Yayınlama Tarihi: 22 Ocak 2022 - 10:38

İran DIşişleri Bakanlığı, BM Genel Kurulu'nun Holokost’un inkarını kınayan karar tasarısını kabul etmesini kınadı.

İran Dışişleri Bakanlığı yayınladığı yazılı bir açıklamada, BM’nin Holokost’un inkarını kınayan kararını kınayarak, bu girişimi Siyonist Rejimin cinayetlerini örtbas etmek için uluslararası mekanizmaları kötüye kullanma örneği olarak nitelendirdi. 

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği’nin İran’ın  Holokost  kararına ilişkin tutumunun açıkladığı gibi, Sİyonist Rejim uluslararası çerçevede Filistin halkına yönelik cinayetlerini örtbas etmeye çalışıyor. Siyonist Rejimin bu eylemi, bu rejimin günlük cinayetlerini örtmek için BM mekanizmalarını kötüye kullanmaya yönelik bir başka girişimdir ve ne yazık ki bu günlerde Batı'nın mantıksız desteğini de arkasına almıştır.

Herkesin bildiği gibi, İkinci Dünya Savaşı cinayetleri,  Siyonist Rejim’in miras aldığı  ırkçılık ve yayılmacılık olmak üzere iki saik nedeniyle işlenmiştir. Bu rejimin ırkçı yaklaşımı çeşitli uluslararası belgelerde açıklığa kavuşturulmuştur ve uluslararası toplumun güçlü iradesine rağmen İsrail yayılmacı ideolojiye sahip tek ırkçı rejim olmaya devam etmektedir. 

 İran her zaman ve her koşulda soykırımı kınamış ve bu nedenle İkinci Dünya Savaşı sırasında, bazı Avrupa ülkelerinden gelen bu savaşın mültecilerine ev sahipliği yapmıştır. Aynı zamanda sahte Siyonist Rejim sürekli olarak İkinci Dünya Savaşı kurbanlarını ve Yahudileri, utanmaz ve saldırgan eylemleri için bir gerekçe olarak kullanmaya çalışmıştır.

Bu rejim ve liderleri, son yetmiş yılda uluslararası hukuku ihlal ederek, özellikle Filistin halkına ve bölge halkına karşı insanlık karşıtı cinayetler işlemişlerdir.

Soykırım, terör, etnik temizlik, ev yıkmalar ve insani kuşatmalar, Siyonist Rejimin sürekli olarak işlediği cinayetler arasındadır.

İran, tarihi felaketlerin tekrarını önlemek için siyasi yargılar ve önyargılar olmadan tarihi araştırmalar yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle bu tür baskıcı yaklaşımlar kabul edilmez ve böyle bir karar fikir birliği yaklaşımı olarak görülmez. Dolayısıyla reddedilir.”