Libya'da hayatını kaybeden Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu "ifşa ettikleri" gerekçesiyle yedisi gazeteci, sekiz kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması geçen hafta İstanbul 34'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleşti.
Mahkeme heyeti, davanın ilk duruşmasında gazeteciler Barış Terkoğlu, Aydın Keser ve Ferhat Çelik hakkında tahliye, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel'in ise tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Savcı ise tutuklu yargılanan altı gazetecinin tutukluluk halinin ve yurt dışında bulunan Erk Acarer hakkındaki yakalama kararının devamını talep etmişti.
Bir sonraki duruşma 9 Eylül'e ertelendi.
Mehr Haber Ajansı Türkiye'de Tutuklu olan gazeteciler, ülkedeki basın özgürlüğü ve AKP'nin Gazetecilere karşı uyguladığı politikayla ilgili Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşler Müdürü Olcay Büyüktaş Akça ile bir röportaj gerçekleştirdi.
İşte Olcay Büyüktaş Akça'yın Mehr'e verdiği yanıtlar:
1- Bildiğiniz üzere Libya’da hayatını kaybeden MİT mensubunun bilgilerinin ifşa edildiği iddiasına ilişkin gazeteciler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik, ve Aydın Keser’in tutuklu olduğu 8 sanığın hakim karşısına çıktı. Bu gazetecilerden bazıları tahliye edildi. Peki bundan sonra bu gazetecileri nasıl bir süreç bekliyor?
Özelde, dışarı çıkan gazeteci arkadaşlar, dava tamamiyle görülüp niahi karar verilene kadar adli kontrolleri çerçevesinde hareket edecekler. Yurtdışı çıkışları yasaklı olur. İçerideki arkadaşlar da davanın gidişatını bekleyecekler. Aslında bu süreci, Barış Terkoğlu’nun sözleriyle özetlersek, “içeridekiler kurdun elinde. Kurt kuzuyu yemek istediğinde, tüm sözler giz oluyor. Hukuk kullanılarak insanlar, özellikle de gazeteciler susturulmak isteniyor” içeride tutulanlar da buna birer örnek...
Dışarı çıkanlar da şimdiye kadar yaptıkları işleri yapacaklar yani gazetecilik yapacaklar. Söz konusu davadan normal hukuki koşullarda herhangi bir ceza almamaları gerekir. Ancak içinde bulunduğumuz koşullarda ne olacağını hep birlikte göreceğiz.
2- Türkiye’de genel olarak gazeteciler hangi suçlardan tutuklanıyor. Bu suçlamaların ne kadarı gerçek?
Son olarak tutuklanan gazeteceler, İstanbul Cumhuriyet başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede sanıklar, "Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarının ve ailelerinin kimlik, görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgileri yayımlamak, yaymak ve açıklamak" ile suçlanıyorlar.
50 sayfalık iddianamede "ifşanın", "bir plan dahilinde, sistematik ve koordineli biçimde" yapıldığı savunuluyor. Sanık gazeteciler için 19 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Barışlardan sonra da hatırlanacağı gibi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ile OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız gözaltına alındı. Terörle Mücadele polisleri tarafından basılan iki gazeteci, bir astsubay ile yaptıkları iddia edilen görüşmeler üzerinden “askeri casusluk” iddiasıyla suçlandı.
Ancak bu suçlamaların, söz konusu gazetecilerle ne kadar ilgisinin olduğu çok tartışılır bir durum.
AKP döneminde basına yönelik suçlamalar, gazetecilerin aylarca hatta yıllarca hapishanelerde tutulduğu yargılamalar söz konusu. Türkiye, basın özgürlüğü alanında ne yazık ki iyi bir tablo sergilemiyor ve yalnız gazeteciler değil, mevcut hükümeti eleştiren tüm gruplar bir baskı ve susturma politikasının sonucu olarak hapishane ve adliye kapılarında kendilerini buluyor.
3-Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün Dünya Basın Özgürlüğü 2020 Endeksi'nde 180 ülke arasında 154'üncü sırada yer alıyor. Neden AKP hükümeti döneminde basın özgürlüğü bu kadar düşük?
Evet AKP döneminde basına yönelik suçlamalar, gazetecilerin aylarca hatta yıllarca hapishanelerde tutulduğu yargılamalar söz konusu. Türkiye, basın özgürlüğü alanında ne yazık ki iyi bir tablo sergilemiyor ve yalnız gazeteciler değil, mevcut hükümeti eleştiren tüm gruplar bir baskı ve susturma politikasının sonucu olarak hapishane ve adliye kapılarında kendilerini buluyor. Ancak, bu yalnız Türkiye’ye özgü bir durum değil ne yazık ki... Tüm baskıcı yönetimlerde, tek adam rejimlerinin var olduğu ülkelerde bu ve benzeri tutuklamalar söz konusu. Tabii Türkiye’de işin ölçüsü uzun zamandır epey kaçmış durumda olduğundan biz listenin sonuna doğru hızla ilerliyoruz.
4- Şu anda kaç gazeteci cezaevinde? Türkiye'de gazeteciler sendikası tarafından bu tür tutuklamalara karşı ne kampanyalar düzenlendi. Konuyla ilgili trent olan bir hashtag oldu mu?
Halen cezaevlerinde 76 gazeteci tutsak. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın uzun zamandır, hapisteki gazetecilere yönelik avukat desteğinin yanı sıra kampanyaları söz konusu. En çok trent olan “Gazeteciliksuçdeğildir”, “Basınöneğilmesin” ve “susmayacağız” ilk akla gelenler...
5- Böyle tutuklamalar Erdoğan'ın siyasetinde nasıl bir etki bırakabilir?
Gayri hukuki her işlem, onu uygulayanı yıpratır... Hükümet, hoşlanmadığı fikirlerin dillendirilmesini engellemek, bu fikir sahiplerini yıldırmak için yaptığı hukuksuz işlemlerden kısa dönemde belki bir sonuç alabilir. Ama uzun dönemde varacağı noktayı engelleyemez.
6- Partilerin bu konuya ilişkin düşünceleri nedir?
Başta gazeteciler ve basın özgürlüğü artık ülkenin en temel sorunlarından birine dönüşmüş durumda. Siyasi partilerin tavrı da siyasi arenada bulunduğu noktaya göre değişiyor. Tabii ki iktidar partisi, lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın taraf olduğu hatta savcısı olduğu davalarda onun aleyhine bir fikir ileri sürmez, süremez... Ancak muhalefet partileri mümkün olduğunca basın özgürlüğü ve tutuklu gazetecilerin durumun gözler önüne sermeye, sınırları genişletmeye dönük söylemleri dillendiriyor.