Orta Asya uzmanı Hakan Güneş, "ABD, Kazakistan'daki gelişmelerden yaralanarak Rusya'nın güçsüzlüğünü propaganda ediyor." dedi.

Orta Asya'nın yüzölçümü bakımından en büyük ülkesi olan ve Doğu ve Batı'daki çeşitli ülkelerin ihtiyaç duyduğu enerji güvenliğini sağlayan Kazakistan, bugünlerdir geniş kapsamlı halk protestolarına sahne olmaktadır.

Petrol ve doğalgaz zengini Kazakistan'da 2022'nin ilk günlerinde akaryakıt zammına karşı başlayan barışçıl protestolar kısa sürede şiddetli çatışmalara dönüştü.

ABD ve Avrupa gibi Kazakistan'a yoğun yatırım yapan ülkeler bu durumdan derin endişe duymaktadır. 

Ülkedeki protestolar nedeniyle 5 Ocak'ta Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, üyesi oldukları Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) ülke liderlerinden yardım istedi.

Tokayev'in talebi üzerine, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü  (KGAÖ) dış müdahale de dahil olmak üzere Kazakistan'ın ulusal güvenliğine ve egemenliğine yönelik tehditler nedeniyle, Kazakistan'a sınırlı bir süre için barış gücü göndermeye karar verdi.

Mehr Haber Ajansı muhabiri Rusya ve Orta Asya uzmanı Doç.Dr. Hakan Güneş ile Kazakistan'daki gelişmeler hakkında bir röportaj gerçekleştirdi.

Aşağıda Doç.Dr. Hakan Güneş'in verdiği yanıtları okuyabilirsiniz:

1. ABD ve bazı Batılı ülkeler dahil olmak üzere bazı yabancı taraflar Kazakistan’daki gelişmelerden yaralanarak bu ülkedeki huzursuzluğu alevlendirerek istikrarsızlık yaratmaya çalışıyor. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Öncelikle Kazakistan’da yaşananlar bir halk hareketi. Herhangi bir ülkeyi ilgilendiremez. Ne Rusya, ne Çin, ne ABD ne de başka bir ülke. 20’den fazla büyük şehirde ve yüzbinlerce insanın katıldığı bu eylem halk eylemidir ve pahalılığa karşı bir isyandır. Ancak bu olay farklı ülkeler tarafından bir fırsat olarak da değerlendiriliyor. Bu noktada ABD ve Batı ülkelerinin Rusya’nın önemli bir müttefiki olan Kazakistan’da bir iç karışıklık olmasını bir fırsat olarak değerlendirdiğini söyleyebiliriz.

ABD ve Batı, Kazakistan’da karışıklık yaratacak güce sahip değildir ama yine de bu karışıklıkla Rusya’nın güçsüzlüğünü ve Rusya’nın müttefiklerinin otoriter diktatörler rejimler olmasını propaganda ediyorlar, bunu yazıyorlar ve liberal muhalefeti destekliyorlar. Böylelikle de kendilerine daha yakın iktidarların yakın zamanda değil ama orta ya da uzun vadede bu ülkede de şansı olabileceğine inanıyorlar.

Ukranya’dan sonra Belarus ve sırada Kazakistan gibi ülkelerin de Batı ile daha yakın ilişkiler ileride kurabileceğine inanıyorlar. Bu basınç da Rusya karşısında ABD’nin elini güçlendiriyor.

2. Bazı uzmanlar ABD’nin, Rusya’nın dikkatini Ukrayna’dan Kazakistan'a çevirmek için Kazakistan'da renkli bir devrim yaratmak istediğine inanıyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Az önce de söylediğim gibi hiçbir ülke Ne ABD ne de onun müttefikler bir araya gelse, herhangi bir ülkede yüzbinlerce insanı isyan ettiremezler. İnsanlar kendi ekonomik nedenleri ile isyan ettiler. Dolayısıyla da ABD’nin ya da başka bir ülkenin renkli devrim çalışması olarak görmüyorum ben.

Bu tür düşüncelerı olan araştırmacıları komplo teorisyenler olarak değerlendiriyorum ve daha önemlisi bu insanlar genellikle Kazakistan’ı bilmiyorlar. Kazakistan’ı bilmeyince de sadece genel teori anlatıyorlar. Bu bir uzman yetersizliği her şeyden önce. Tekrar etmek gerekirse, ABD her yerde renkli devrim yapmak ister ama bunu yapabilir mi? İşte Kazakistan’da böyle olanakları yok. Üstelikle Kazak halkı, ABD istiyor diye Tokayev yönetimine isyan etmedi. Kendisi zamlara karşı, gelir adaletsizliğine karşı itiraz ettiği için sokaklara çıktı. Bu bakımdan öncelikle bu bir Amerikan senaryosu olarak okunamaz.

