İranlılar arasında "dünyanın yarısı" adıyla anılan İsfahan kenti, İran'ı ziyaret eden herkesin görmesi gereken yerlerden biridir.

Dünyanın en köklü uygarlıklarından biri olan İran, birçok tarihi saray ve cami gibi yapıların yanısıra doğal alanları ile meşhurdur. Bunlardan biri de İsfahan eyaletidir.

İran’nın ortasında, Tahran’nın güneyinde Şiraz’ın kuzeyinde yer alan İsfahan, gezginler arasında İran’nın en popüler şehri.

 İsfahan’a kurak bir iklim hakim. Kışları gündüz ılık, geceleri de çölde olduğu gibi çok soğuk oluyor.

Birçok medeniyetin ya başkenti ya da büyük şehri olmuş, birçok sanat ve bilim dalında dünyanın sayılı merkezlerinden biri haline gelmiş. Tarihi çarşısında gezinmek, köprülerinden yürüyerek geçip UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi‘ndeki ana meydanını görmek şehrin olmazsa olmazlarından.

İran’nın üçüncü büyük kenti İsfahan hakkında bir söz var: “İsfahan nesf-I Cihan” (İsfahan dünyanın yarısı).

Safavi döneminde (1051 ile 1736 ) özellikle mimari ve kentleşme açısından çok gelişen ve başkent olan şehirde o dönemden kalma çok önemli, geleneksel İran mimarisini yansıtan tarihi yapılar var. Bunlardan UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan dünyanın en büyük meydanlarından Nakş-ı Cihan Meydanıdır.

Nakş-ı Cihan Meydanı

İran’da kullanılan adıyla İmam Meydanı, Safevi Hanedanlığı’nın başkenti İsfahan’nın gerçek anlamda merkezi. Meydanın İnşasına 1598 yılında başlanmış ve 1629 yılında tamamlanmış. Meydanın güney kanadında, tabanından tavanına çinilerle süslenmiş olan İmam Cami (Şah Camisi); doğu kanadında görkemli işlemelere sahip Şeyh Lütfullah Camii ve batı kanadında ise etkileyici bir iç tasarıma sahip müzik odası ile ünlü Ali Kapu Sarayı olmak üzere 3 önemli yapı bulunuyor. Kuzey taraftaki Keisaria kapısı da İsfahan Kapalı çarşısına açılıyor. İran’da görülmesi gereken yerlerden birisi mutlaka burasıdır.

Şeyh Lütfullah Camii

Nakş-ı Cihan Meydanı ile birlikte UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Meydanın doğu tarafında kalan, Safevi döneminin mimari tarzını en iyi şekilde yansıtan yapılardan biri olan Şeyh Lütfullah Cami, harika çini işlemeleriyle, mukarnaslarla, günün değişik saatlerinde güneş ışığının yansımalarıyla renk değiştiren krem rengi çiniyle kaplı. Genel olarak çiçek desenleri ve tavus kuşu figürleri ile süslü camiye özgü en önemli nokta mavi-turkuaz İsfahan çinileriyle kaplı olması.

Nakş-ı Cihan Meydanı’nın batı yakasında bulunan Ali (Büyük) Kapu (kapı) Saray’ı, meydanın sembolik kapısı olarak Şah 1. Abbas tarafından 16. yüzyılın sonunda inşaa edilmiş.

İmam Cami (Mescid-i Şah)

Çift minareli Mescid-i Şah, 1629 yılında inşa edilmiş. Hiç tartışmasız Safevi dönemi mimarisinin en ihtişamlı örneği ve İran camilerinin en güzellerinden biridir. Safevi hükümdarı I. Abbas’ın isteği üzerine yapılan mescit Bahaüddin Amili, Ustad Shoja Isfahani, Ustad Ali Akbar Isfahani ve Ustad Fereydun Naini gibi dönemin ünlü mimarları tarafından tasarlanmıştır.

