Dağlık Karabağ bölgesinde 27 Eylül'de başlayan gerginlik devam ederken niçin bazıları İran'ın Karabağ krizine müdahil olmasını istiyor?

Mehr Haber Ajansı: Azerbaycan ile Ermenistan arasında statüsü uyuşmazlık konusu olan Dağlık Karabağ bölgesinde 27 Eylül'de başlayan şiddetli çatışmalar sağlanan ateşkese rağmen devam ediyor.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade, 28 Eylül tarihinde yaptığı açıklamada Tahran'ın Azerbayan Cumhuriyeti ve Ermenistan arasında acil ateşkes sağlanmaktan yana olduğunu belirterek, “İki ülke arasındaki çatışmayı sona erdirmek için tüm kapasitemizi kullanmaya hazır olduğumuzu ilan ediyoruz” ifadesini kullanmıştı.

Dağlık Karabağ'da gerginlik devam ederken bazı yabancı ve yerli çevreler, Tahran'ın çatışan taraflardan birinin lehine hareket etmesini sağlamaya çalışıyor. Öyle ki İran'ın ağırlığını bir tarafa koyması için yaklaşımının sadece kınama veya itidal çağrısı gibi politik tutumla kalmayıp daha sert sözlere başvurmasını bekliyor. Bu beklentiler İran'ın Dağlık Karabağ sorununa ilişkin tutumunun gündemde yer almasına neden oldu.

O çevrelerin dikkatleri Tahran'ın çatışmayla iligli görüşünü, siyasi davranışını, ulusal ve İslami menfaatlerini nasıl organize edeceğine yöneldi. Fakat İran Karabağ tutumunda hem siyasi hem de dini ortaklıkları göz önünde bulundurarak diplomasi yöntemi, itidalli davranma ve sivillerin can güvenliğinin önemine vurgu yaptı.

Taraflara ateşkes çağrısı yapmakla birlikte bölgede terörist grupların varlığı, savaşın sivillere etkisi ve ağır maliyeti ile istikrarsızlık konusundaki uyarıları İran'ın ilkeli duruşunun önemli bir parçası oldu. Bunun yanı sıra Tahran’ın tutumu İran'daki büyük Şii taklit mercilerinin Dağlık Karabağ mesajlarında da yer aldı. Fakat Tahran’ın sağduyulu tutumu benimsemesi ülkede duygularla hareket eden bazılarının Karabağ’da çatışan taraflardan birini desteklemesini engelleyemedi.

Ancak öyle görülüyor ki, ülkede bazıları ortamı fırsata çevirerek İran'ı çatışmadaki bir tarafa bağlamaya çalışıyor. Bu çevreler için İran'ın hangi ülkenin yanında yer alması önemli değil. Önemli olan İran'ın olaya müdahil olmasıdır. Çatışmalarlar ve saha koşullarıyla ilgili bilgi sahibi olmayan bu çevreler farkında olmadan ya da kasıtlı olarak kamuoyunu tahrik etmeye çalışıyor.

Tüm bunlara rağmen siyasi yaklaşım ile kamuoyunun bir kısmının duygularının arasındaki farklılık, bir ülkenin dış politikasında çelişkiler olduğu anlamına gelmez.