Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni anayasa çağrısı ve diğer yandan da muhalif partilerin erken seçim talebi ülkedeki olayları baş döndürücü hale getrmiş durumda.
Türkiye'deki önemli konulardan biri de partiler arasında oluşan ittifaklardır. Erdoğan Saadet Partisi'ni Cumhur İttifakı'na dahil etmek isterken Millet İttifakı'naki partiler de Saadet Partisi'yle aynı yolda yürümek istiyor. Peki Saadet Partisi buna ne diyor?
Mehr Haber Ajansı Türkiye'deki son gelişmeler ve İran- Türkiye ilşkileri üzerine Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu ile bir söyleyiş gerçekleştirdi:
1- Son zamanlarda diğer parti liderleriyle görüşmeler yaptınız. İttifak hakkında bir kararınız var mı?
İttifakla ilgili henüz bir karar almadık biz seçim kararı alındıktan sonra ittifak yapılmasının doğru olduğunu düşünüyoruz. Şimdi çok erken. Ben yanlız diğer parti liderleriyle de görüşeceğimi ifede ettim. Sayın Erdoğan’dan da görüşme için bir randevu isteyeceğim. Diğer partilerle de bir görüşmem olacak.
2- Bildiğimiz kadarıyla MHP ve AK Parti dışında hemen hemen tüm partiler erken seçim yapılmasını istiyor. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?
Aslında seçim kararını alacak olan iktidardır. Ya Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisi alacak ya da çoğunluğu mecliste olan partiler karar verecek. Bunun için onların vereceği bir karar konusunda muhalefetin ısrarcı olmasının bir faydası yok. Ancak muhalefet şunun üzerinde duruyor; Türkiye’de problemler giderek büyüyor; ekonomik problemler büyüyor, dış politikada sıkıntılar var aynı zamanda adalet mekanizmasında, eğitimde bir takım problemler var bunların bir çözüme kavuşması için bir zihniyet değişimine ihtiyaç var diye düşünüyor. Ama bana göre bizim bir kararda yetkili olmadığımız sürece çok fazla ısrarcı olmamızın da bir faydası yok. Çünkü ne kadar sesimiz yüsek çıkarsa çıksın parlamantoda yetkili olanlar bu kararı alabilecekler. Bundan dolayı da bu konunun gündeme getirmenin bir manası olmadığını düşünüyorum.
3- Yani 2023’te yapılması gerktiğini mi düşünüyorsunuz?
Normalde seçimler 2023’te yapılacak ancak anayasaya göre cumhurbaşkanının bir daha aday olması için mutlaka bir erken seçime ihtiyaç var. Bunu önümüzdeki senenin sonunda mı yoksa 2023’ün başında mı yapacaklar bilmiyorum ama erken olacağı kesin. Önümüzdeki senede büyük ihtimalle seçim yapılır. Neden önümüzdeki sene diyorum; Bizim anayasamıza göre seçim kanunlarında bir değişik yapılırsa en az bir yıl geçmesi lazım ki değişiklik uygulanabilsin. Demek ki bir yıl geçmesi için önümüzdeki son baharı bekleyeceğiz. Kanunların meclisten geçmesi belki kasım belki aralık olacak ancak önümüzdeki senenin 2022 yılı sonunda seçim olabilir kanaatimiz var.
4- Yeni anayasa hakkında düşünceleriniz ne? Aslında partiler yeni ana yasanın değişmesini istiyor ama bazı maddeler konusunda fikir ayrımcılığı var bildiğim kadarıyla.
Ne değişeceğin konusu belli değil anayasada özellikle yönetim tarzında bir değişikliğe ihitiyaç olduğu kanaatindeyiz. Buradaki ihtiyaçta buradan doğuyor; Geçen anayasa değişikliğinde cumhurbaşkanına çok geniş yetkiker verildi ve cumhurbaşkanın parti genel başkanı olmasının da önü açıldı. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Cumhurbaşkanları halkın tamamını kucaklayacak hüviyyet kazanmalılar. Yani cumhurbaşkanı hiçbir partiye bağlı olmamalı. Onun için de şuanda Cumhur İttifakı denilen AKP ile MHP'nin bir ittifakı var ve bu ittifak bu gidişattan memnun. Ama biz bu gidişattan memnun değiliz ve bunun değişmesi gerektine inanıyoruz. Kamuoyunda da bu kanaat karşılık buldu, yani eğer bu konuda anayasa oylaması olursa öyle tahmin ediyorum ki oldukça büyük bir çoğunlukla bu değişikliği kabul edecekler.
