Mehr Haber Ajansı’na konuşan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Doğu Akdeniz’de yaşanan son gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye ile Yunanistan arasında Ege ve Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilim devam ederken, devreye giren Fransa, provokatif açıklamalarla ateşi körüklüyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, birçok savaş jeti ve denizaltıyla birlikte Charles de Gaulle isimli amiral gemisini bölgeye göndermeye karar verdiğini açıklamıştır.

Mehr Haber Ajansı muhabiri bu konuda Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile bir röportaj gerçekleştirdi.

Aşağıda Doğu Perinçek'in verdiği yanıtları okuyabilirsiniz.

1 - AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Doğu Akdeniz krizi üzerinde Atina'yla diyalog yapılmaması takdirde Ankara'ya yönelik yeni yaptırımlar uygulanabileceğini söylemiştir. Sizce AB’nin Türkiye’ye karşı yaptırım uygulaması mümkün mü?

Elbette Avrupa Birliği’nin de Türkiye’ye karşı bazı yaptırım olanakları var. Türkiye’nin üçüncü ticaret ortağı Almanya. İkinci ticaret ortağı Çin ve birinci ticaret ortağı da Rusya. Biz Almanya ve Avrupa’ya sanayi ürünleri de satıyoruz. Burada bizim sattığımız aldığımızdan daha fazla. Bu bakımdan bazı ticari yaptırımlar uygulayabilirler. Bu onların elindeki bir seçenek. Ama şunu ifade etmem gerekir ki Türkiye yaptırımlara kesinlik boyun eğmez, teslim olmaz. Avrupa Birliği yaptırım uygularsa kendisi kaybeder. Nasıl ABD tarafından İran’a yaptırımlar uygulanıyor ve İran buna direniyorsa Türkiye de her türlü yaptırımlara direnir. Zaten Amerika’nın şu anda Türkiye’ya karşı bazı yaptırımları var. Avrupa birliği de yaptırım uygularsa Türkiye buna teslim olmaz, kesinlikle direnir. Türkiye’nin elinde çeşitli imkanlar var. Büyük ve güçlü bir ülkedir. Onun için yaptırımlar Türkiye için bir tehdit oluşturmayacaktır.

2 - Türkiye yıllardır AB üyesi olmak için çaba sarf ediyor. Ama son zamanlarda AB’nin Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine karşı olduğunu duyuyoruz. Hatta AB Komisyonu Sözcüsü, Avrupa Birliği'nin Doğu Akdeniz konusunda endişeli olduğunu, Türkiye'den barışçıl ve ılımlı bir çözüm beklediklerini dile getirmişti. Peki Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çalışmaları Ankara’yı AB üyesi olması için zorlandırmaz mı?

Türkiye Avrupa Birliği üyesi olmayacak. Öyle bir ihtimal yok. Türkiye’yi Avrupa’nın kapısında bağladılar, Çarmıha gerdiler. Yani Amerika şunu gördü artık Türkiye’yi denetim altında tutamıyor. Türkiye Asya’ya yerleşiyor. Artık Türkiye’nin dostları İran’dır, Rusya’dır, Çindir, Orta Asya’daki Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan gibi cumhuriyetlerdir, Hindistan’dır. Yani Türkiye artık bir Asya mevzisine yerleşmektedir. Bunu gören Amerika Avrupalılara dedi ki şu Türkiye’yi gelin Avrupa kapısına bağlayalım. Bir tarafa gidemesin. Hatta bunu bir eski Alman başbakanı açık açık da yazdı. Amerika bize diyor ki gelin Türkiye’yi Avrupa kapısında denetim altına alalım. Onun için Türkiye’nin Avrupa birliğine girme diye bir seçeneği ve imkanı yok. Avrupa Birliği Hristiyan kulübüdür ve bayrağındaki yıldızlar da Hristiyan yıldızlarıdır. İkincisi Avrupa Birliği bir zenginler kulübü. Diyorlar zaten Türkiye Hristiyan değil, biz Türkiye’yi niçin alalım. Hristiyan olmayan bir ülkenin Avrupa’da ve Avrupa kültüründe yeri yok. İkincisi, ekonomik olarak da Türkiye Avrupa’ya benzemiyor. Avrupa ülkeleri Fransa, Almanya, Belçika veya Hollanda gibi dünyanın emperyalist, kapitalist kampında olan ülkeler. Türkiye o kampda değil. O bakımdan Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi için hiçbir şekilde bir ihtimal yok.

 3 - Türkiye Doğu Akdeniz’de sadece Yunan değil, belki Fransa’yla da sorunlar yaşıyor. Fransa’nın Türkiye ile asıl sorunu nedir?

Fransa’da Batı Asya’da Amerika Birleşik Devletleri’nin boşluğunu doldurmaya çalışıyor. Amerika Batı Asya’da, Suriye’de, Irak’ta, Türkiye’de ve İran’da yenildi. İran’a diş geçiremedi ve bölgeden gidiyor. Şimdi onun yerine Fransa bölgeye girmeye çalışıyor.

