Bölgesel ve uluslararası gelişmeler sebebiyle Türkiye'den Ortadoğu ve Doğu Akdeniz politikasında değişim sinyali geldi.
Son zamanlarda Türkiye’nin dış politikasında özellikle Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile ilgili bir değişiklik izleniyor. Ankara yönetimi normalleşme yoluna adımlar atsa da Mısırlı taraflar bu konuda daha temkinli davranıyor.
Bu gelişmeleri Mehr Haber Ajansı'na değerlendiren Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ümit Yardım "İki tarafın heyetleri görüşmeler yapıyorlar. Bunlar güzel bir şey. Ancak mesela Mısır’ın Türkiye’den bir takım talepleri vardır; Türkiye’nin de Mısır’dan talepleri vardır. Bunları karşılayıp bir orta yol bulmak lazım, aksi halde bu ilişkiler kolay kolay düzelmez." dedi.
Mehr Haber Ajansı Türkiye'deki son gelişmeler ve İran- Türkiye ilşkileri üzerine Ümit Yardım ile bir röportaj gerçekleştirdi.
Aşagıdaki yazıda bu röğortajı okuyabilirsiniz:
1- Mısır tarafından Türkiye’ye karşı çok ciddi adımlar atılmasa da Türkiye Mısır ve hatta BAE ile ilişkilerini normalleştirmek istiyor. Öte yandan Ankara, Doğu Akdeniz ve İhvan meselesinden dolayı yıllardır Kahire ve Abu Dabi ile sorunlar şayamaktadır. Türkiye’nin iki ülkeye karşı normalleşme adımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz Gelecek Partisi olarak 2 yıldır Türk siyasetinde çalışıyoruz. Biz politikamızda hem dünya ülkeleriyle, hatta başta İran olmak üzere bazı ülkelerle ikili üçlü ilişikler kurmak istiyoruz. Yakın ilişkilere ve işbirliğine çok önem veriyoruz ve bunu temel bir prensip olarak kabul ediyoruz. Dolayısıyla bu anlayışımıza bizim gibi düşünen bütün ülkeleri de dahil etmek istiyoruz. Tabii Mısır ve BAE konusu ya da bu günlerde Türkiye siyasetinde gündeme gelen Türkiye- Ermenistan ilişkileri konusunu da çok yakından takip ediyoruz. Mısır’la ilgili şöyle söylemek isterim.; Mısır da Türkiye İran, Irak ve Pakistan gibi İslam dünyasının en onemli ülkelerinden biridir. Tabii küçük ülkeleri göz ardı etmiyoruz onlar da çok önemli ama bugün Ortadoğu ve İslam dünyasında bu dört ülke özel konumdadır. Dolayısıyla Mısır gibi ülkelerle biz Gelecek Partirsi olarak ilişkilerimizin normalleşmesini arzu ederiz. Çünkü bu mesele İslam dünyası açısından da güzel olur. İslam dünyasının son halini biliyoruz; parmparça ve hiç bir iş birliği yok. Dolayısıyla bu yönde atılan normalleşme adımları destekliyoruz, fakat bunların da uzun vadeli olması için aynı iradenin iki tarafta da olması ve gerçekçilik zemininde bu ilişkilerin gelişmesi lazım. Bunun için çok çalışmamız lazım. İki tarafın heyetleri görüşmeler yapıyorlar bunlar güzel bir şey. Ancak mesela Mısır’ın Türkiye’den bir takım talepleri vardır; Türkiye’nin de Mısır’dan talepleri vardır. Buları karşılayıp bir orta yol bulmak lazım, aksi halde bu ilişkiler kolay kolay düzelmez. Eğer ben hükümet olsaydım ve Mısır’la konuşuyor olsaydım Mısır’dan bazı politikalarını gözden geçirmesini isterdim. Mesela Akdeniz konusunda; Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı bir cephe oluşturulmaktadır. Tabii her ülke iş birliği yapmak istediği ülkeleri seçebilir Msırı da yapabilir, bu kendi tercihidir ama eğer bu iş birliği Türkiye’yi hedef alıyorsa Türkye’nin bunu kabul etmesi asla mümkün değil. Mesela Libya’da da farklı konumlarımız var ve farklı cephelerdeğiz. Tabii Mısır’ın da Türkiye’den beklentileri olabilir. Türk hükümetinin de o talepleri dikkatlice dinlemesi lazım ve onun üzerinde adımlar atması lazım. Ama bazı açıklamalara baktığımızda Mısır bu konuda biraz daha mesafeli duruyor.
