Yayınlama Tarihi: 15 Ağustos 2020 - 13:35

İran Hükümet Sözcüsü Ali Rebii, Abu Dabi-Tel Aviv anlaşmasına ilişkin kaleme aldığı yazıda sözde "Yüzyılın Anlaşması" olarak adlandırılan planın en nihaytinde değersiz bir sonuç doğurduğunu belirtti.

İran Hükümet Sözcüsü Ali Rebii, Abu Dabi-Tel Aviv anlaşmasına ilişkin kaleme aldığı yazıda sözde "Yüzyılın Anlaşması" olarak adlandırılan planın en nihaytinde değersiz bir sonuç doğurduğunu belirtti.

Rebii’nin yazısında, söz konusu kararın Trump'a bir seçim hediyesi olduğu ve Netanyahu için de çirkin bir armağan olduğu kaydedildi.

Yazıda, “Aslında bu, İslam coğrafyasında herhangi bir emir, hükümdar veya valinin, Kudüs’e yapılan ihaneti haklı olarak göstermeye çalıştığı ilk örnek değildir. Ünlü tarihçi İbnü'l-Esîr, Kudüs’ü satan rezil bir kişiye atıfta bulunarak, Kudüs'ün Batı'ya (Haçlılar) teslim edilmesinin Müslümanlar için büyük bir utanç ve anlatılamayacak kadar acı verici olduğunu yazmıştı. Bu hainler, tarihte sadece utanç bir leke bırakmışlardır, ancak kutsal kent Kudüs’ün fatihi Selahaddin Eyubi'nin adı tarihte parlamaktadır.” kaydedildi.

Son günlerde 86 yıllık bir yasağın ardından Ayasofya'da ilk Cuma ve bayram namazının kılındığını örnek gösteren Rebii, şu ifadeleri kullandı:

“Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması İslam tarihi ile medeniyetine büyük bir açılım oldu. Son üç yüzyılda sömürgeci Şarkiyatçılık (Doğuculuk), tüm dikkatleri akraba milletlerin ulusal, dini ve kültürel farklılıklarına çekerek, ortak yönlerimizin araştırılmasını istememiştir. Şimdi, o görkemli Cuma namazının tablosuna bakıldığında, ümmeti Muhammed medeniyetinin tüm ortak yönlerini görebiliriz. Ayasofya'nın dört minaresinden yankılanan ezan sesinden Kudüs'ün kurtuluşu sesi duyulabilir.Tüm dünya, Ayasofya’da yapılan görkemli Cuma namazının güzel manzarasında, cami açılışının İbrahimî dinlerin takipçilerine ve çağdaş insanlığın yüzüne kapatmak anlamına gelmediğini gördü. Bu deneyim daha ihtişamlı bir şekilde Kudüs'te de tekrarlanabilir."

Rebii'nin kaleme aldığı yazıda ayrıca, "İşgalcilerin veya yaptırım uygulayanların tüm zihnimiz ve vicdanımızı işgal etmesine, işgalciliğin kaderimiz olarak aktarılmasına ve normalleşme sürecinin dayatılmasına izin vermemeliyiz. UNESCO'nun Kudüs tarihinin İslami doğasını resmen tanıması ve kabul etmesi üzerine Trump ve Netanyahu'nun nasıl bağırdıklarını ve nükleer anlaşmadan geri çekilmeyi BM İnsan Hakları Konseyi ve UNESCO'dan çekilmeye bağladıklarını unutmayalım. İran düşmanları yaptırım ve işgalcilik operasyonunu aynı sırada gruplandırıyor. Dolayısıyla yaptırımlara karşı direnişin de işgalcilik karşıtı bir direniş olduğu bilinmelidir." denildi.