu doğrultuda Lübnan'daki son gelişmeleri değerlendiren ve bu ülkede yeni hükümetin kurulmasıyla ilgili Mehr Haber Ajansı muhabirine açıklama yapan Ortadoğu uzmanı Dr.Yasin Atlıoğlu, Lübnan'da mevcut siyasi koşullarda Hizbullah'ın destek vermediği bir hükümetin kurulmasının mümkün olmadığını belirtti.
1. Lübnan’daki protestoların arka planında neler var ve göstericilerin asıl isteği nedir?
Lübnan'daki protestolar devletin halkın temel ihtiyaçlarını karşılamadaki yetersizliklerine, iktisadi sorunlara ve kirlenmiş siyasetçilere karşı tepkinin bir neticesi. Farklı mezheplerden gelen ve Lübnan ulusal kimliği etrafında bütünleşen protestocular ülkedeki tüm siyasetçilerin tasfiyesini ve hükümetin istifasını istiyordu.
Bununla birlikte protestocuların tüm siyasetçilerin tasfiyesini istemesi Lübnan'ın mevcut şartları düşünüldüğünde kısa vadede gerçekleşmesi mümkün olmayan bir istek. Mevcut hükümetin istifası ise yeni hükümetsizlik ve istikrarsızlık sürecinin bir başlangıçı olacak gibi. Bu bağlamda protestolar haklı taleplerin neticesinde başlasa da giderek ülkedeki siyasi rekabetler ve düşmanlıklar üzerinden çatışmacı bir hal alabilir.
2. ABD ve Suudi Arabistan’ın Lübnan’daki protestoları desteklemesinden amacı nedir?
ABD ve Suudi Arabistan Lübnan'daki protestoları Hizbullah ve müttefiklerine karşı bir toplumsal hareket gibi gösterme gayreti içinde. Lübnan'ın temel siyasi ve iktisadi sorunlarını hiç bir biçimde dikkate almayan ABD ve Suudi Arabistan Lübnan'daki protestoları ve iç çekişmeleri kendi çıkarları bağlamında kullanmak istiyor. Protestoların gittikçe çatışmacı bir hal almasıyla Lübnan Ordusu ile Hizbullah arasında doğrudan bir silahlı çatışmayı bile hayal ediyor olabilirler. Böylesi bir çatışma ihtimali ortaya çıkarsa silah ve finansal destek sağlamaktan da çekinmeyecekleri aşikar.
3. Size göre, ABD’nin Lübnan’ın içişlerine müdahalesini bu ülkede yeni bir hükümetin kurulmaması için ana neden olarak nitelendirebilir miyiz?
ABD'nin müdahaleleri Lübnan'da hükümet kurulamamasına mutlaka etki ediyordur. Fakat tek neden bu değil. Lübnan farklı devletlerin dış müdahalelerine açık zayıf bir ülke. Bu büyük bir zafiyet. Ayrıca mezhepsel aidiyetlere dayalı siyasal sistem de farklı mezhepleri temsil eden siyasi aktörler arasında varılacak bir uzlaşmaya muhtaç. Farklı dış müdahalelerin baskısı altında iç uzlaşmanın sağlanması ve hükümetin kurulması zor, hatta bazen imkansız hale geliyor, yıllarca ülke hükümetsiz kalıyor.
4. Sizce Lübnan’da kurulacak yeni hükümetin direniş ve Hizbullah'la ilgili tutumu nasıl olacak?
Yeni hükümetin nasıl bir yapıya sahip olacağı önemli. Mevcut siyasi koşullarda Hizbullah'ın destek vermediği bir hükümetin kurulması mümkün değil. Dolayısıyla yeni hükümet Hizbullah ile uyumlu hareket edecektir. Ancak yeni bir parlamento seçimi olur ve son seçimlerden farklı bir tablo ortaya çıkarsa Hizbullah karşıtı bir hükümet kurulabilir. Öte yandan bence yeni bir seçim olsa da parlamentodaki güç dağılımında ciddi bir değişiklik olmayacaktır.
5. Sizce Lübnan’ın bu krizleri atlatması için işe yarar bir çözüm yolu var mı?
Lübnan'daki sorunların cözülmesinin tek yolu mezhebe dayalı siyasal sistemin tamamen tasfiyesi ve anayasal vatandaşlığa dayalı, demokratik bir hukuk devletinin kurulması. Lübnan'da bu köklü değişimi gerçekleştirebilecek bir siyasi irade veya liderlik var mı derseniz, tabii ki yok ve yakın bir zamanda da çıkacak gibi görünmüyor. Lübnan halkı mezhepçi siyasal sistem ve bu sistemden beslenen siyasetçilerden rahatsız olsa da yeni bir iç çatışma tehdidinin baskısı altında yapabilecekleri oldukça kısıtlı.
Dolayısıyla mevcut siyasi kriz, eskiden de olduğu gibi, dış müdahaleler ve ülke içindeki aktörlerın varacakları bir uzlaşmayla geçici olarak çözülecek, fakat bulunan bu çözüm ülkeye kalıcı bir düzen, barış ve istikrar getirmeyecektir. Lübnan'ın kaderi bu olsa gerek.