Gelgelelim BAE konusuna; BAE ilişikleri de en az Mısır kadar önemlidir. Hatta Türkiye- Ermenistan konusu kadar önemlidir. Bunun sebebini şöyle söyleyelim. Çünkü bugüne kadar Tükiye, BAE ile ilgili çok net bir tutum sergiledi. BAE son dönemde çok iddialı bir dış politika segiliyor, çok önemli ataklar geliştiriyor, bunu Kıbrıs’ta, Akdeniz’de ve Libya’da görüyoruz. Libya’da Türkiye’nin bazı askeri noktalarına saldırdığı gibi haberler de duyduk. Onun dışında BAE’nın İsrail ve ABD ile ilişkiler önemli. Üçüncüsü Türkiye’de 2016’da bir darbe yapıldı orada da BAE’nin etkili olduğu söyleniyor. Dolayısıyla bütün bunlar varken Türkiye ile BAE arasıda neler konuşuluyor ve bu meseleleri nasıl hallediyorlar bilemiyoruz ama bunlar çok ciddi meseleler. Eğer bu meseleler çözülmezse bu ilişkiler kısa vadeli olur.
2- Son aylarda Karadeniz Rusya ve NATO’nin ihtilaf alanı halıne gelmiş. ABD’nin buradaki hareketliliği Möntro sözleşmesini umursamadığını gösteriyor. Sizce ABD’nin Karadeniz’deki hareketliliği Türkiye’nin çıkarlarını tehtid etmez mi ?
Şimdi prensip olarak tabii ki Karadeniz ya da Doğu Avrupa’da böyle harekliliklerin olması bölgeye faydalı değil. Çünkü çok çatışma alanı olabilecek potansiyel taşıyor. Ama bunu bir öncesi de var. Mesela bugünkü siyasi meseleler içinde Rusya’nın Ükrayna’ya karşı biraz saldırgan tavır içinde olması çok önemli bir adım oldu hatta ondan öncesine gidersek Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesi. Bunlar çok önemli ve kolay kolay gözardı edemeyiz. İkincisi şimdi de baktığımızda Rusya ve Ukrayna arasında sıkıntı var ve bu hepimizi üzüyor. Tabii bunların arasında Rusya’nın Gürcistan’ın işgal konusu da var tabii bunları söylerken tek taraflı olarak söylemiyoruz; Çünkü biz Rusya’yla hem Kafkasya ve hem Karadeniz’de komşuyuz. 500 yıllık ilişkilerimiz var. Rusya’nın neredeyse yüzde 15’i Müslüman ve bu Müslümanların büyük nüfusu Türk. Bunlar önemli faktörler. Ama Türkiye bir NATO üyesi ve biz bölgedeki durumlardan rahatsızız. Umarız Rusya, Ukrayna ve NATO arasındaki bu mesele çözülür çünkü bunun prensiplerini ortaya koyan anlaşmalar vardır iki tarafın da buna uyması lazım. Montrö konusunda da şunu söylemem lazım, Möntro anlaşması Türkiye’nin en temel anlaşmalarından biridir. Çünkü Türkiye Birinci Dünya Savaşı’nda ülkesini Fransa, İngiltere, Yunan ve Rusya’dan kurtardı. Ama boğazları hala onların etkisi altında bırakılmıştı ama bu anlaşmayla boğazlar tamamen üzgürleştirildi. Dolayısıyla Montrö’ya karşı her adımı bir eleştiririz.
