Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi’nin geçtiğimiz günlerde UAEA Yönetim Kurulu’na sunduğı raporda, İran'ın Turğuzabad, Veramin ve Merivan'da keşfedilen uranyum parçacıklarıyla ilgili UAEA'ya ikna edici bir yanıt vermediği ileri sürülmüştü.
UAEA Yönetim Kurulunda 8 Haziran’da yapılan oylamada, 30 üye ülkenin oylarıyla İran'a karşı karar çıkarılması kabul edilmişti.
Bu bağlamda İran’ın Viyana Uluslararası Kuruluşlar Daimi Temsilciliği, UAEA’ın İran karşıtı raporuna cevaben açıklama yayımladı.
Tahran’ın İran ile UAEA arasındaki Güvenlik Denetimi Anlaşması'na tamamen bağlı olduğu kaydedilen yazılı açıklamada, İran İslam Cumhuriyeti, Ajans ile daha fazla işbirliği yapmak için 26 Ağustos 2020 ve 5 Mart 2022 tarihlerinde UAEA ile anlaştı. Anlaşmanın tüzüğü İran tarafından tamamen yerine getrilmiştir.” denildi.
Açıklamada, “UAEA Başkanı’nın hazırladığı raporda belirtilen yerler, hiçbir hukuki dayanağı olmayan üçüncü bir taraf olan Siyonist Rejim’in iddialarına dayanmaktadır. Güvenlik Denetimi Anlaşması'na taraf olmayan üçüncü bir şahıs bu anşamayı diğer imzacı tarafa karşı kullanma hakkına sahip değildir.” ifadeleri kullanıldı.
İran ile UAEA arasındaki Güvenlik Denetimi Anlaşması kapsamında ülkede UAEA'ye bildirilmeyen hiçbir nokta bulunmadığı vurgulayan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
"Bu konu defaatle izah edilmiştir. İran'ın nükleer faaliyetleri Güvenlik Denetimi Anlaşması çerçevesinde devam etmektedir. Dolayısıyla Ajans’ın bu konudaki ‘endişesini’ dile getirmesi asılsızdır."
UAEA’nın raporuna cevaben yapılan açıklama şöyle devam etti:
“Aslında İran'da beyan edilmemiş hiçbir uranyum parçacıkları yoktur. UAEA’nın iddiası, nükleer silaha sahip olan gayrimeşru Siyonist Rejim tarafından sağlanan yanlış bilgilere dayanmaktadır.
UAEA ile yapılan görüşmelerde Tahran, iddia edilen yerlerde uranyum parçacıklarının varlığının olası nedenleri hakkındaki varsayımlarını anlatmıştır. Uranyum parçacıklarının kaynağını bulmak için her türlü çabayı gösteren İran, henüz bunun için herhangi bir teknik sebep bulamamıştır. Dolayısıyla bize göre yabancı unsurların (sabotaj eylemi ile) bu yerlerin kirlenmesinde rolü olabilir.
Unutulmamalıdır ki, İran İslam Cumhuriyeti defalarca çeşitli yerlerde sabotaj eylemlerine maruz kalmıştır. Ne yazık ki İran'ın açıklamalarını göz ardı eden Ajans, İsrail rejiminin sunduğu tüm sahte belgeleri tamamen geçerli sayıyor.
İran İslam Cumhuriyeti, Ajans’ın İran nükleer faaliyetlerine ilişkin raporunu, dış siyasi baskı olmaksızın profesyonel ve tarafsız bir şekilde sunmasını kuvvetle beklemektedir."
Söz konusu açıklamada, “İran'ın, UAEA tarafından sahte veya geçersiz belgelere dayalı olarak yöneltilen sorulara yanıt verme yükümlülüğü yoktur, ancak gerekli tüm bilgileri Ajans’ın talepleri üzerine gönüllü olarak sunmuştur. Bu işbirliği seviyesi, İran'ın soruları netleştirme konusundaki iyi niyetinin bir kanıtıdır. Maalesef, Ajans’ın sahte belgelerin geçerliliği konusunda ısrar etmesi, geçersiz ve haksız değerlendirmelere yol açmıştır.
Ajans, sahte bilgilere dayanarak, iki taraf arasındaki geniş kapsamlı işbirliği ile İran’ın barışçıl nükleer faaliyetlerini haksız yere baltalamıştır. Bu yaklaşım, İran’ın nükleer faaliyetlerini denetleme süreci ile tutarsızdır. İran İslam Cumhuriyeti, böyle bir yaklaşımın karşılıklı işbirliği üzerindeki olumsuz etkileri konusunda Ajans’ı güçlü bir şekilde uyarmaktadır.” ifadelerine yer verildi.