Yani Amerika’nın Batı Asya’da bir gücü vardı. O güç kayboldu, etkisi zayıfladı. Bir boşluk doğdu. Oraya şimdi Fransa girmeye çalışıyor. Bölgede birinci dünya savaşından sonra örneğin Suriye ve Lübnan Fransa’nın eğemenliği altındaydı. Yani bölgede eskiden beri Fransa’nın bir etkisi, nüfuzu var. O nüfuza dayanarak Fransa bölgede yeniden bir güç olmaya, bölgede bir takım alanları denetim altına almaya çalışıyor. Fransa emperyalist bir amaç güdüyor.

4 - Bir Alman dergisinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz faaliyetini analiz ederek “Türkiye, Yunanistan ile savaş riskine giriyor” diye yazmıştı. Sizce Türk- Yunan arasında bir çatışma olasılığı var mı?

Buna Amerika karar verecek. Doğu Akdeniz’de savaşa karar verecek olan ülke Amerika. Türkiye kendi vatanını, mavi vatanını, denizdeki kaynaklarını ve denizlerdeki haklarını korumaya kararlı. Bunun için Türkiye’nin gücü de var. Donanması var. Hava ve kara kuvvetleri var. Türk milleti var. Türk milletinin büyük kültürü ve tarihi var. Türkiye kendi vatanını korumaya kararlı. O zaman savaşa kim karar verecek? Amerika karar verecek. Yunanistan karar vermeyecek, çünkü Yunanistan kendi başına Türkiye’ye karşı savaşa giremez. Amerika Yunanistan’ı iterse, ateşe sürerse o Amerika’nın kararı ile savaş girer. Onun için Doğu Akdeniz’de savaşa karar verecek olan ülke ABD’dir.

Amerika bir hesap yapacak, bu savaşta çok büyük riskler var Amerika açısından. Türkiye’yi tamamen kaybeder, onu hesap edecek. Çünkü bu savaştan sonra Türkiye’nin Amerka ile her türlü ilişkisi kopar, son bulur. Zaten Türkiye Amerika’dan ayrıldı ve uzaklaşıyor. Ama Amerika şunu da düşünüyor. Ben bu savaşta Türkiye’deki hükümeti yıkarım. Onun yerine kendi hükümetimi kurarım gibi bazı düşünceleri de var. Eğer bu savaştan karlı çıkacağını düşünürse savaşa karar verecek. Tabii ki savaşma riski var. Amerika şunu da değerlendirebilir: Türkiye’yi kaybetti. Amerika’dan uzaklaştı. O zaman madem ayrıldı ve Asya’ya gidiyor. Öyleyse zayıf ve yaralı bir Türkiye olsun. Türkiye, Rusya, İran, Çin ve Asya ülkeleriyle beraber olacak. Asya’daki Türkiye zayıf bir ülke olsun. O Türkiye’nin zayıf olması için de savaşla Türkiye’yi yıpratmayı ve ekonomisine, askeri gücüne belli darbeler vurmayı planlayabilir.

Amerika’nın devleti içinde de anlaşmazlıklar var. Bazıları Türkiye’ye karşı daha düşmanca ve doğrudan doğruya cepheden saldırı taraftarı, bir kısmı da Türkiye’yi o kadar karşımıza almayalım tamamen Türkiye’yi kaybetmeyelim şeklinde bir politika savunuyor. Bu politika çarpışmasında hangi taraf ağır basarsa onun siyaseti gündeme gelecek. Türkiye’ye cephede düşman olanlar ağır basarsa o zaman bu savaş ihtimali de yükselir.

ABD, Irak’a saldırdı ve işgal etti ve kuzeyinde ikinci İsrail devleti kurdu buna Kürdistan diyorlar ama Barzani devletini Kürdistan ve Kürtlükle bir ilgilisi yok. Bu tamamen Amerika ve İsrail’in güdümünde bir toprak parçası. Amerika’nın bu savaşlardan hedefi de Kürdistan’ı kurmaktı. Arkasından Kürdistan’ı Türkiye’ye doğru genişletmek için PKK’yı harekete geçirdi. İran’a karşı tehditlere başladı.

