Azar MAHDAVAN: Türkiye'nin Rusya'dan S-400 Hava Savunma sistemini almasıyla birlikte ABD'nin Türkiye'ye karşı yaptırım tehditlerı başladı.
ABD Senatosu ve Temsilciler Meclisi'nin 1915 olaylarını 'Ermeni Soykırımı' olarak tanımlayan kararları geçirmesinin üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeri geldiği zaman otururuz bütün heyetlerimizle beraber, kapatılması gerekiyorsa İncirlik'i de kapatırız, Kürecik'i de kapatırız" açıklamasını yaptı.
1950'lerden bu yana ciddi tartışmalar yaratan İncirlik Hava Üssü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarıyla bir kez daha gündemde.
Aslında Ankara-Washington arasında zaman zaman diplomasi gerginliği yaşandığında Türk yönetimi, İncirlik'i bir koz olarak ABD'ye karşı kullanıyor.
Ancak bu konuyu değerlendiren Mehr Haber Ajansı'na konuşan gazeteci- yazar Mehmet Ali Güller, "Türkiye bu kozu iyi kullanmadı. İncirlik’teki uçuşları zaman zaman askıya almak, Türkiye ile ABD arasındaki sorunlarda kullanabileceğimiz bir kozdu, kullanmadık". diye konuştu.
Aşağıdaki yazıda Mehmet Ali Güller, İncirlik Üssü'nün ne kadar önemli olduğunu ve ABD İncirlik'ten vazgeçip geçmeyeceğiyle ilgili Mehr'in sorularını yanıtladı.
1- Bildiğiniz gibi geçenlerde Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD'nin yaptırım uygulaması durumunda İncirlik ve Kürecik'in de gündeme gelebileceğini söylemişti. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan da “gerekirse İncirlik ve Kürecik’i kapatırız” dedi. İncirlik’e ve Kürecik Radar Üssü’ne kategorik olarak karşıyım. Kaldı ki Kürecik Radar Üssü açılırken de karşı çıkmış ve bu NATO üssünün İsrail’in güvenliği boyutuna dikkat çekmiş ve komşularımızı hedef aldığı için açılmaması gerektiğini savunmuştum. O nedenle İncilik ve Kürecik’in kapatılmasını memnuniyetle karşılarım.
2- İncirlik, ABD için ne kadar önemlidir?
İncirlik ABD için çok önemlidir. Burası sadece Ortadoğu’yu kontrol eden bir askeri üs değil, aynı zamanda Türk-Amerikan ilişkilerinin de siyasi karargâhıdır.
Ancak askeri boyutunu ele alırsak, İncirlik hâlâ önemli olmakla birlikte, gün geçtikçe önemini kaybetmektedir. ABD Irak’ın kuzeyindeki Erbil Üssü’ne ve Yunanistan-Bulgaristan-Romanya aksına askeri yığınak yapmaktadır. Körfez’deki askeri varlığını da korumaktadır.
Dolayısıyla fiilen ABD aslında Türkiye’yi çevrelemektedir!
Fakat ABD kolay kolay İncirlik’ten vazgeçmez…
3- Türkiye gerçekten İncirlik’i kapatabilir mi?
Türkiye geçmişte, Kıbrıs nedeniyle Amerikan ambargosuna karşı İncirlik’i kapatmıştı, yine kapatabilir.
Ancak Erdoğan’ın “gerekirse kapatırız” sözü, daha çok “koz gösterme” gibi değerlendirilebilir. İki nedenle… Birincisi, İncirlik ABD üssü ama Kürecik NATO tesisi… Dolayısıyla ABD Kongresi’nin kararına tepki için ABD’yle ilgili İncirlik’i kapatmak pratikte ayrı konudur, NATO’ya ait bir tesisi kapatmak ayrı konudur. İkincisi, Erdoğan’ın “gerekirse” sözü, bugüne kadar gerekmediği anlamına gelir ki, çok yanlıştır. Şimdi gerekmiyorsa, ne zaman gerekecek?
Aslında şimdiye kadar İncirlik Üssü çoktan kapatılmalıydı! ABD’nin terör örgütü PKK’nin Suriye kolu YPG’yi silahlandırmasına karşı bu Amerikan üssü çoktan kapatmalıydı! Ya da en azında İncirlik’teki uçuşlar askıya alınmalıydı!
4- İncirlik Üssü, bir yandan ABD ile Türkiye'nin müttefiklik ilişkilerinin en önemli unsurlarından biri olurken, diğer yandan da her iki ülkenin birbirine karşı diplomatik pazarlıklarda kullandığı en önemli kozları arasında yer alıyor. Peki, size göre Türkiye bu kozu iyi bir şekilde kullanabilmiş midir?
Türkiye bu kozu iyi kullanmadı. İncirlik’teki uçuşları zaman zaman askıya almak, Türkiye ile ABD arasındaki sorunlarda kullanabileceğimiz bir kozdu, kullanmadık. Umarım bundan sonra kullanabiliriz.
Zira İncirlik, Türkiye’nin ABD’ye karşı kullanabileceği kozlarının başında gelmektedir. Geciktikçe de koz değeri düşmektedir!
Fakat AKP hükümeti İncirlik yerine Rusya’yı koz yapmaya çalışmaktadır! Rusya’yla ilişkilerini, ABD’yle müzakerelerine dayanak yapmaktadır. Rusya’yla ilişkisini masaya koyarak ABD’yle sorunlarında taviz koparmaya çalışmaktadır. Ancak bu oldukça riskli ve sorunlu bir yoldur.
Öte yandan AKP hükümeti Batı’yla ilişkileri koparabilecek türden adımlar atmaktan da kaçınmaktadır. Zira Türkiye’nin “siyasal İslamcı” hareketlerinin ideolojik köklerinde “anti komünizm” üzerinden Amerikancılık vardır ve bu Soğuk Savaş sonrasında ortadan kalkmış değildir. AKP hükümeti de bu nedenle Batı’yla iyi geçinmeye çalışan ve sorun çıktığında da Doğu’yla ilişkisini Batı’yla pazarlığında kullanan bir “diplomasi” türü seçmiş ve geliştirmeye çalışmaktadır.
Türkiye’nin ABD’ye karşı en iyi kozu, daha doğrusu avantajı, üç komşusuyla, Suriye, Irak ve İran’la işbirliği yapması olacaktır. Bu dört ülke, geçmişte aralarındaki ikili sorunlar nedeniyle aynı cephede birleşememiştir. ABD’nin bölgemizde etkili olabilmesi de bu zeminde gerçekleşmiştir. Ancak Türkiye, İran, Irak ve Suriye bu bölgede sağlam bir işbirliği modeli gerçekleştirirse, bu topraklar Amerikan emperyalizminin oyun alanı olmaktan çıkar.