Saddam'ın Serdeşt'teki korkunç cinayetinin 33. yıldönümü nedeniyle Tahran'da düzenlenen Ulusal Kimyasal Savunma Konferansı'nın sonuç bildirgesinde, "Büyük İran halkı, başta cani ABD ve özellikle Almanya gibi uygar görünen müttefikleri olmak üzere emperyalizmi, Baas rejiminin İran-Irak savaşı sırasında İran ve Irak'ın sivil yerleşim bölgelerine yaptığı kimyasal saldırılarda suç ortağı olarak görmektedir" ifadesi yer aldı.
Açıklamanın bir kısmında, "Küresel örgütlerin kimyasal silahlarla mücadele iddialarına rağmen, yaşananlar bize bu kuruluşların çabalarının yetersiz olduğunu ve hala, dünyadaki çeşitli yasaklı kimyasal silahların araştırılmasına, üretilmesine ve birikmesine tanıklık ettiğimizi göstemektedir" denildi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"İran İslam Cumhuriyeti, kimyasal silahların ana kurbanlarından biri olarak dini ve ahlaki standartlara ve İslam İnkılabı Rehberi'nin derin ve kapsamlı fetvalarına dayanarak, kimyasal ve mikrobiyolojik silahların her türlü kullanımı yasa dışı ve yasalara aykırı olarak kabul etmiştir ve güvenlik açıklarını gidermek ve kimyasal tehditlere karşı koymak için tüm kapasitesini savunmaya odaklanmıştır.
İranlı yetkililer ve özellikle ülkenin diplomatik sisteminden sorumlu olanlar, kimyasal silahların üretimi ve kullanımı ile ilgili İslam İnkılabı Rehberi'nin verdiği fetvasının tescil ve tanıtımını, ahlaki ve hukuki bir prensip olarak uluslararası düzeyde düstur edinsinler.
IRNA'nın haberine göre, Günümüzde de Saddam'ın dünkü destekçileri, güneybatı Asya'daki terör gruplarının yeni destekçileri olmuş ve Irak, Suriye, Yemen, Gazze, vb. gibi mazlum uluslar, sözde uygar ABD ve Avrupa devletlerinin aldığı kararların trajik sonuçlarını bir kez daha et ve kanlarıyla hissetmişlerdir."