5 - Bazı uzmanlara göre Doğu Akdeniz’in çanak yapısı nedeniyle, Yunanistan-Mısır anlaşması, Türkiye-Libya anlaşmasını coğrafi olarak kesen pozisyondadır. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 Mısır’ın menfaatleri Doğu Akdeniz’de Türkiye ile beraberdir. İran ile beraberdir. Mısır’ın objektif menfaatlerine baktığımız zaman Amerika’nın ve Yunanistan’ın yanında olmaması gerekir. Bu nedenle bizim Mısır’ı kazanmaya özen göstermemiz lazım. Zaten biz de Vatan Partisi olarak arkada kalan yıllarda çok yüksek düzeyde Mısır ziyaretleri yaptık. Orada Mısır devletinin ve partilerinin yöneticileriyle konuştuk. Onlara şunları söyledik ki Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile işbirliği yaptıkları zaman Mısır çok şey kaybediyor ve aynı zamanda asıl Amerika kampına düşüyor, bütün İslam dünyası ve Arap dünyasından kopmuş olur. Bunların hepsini anlattık. Mısır’dan da buna son derece makul yanıtlar gördük ve bu faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Türkiye’nin ve İran’ın da devlet aklıyla hareket ederek Mısır’ı Doğu Akdeniz’de yanlarına çekecek siyasetler geliştirmesi son derece isabetli olur. O yönde gelişmeler de başladı. Yani Türkiye ve Mısır alt düzeyde çeşitli ilişkilere geçti. Mısır’ın yönetimi kim olursa olsun Mısır’ı yönetmektedir ve bizim onunla ilişki kurmamız gerekir. Zaten Batı Aysa’da görüyorsuz İhvanül Müslimin hareketi kaybetti. Mısır’da, Tunus’ta ve Suriye’de kaybetti. Yani her yerde kaybettiler ve İhvanül Müslimin ile dayanışma için bir siyaset geliştirilemez. Mısır’ı kazanmamız çok önemli.

6 - Sizce Türkiye neden şimdiye kadar Ege’deki deniz hukuku sorunlarını çözememiştir?

Doğu Akdeniz konusunda masada bir çözüm yok. Bu görmemiz lazım. Yani hukuki bakımdan ne kadar haklı olursak olalım, karşımızda epmeryalist güçler var. Dünya tarihine baktığımız zaman emperyalizm senin hakkın var hukukun var ben bunları kabul ediyorum demez. Zaten öyle olsaydı emperyalizm diye bir şey olmazdı. Doğu Akdeniz ve Ege’de Türkiye en büyük sınırı olan ülke. Ama adalar dolayısıyla adaların hepsine karasuyu, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge tanıdığınız zaman küçücük küçücük adalarla onlar bütün Doğu Akdeniz’e egemen oluyorlar. Bu hak değil, bu hakkaniyet değil, hukuk değil. Ama Yunanistan böyle bir çizgi izliyor. Diyor ki benim orada adalarım var ve büyük iddialarla ortaya çıkıyor. O zaman küçücük küçücük adalarla Doğu Akdeniz’e büyük kıyıları olan Türkiye gibi Suriye gibi, Mısır gibi, Libya gibi ülkelerin Doğu Akdeniz’deki hak ve hukukunu çiğniyor, ele geçirmeye çalışıyor.

O bakımdan Doğu Akdeniz’de hukuki çözüm söz konusu değil. Doğu Akdeniz’de sorun kuvvetle çözülüyor. Yani bu kuvvet illa savaş demek değil, kuvvetli olursanız düşman size saldırıdan çekinir ve çözüm kolaylaşır, ama Türkiye zayıf olursa hemen Türkiye’nin tepesine Amerika biner. Yani Doğu Akdeniz’deki çözümün anahtarı kuvvetli olmaktır, yani çözüm bu güne kadar niçin olmadı diye soruyorsunuz. Amerika, emperyalist amaçlarından vazgeçmiyor. Amerika Irak’ta ve Suriye’de, ayrıca İran’a karşı tehditlerinde ve Türkiye’ye yönelik iç savaş girişimlerinde yenilgiye uğradı. Şimdi bölgeye olan baskısını Doğu Akdeniz’e odakladı. O bakımdan Amerika’yı oturup masada ikna etmek mümkün değil. Ama kuvvetle ikna edebiliriz.

Bizim planımız var. Onu İran’ın sayın yöneticilerine de sunduk. Onlar da o planı olumlu karşıladılar. Karadeniz ve Akdeniz dostluk ve barış planı. Bu planın özeti şu: Ta Karadeniz’den başlayıp Ege, Doğu Akdeniz, Suriye ve Irak’ın kuzeyinden geçip İran ve Hürmüz Boğazı ve Umman Denizi’ne kadar tek bir cephe var. Saydığım bu hat üzerinde çeşitli anlaşmazlıklar var. Ama bu anlaşmazlıkların hepsi aslında tek bir cephe. Çünkü anlaşmazlıkların karşı tarafında hep Amerika ve İsrail’i görüyoruz. İşte onların yanında Suudi Arabistan oluyor, BAE oluyor. Ondan sonra Yunanistan ve Fransa oluyor. Ama Amerika ve İsrail bu cephenin her alaında karşı tarafta yer alıyor. Biz de Amerika’nın hedefi olan ülkeler olarak birleşmemiz, ortak hareket etmemiz lazım. Birbirimizi desteklemeliyiz. Örneğin İran’a yönelik yaptırımlarda ve baskılarda biz İran’ın yanında olacağız. Doğu Adeniz’de Türkiye’ye yönelik tehditlerde hepimiz Türkiye’nin yanında olacağız.

Muhabir: Murtaza Kerimi