Ali Kapu Sarayı

Kelime anlamı Ulu Kapı demek olan bu saray, Nakş-ı Cihan Meydanı’nın batısında ve meydanın sembolik kapısı olarak Şah 1. Abbas tarafından 16. yüzyılın sonunda inşaa edilmiş. Altı katlı olan Saray aynı zamanda Şah’ın konutuymuş. Tüm meydana hakim konumda olan sarayın balkonlu galerilerinden Şah, polo maçlarını, gösterileri, kutlamaları, törenleri ve at yarışlarını seyredermiş.

Büyük Çarşı

11. Yüzyıla kadar tarihi giden İsfahan Büyük Çarşısı, en eski ve en büyük Ortadoğu çarşıları arasında yer alır. kentin en önemli kapalı çarşılarından birdir. İran’a özgü halılar, yöresel el sanatları, bakır ve oyma sanatlarına dair pek çok ürünü bulabileceğiniz büyük çarşı, rengarenk baharat tezgâhları ve iç akustiği ile eşsiz İran kültürünü yansıtıyor.

Çehel Dohter Minaresi

Selçuklu Dönemi eserlerinden biri olan Çehel Dohter Minaresi, Sultan Muhammed Şah dönemi Abol Feth Nahuji tarafından inşa edilmiştir. Minare Kufi yazıtlar ile bezenmiştir.

Çehel Sütun Sarayı (40 Sütün Sarayı)

İsfahan’ın en meşhur saraylarından biridir. Şah Abbas döneminde inşasına başlanmış ve II. Şah Abbas tarafından 1647 yılında tamamlanmış olan saray adını verdiği Çehel Sütun bahçesinde yer almaktadır. Ağaçlar ile çevrili olan sarayı bir büyük havuz tamamlamaktadır. Saray, 20 sütunlu bir yapıdır. Havuza yansıyan 20 sütun, kırk sütun görünümü vermesi nedeniyle Çehel yani Farsça'da Kırk Sütun Sarayı olarak adlandırılmıştır. Muhteşem dekora sahip tavan işlemeleri, duvarlarını süsleyen zengin simge ve içerdiği olağanüstü eserleri ile görülmeye değer estetik bir yapıdır.

Zayenderud Nehri

Zayenderud Nehri, İsfahan’nın içinden geçen kente hayat veren en önemli su kaynağı. Nehrin üzerinde İsfahan’nın farklı dönemlerine ait birçok tarihi köprü bulunuyor. Bu köprülerden en önemlileri, Urgan Köprüsü, Zamanhan Köprüsü, Kelle Köprüsü, Baba Mahmud Köprüsü, Flavercan Köprüsü, Marnan Köprüsü, Hacu Köprüsü (Khaju), Şehristan Köprüsü, Desti Köprüsü ve Verzene Köprüsü.

Si-o-se pol (33) Köprüsü

33 Ayaklı Köprü olarak da bilinen Siesepol Köprüsü, Zayenderud Nehri üzerinde yer alan en önemli köprülerden. 1602’de inşa edilmiş. I. Abbas’ın komutanı Allahverdi Han tarafından yaptırılmış. Köprü Si o Se Çeşme, Çehar Bağ, Celfa ve Zayende Rûd isimleriyle de biliniyor.

Hacu Köprüsü

 İsfahan’nın tartışılmaz en zarif köprüsü. 1650’lerde Şah 2. Abbas tarafından inşa edilmiş. Pers mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Haju Köprüsü ülkenin kültürel etkisini yansıtmaktadır.

Jubi Köprüsü

İsfahanlılar tarafından 'Çubi Köprüsü' olarak da anılan tarihi bir köprüdür. Safevi hükümdarı II. Şah Abbas döneminde inşa edilen kemer köprü, 1665 yılında hizmete açılmıştır. 21 kemerli köprü, tam 147 metre uzunluğa sahip olup 4 metre genişliğindedir. Köprünün alt kısmına inşa edilen birkaç oda şu anda çay evi olarak hizmet vermektedir. İsfahan gezisinde bu tarihi köprü mutlaka keşfedilmelidir.

İsfahan’da diğer görülmesi gereken yerler:  Ateşgah (Ateş Tapınağı), Buke-yi İbn-I Sina, Nizam al-Mulk ve Melikşah mezarları, Ermeni Mahellesi, Şeyh Bahai Hamamı, Güvercin Kuleleri, Ali Kuli Ağa hamamı.