5- 2019 yılında Sayın Erdoğan’la bir görüşmede kendilerinden Şam devletiyle görüşme yapmalarını istemişdiniz. Son günlerde iktidardan Kuzey Suriye’de yeni operasyon yapılacağı sesleri geliyor. Şimdiki durumda Ankara- Şam görüşmeleriyle ilgili düşünceniz nedir?
Aslında ben Sayın Erdoğan’la yaptığım görüşmede Suriye meselensinden çok Türkiye’nin gidişatıyla genel manada ben bahsetmiştim. Suriye pek gündemimde değildi o zaman ancak bir AK Parti’nin Suriye politikasını hiçbir zaman tasvip etmedik. Hatta aramız bozulmaya başlayınca biz Esad’ı ziyarete gittik. Onunla ve kabinesiyle görüşme yaptık. Orada gördüğümüz manzara şuydu; Esad böyle bir çatışmanın gündeme gelmesinden hem endişe ediyordu hem de hayret ediyordu ki neden aniden bir çatışmanın içine girelim. Fakat bizim beklentilerimiz olmadı ara süratle gerginleşti. Bugün de mutlaka Esad yönetimiyle de diğer ülkelerle de barış için görüşme masasınna oturulmasının faydalı olacak. Mutlaka Suriye’de akan kanın durdurulması gerekiyor ancak bundan sonra uygulamar çok kolay değil yani Suriye’yi terkeden göçmenlerin yeniden memleketlerine dönebilmesi için yeniden altyapı oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu da biraz zaman alacak. Hemen bir günde iki günde olacak bir şey değil. Suriyelilerin büyük bir kesimi Türkiye’de. Bunların içinde önemli sayıda insan tekrar kendi memleketlerine dönmek istiyor. Eğer barış sağlanırsa. Bu konuda BM ve AB konuyu biraz daha geniş çerçevede ele alınmaları gerekiyor. Bu konuda belli fonları harekete geçirmesinde ihtiyaç var. Tek başına iki ülke (Türkiye-Suriye) bir araya gelseler de konuyu çözemezler. Mutlaka şu anda Suriye’de etkili olan ülkeler Rusya veya Amerika devrede olmak mecburiyetinde. Amerika barıştan yana değil. ABD daha farklı bir politika izliyor. Rusya ile de her konuda anlaşabilir mi onu hemen söyleyemeyiz ama bu ülkelerin de katkısıyla bizim bu problemi çozmemiz gerekiyor.
6- İran-Türkiye ilişkileriyle ilgili düşünceniz nedir?
Aslında İran ve Türkiye en uzun dönem aralarında ihtilaf olmayan iki ülke. Devrimden sonra da İran ile olan münasebetlerimiz her geçen sene biraz daha iyileşti. Erbekan hocamız bu konuya çok önem vermişti. Ben kendisiyle beraber 1996 yılında da İran ziyaretine katılmıştım. Bunun ama daha da ileri noktalara taşınması gerekiyor. Çünkü Batı alemi İran’ı nükleer sahasınaki yaptığı araştırmalarından dolayı ötekileştirmeye çalışıyor. Halbuki İran ben nükleer silah geliştirmeyeceğim ama teknolojiden yararlanmak istiyorum diyor. Ve geçmişte de İran bütün çalışmalarını Batı’nın tetkikine açacağını soylemiş. Trump’ın gelmesiyle her şey değişti. Bu doğru bir yaklaşım değildi. Türkiye’nin de bu konuda İran’a her türlü desteği vermesi gerekiyor. Bugünkü şartlarda iktidar partisi zorlanıyor çünkü Batı'nın baskısı çok fazla hem ekonomik hem siyasi baskılar var. Bizim kanaatimiz eğer biz iktidar partisi olursak İran ve bütün komşularımzla olan münasebetlerimizi en ileri noktaya götürmeye kararlıyız.