3. Bazı analistler ABD'nin Afganistan'dan ayrıldıktan sonra bölgeye geri dönmenin yollarını aradığını ve Washington’un bunun için Kazakistan’daki gelişmeleri takip ettiğini düşünüyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunlar gerçekten bir komplo teorileri. Herhangi bir bilimsel ciddiyetten uzak. ABD isteseydi Afganistan’da daha uzun zaman kalabilirdi. Taliban’la anlaşarak çekildi. Bunu unutmayalım Taliban ile bir yıllık bir anlaşmanın sonunda çekildi. Bu çok önemli. İkincisi ABD Ortadoğu’dan yavaş yavaş çekiliyor ama Avrupa’dan çekilmiş değil.

Afganistan’dan çekildikten sonra bütün gücünü Baltıklar’dan Yunanistan’a kadar bütün orta ve doğu Avrupa’ya ve Balkanlar’a yığdı. Ve bütün bunlar da Ukrayna’yı kuşatmak içindi. Ukrayna’yı kuşatmak ise Rusya’yı sınırlandırmak içindi.

Amerika’nın Ortadoğu’dan çekilmesi zaten Rusya karşısında askeri yığınak yapmasının önünde engel değildi. Asıl yoğunluğunu Pasifik’e yani Çin’e karşı kaydırmadan önce Avrupa cephesinde Rusya’yı çok ciddi köşeye sıkıştırmak, Rusya’yı çok çiddi şekilde sınırlandırmak istiyor.

Bütün bunları düşündüğümüzde Amerika’nın Ortadoğu’dan çekilmesi zaten Rusya karşısında askeri yığınak yapmasının önünde engel değildi. Asıl yoğunluğunu Pasifik’e yani Çin’e karşı kaydırmadan önce Avrupa cephesinde Rusya’yı çok ciddi köşeye sıkıştırmak, Rusya’yı çok çiddi şekilde sınırlandırmak istiyor.

Bu çerçevede Kazakistan’da, Belarus’ta veya Rusya’nın müttefiki olan başka ülkelerde rejim değişikliklerini teşvik edecektir ve bunu destekleyecektir. Bunu hiçbir şekilde saklamıyorlar ve bunu zaten biliyoruz. Ama Afganistan’a tekrar dönmek, Ortadoğu’ya tekrar dönmek hayır.

ABD’nin bu yönde bir eğilimleri yok. ABD için Ortadoğu’daki en önemli konu İsrail’in güvenliğidir. Ondan sonra da enerji politikalarında en önemli müttefiki olan Suudi Arabistan’ın ve Fars Körfezi’ndeki ülkelerin kendisine bağlı kalmasıdır. Bu iki politikayı sürdürecek kadar askeri varlık bulundurmak istiyor. ABD yönetimleri Obama’dan bu yana. Burada değişen bir şey yok. Dolayısıyla bunlar yani Afganistan’dan çekildi sanki yanlışlıkla çeklidi ve şimdi de dönmek istiyor, bir fırsat yaratmak istiyor; Kazakistan’ı karıştırdı.

Bunlar gerçekten çocuk teorileri yani ciddiyetsiz teoriler. Bu şekilde özetleyelim. ABD’nin Afganistan’dan çekilme politikasında bir değişiklik yok, Ortadoğu’ya daha güçlü bir askeri varlıkla dönecek fikri doğru değil. Bunun için de Kazakistan’da etki yapabilecek bir güce sahip zaten değildir. Kazakisatan’da yaşananlar halk isyanı.

Özetle şöyle söyleyelim. Kazakistan’da olup biteni ABD, NATO, Almanya, Çin, Rusya, Türkiye, İran hiçbir ülkeye bağlayamayız. Kazakistan’da olan bir halkı hareketi. Halk Hareketi de hayat pahalılığı, gelir dağılımı adaletsizliği ile ilgili. Bunları önemsizleştiren yanı halkın bir özne olarak bir aktör olarak, bir varlık olarak önemini görmezaden gelen insanlar hep dış aktörleri anlatıyorlar. Halkı yok sayıyorlar. Dolayısıyla Tokayev’in yaptığıyla aynı şeyi yapıyorlar. Ben bu tür yorumların hem bilimsel olmadığını düşünüyorum hem de gerçeği yansıtmadığını. Politik olarak da halkı önemsizleştiren, halkın taleplerini, isyanını önemsizleştiren bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.