3- Sayın Ahmet Davutoğlu’nun AK Parti’de olduğu dönemde komşularla sıfır sorun görüşüyle siyaset yapmıştı. Bu politika Gelecek Partisi’de de izlenir mi?
Tabii ki komşularla sıfır sorun ilişki görüşü halen devam ediyor ve sadece komşularla değil bütün dünya ile sıfır sorun tutumunu desteklemekteyiz. Bu prensip hem bizim için ve hem inşallah herkes için geçerli bir prensip olur. Yani komşularla hiçbir sorun olmaması ve sorunların diplomasi masasında çözülmesi ve onun üzerinden de iyi ilşkilerin kurulmasını isteriz. Bu tür ilişkilere tüm İslam dünyasının ihtiyacı var. Ben size başka bir meseleyi söylemek istiyorum. Batı’da bir insana zarar verildiğinde hemen insan hakları savuncuları ayağa kalkıyor, Çin’de 25 milyon Müslüman yaşıyor ama Çin onları eziyor ve kültürlerini yasaklıyor. Ama BM üyeleri oradaki Müslümanları değil Çin hükümetini destekliyor. Şimdi bu doğru mudur?
İran ve ya Türkiye’nin farkı ülkelerle temasları da olabilir. Bence bunları tartışma konusu yapmanın önemi yok. Ama birbirimize karşı açıklıkla bunları konuşmamız lazım. Türkiye ve İran ilşkilerini destekliyoruz.
4- İran- Türkiye ilşikilerini nasıl değelendiriyorsunuz. Sizce hangi alanlarda iki ülke arsındaki ilşkiler geliştirilmeli?
Gelecek Partisi bir kitap çerçevesinde kendi programını belirlemiş. Biz İran’la ilişkilerimizi çok önemli görüyoruz. Çünkü Türkiye ve İran gibi ülkeler İslam coğrafiyasının ve aynı zamanda da bölgemizin en önemli aktörüdür. İran ve Türkiye’nin olmadığı bir bölegeden bahsetmek imkansız. Şimdi dolayısıyla Türkiye ve İran ilişkileri çok önemlidir. Bazı konuların tartışılmasına gerek yok. Mesela İran’ın kendi ülke yonetimi var, kendine göre bir düzeni var. İran veya Türkiye’nin farkı ülkelerle temasları da olabilir. Bence bunları tartışma konusu yapmanın önemi yok. Ama birbirimize karşı açıklıkla bunları konuşmamız lazım. Türkiye ve İran ilişkilerini destekliyoruz. Tahran- Ankara ilişkileri bütün alanlarda geliştirilmesi lazım. Sadece ekonomi veya siyasi alanlarda değil medya konusunda işbirliği yapılması lazım. Kültür konusunda da öyle. Biz bin yıldır bir arada yaşıyoruz. Mesela Şehname’de en önemli üç halktan behsediliyor. Turan halkı, İran halkı ve Avrupa halkı; Ekonomi de çok önemli. 2012 yılında Tahran’da büyükelçiyken ticaret hacmi 20 milyar doların üstüne çıkmıştı. Bence 50 milyar doların üzerine gitmesi lazım. Bunun dışında insani ilişkiler de çok önemlidir. Çok fazla kitap çevirisi yapılması lazım. Bunlar için tabii irade lazım. Hangi parti iktidar olursa olsun İran-Türkiye ilişkileri iyi yönde olacaktır.
5- Sayın Davutoğlu Cumhubaşkanı seçimlerinde aday olmayı düşünüyorlar mı?
Şimdi bizim sistemimiz şu şekilde Türkiye’de çok sayıda parti var ve biz tabii hepsi ile de temas ediyoruz. İktidarla çok fazla temas edemiyoruz. Ama sadece muhalef değil iktidardan da kimin aday olacağı belli değil. Sayın Erdoğan’ın aday olacağı belli değil. Ama şu gün itibariyle tabii ki Sayın Ahmet Davutoğlu bizim Genel Başkanımız ve biz her türlü adayı kendi kadromuzdan çıkaracağız.