Bugün hicri kameri takvimle 18 Zilhicce 1443, İslam aleminin büyük bayramlarından Gadir-i Hum'dur.
İslami rivayetlere göre Gadir-i Hum Bayramı "en büyük bayram" olarak tabir edilmiştir, zira tüm ilahi elçilerin çalışmalarının sonucu, böyle bir günde sonuçlandı.
İran'ın mümin ve ehlibeyt aşığı halkı Gadir-iHum bayramında dini ve kutsal mekanlarda bir araya gelerek, çeşitli etkinliklerle bu bayramı coşku ile kutluyor.
Gadir-i Hum olayı
Hicretin onuncu yılında, Zilhiccet-il Haram ayının on sekizinde Resulullah (s.a.a) vedâ haccından dönerken Gadir-i Hum bölgesinde, Cuhfe ismindeki bir menzilde, Medine, Mısır ve Şam (Suriye) yollarının ayrımında,Cebrail inerek şöyle dedi: “Ey Muhammed! Yüce Allah sana selam göndererek şöyle buyurmaktadır: Ey Elçi, Rabbin tarafından sana indirilen mesajı tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun elçisi olma görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. (Maide S.A.67)
Yüz yirmi bin ve daha fazla olan insanların bir kısmı ilerleyip Cuhfe’ye yaklaşmıştı. Allah-u Teâlâ ileri gidenlerin geri dönmesini, geride kalanların da bu mekânda durdurulmasını ve Hz. Ali (a.s)ı halka gösterip onun hakkında nazil olan ayeti onlara tebliğ etmesini Peygamber Efendimiz'e (s.a.a) emretti ve onu halktan koruyacağını kendisine bildirdi.
Peygamber Efendimiz(s.a.a) ile birlikte Hac amellerini yapıp dönenlerden ilk grup Cuhfe’ye yaklaştığın da Resulullah (s.a.a) önde gidenlerin geri dönmesini ve geride kalanların da bu bölgede olmasını emir etti. O bölgede bulunan birbirine benzer beş ağacın altında oturmalarını sakındırarak temizlemelerini emir etti. Daha sonra öğlen namazı için ezan okundu, Resulullah(s.a.a) halkla birlikte o ağaçların altında namaz kıldılar.
Hava çok sıcak, insanlar abalarının yarısını başlarına ve yarısını da ayaklarının altına seriyorlardı. Semure denen ağacın üzerine elbise gibi şeyleri sererek Resulullah(s.a.a) için gölgelik yaptılar.
Resulullah(s.a.a) namazını bitirdikten sonra cemaatin ortasında, deve semerelerinin üzerine çıkarak şöyle buyurdu: “Bütün övgüler Allah’a mahsustur; O’ndan yardım diliyor, O’na iman ediyor, O’na güveniyoruz. Nefsimizin şerlerinden, kötü amellerimiz den Allah’a sığınıyoruz. Sapan kimseyi O’ndan başka kimse hidayet edemez; O’nun hidayet ettiğini ise kimse saptıramaz. Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ediyorum.”
Peygamber Efendimiz (s.a.a) ayrıca şöyle buyurdular: "Ben kimin mevlâsı ve velisi isem, Ali de onun mevlâsı ve velisidir. Allahım! Onu sevenleri sev, düşmanlarına düşman ol. Ona yardım edene yardım et, onunla savaşanı kahret. Burada hazır bulunanlar, hazır bulunmayanlara da bunu iletsinler."