İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılımıyla geçen hafta İran'da gerçekleştirilen Tahran Zirvesi'nin ardından yapılan ortak bildiride, ABD’nin Suriye topraklarından çekilmesine vurgu yapıldı.
İran-Türkiye-Rusya bildirisinde ayrıca, "Suriye'nin çeşitli bölgelerindeki terör örgütleri ve bunlarla iltisaklı farklı isimlerdeki grupların artan varlık ve faaliyetlerini kınamışlardır." ifadelerine yer verildi.
Liderlerin, ayrıca son uluslararası ve bölgesel gelişmeleri ele aldıkları ve Astana sürecinin, Suriye krizinin barışçıl ve sürdürülebilir çözümündeki öncü rolüne vurgu yaptıkları kaydedildi.
Mehr Haber Ajansı Konuyla ilgili Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan ile bir röportaj gerçekleştirdi. Aşagıdaki yazıda Reyhan'ın yanıtlarını okuyabilirsiniz:
1-Biden'ın bölge ziyaretinden birkaç gün sonra (19 Temmuz’da) Astana Süreci Garantörü Ülke Liderlerinin 7. Zirve Toplantısı’na tanık olduk. Bazı uzmanlar Biden’ın Ortadoğu gezisini verimsiz olarak değerlendirirken Tahran Zirvesi’nin bölgenin güvenliği açısından üç ülkenin başarılı diplomasisini gösterdiğine inanıyor. Tahran, Ankara ve Moskova'nın Astana süreci kapsamındaki işbirliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye-Rusya ve İran'ın önderlik ettiği Astana Süreci; Suriye sorununun çözümü için atılmış en yapıcı adımdır. Aslında bu üç ülkenin kaderi, yalnızca Suriye'de değil, hemen her konuda ortaktır. ABD ve İsrail'in bölgemize yönelik planlarının hedefinde bu ülkeler vardır. Bu üç ülkenin ortak hareket etmesi, bölgemize huzur ve ekonomik kalkınma getirecektir.
ABD'nin zayıfladığı ve dünya egemenliğini kaybettiği bugünlerde, onun geleneksel müttefikleri olduğu düşünülen Arap krallıkları da daha bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Önümüzdeki dönem Suudi Arabistan ve BAE'nin ABD karşıtı blokta yer alacağını söyleyebiliriz. Bu şimdiden başlamıştır.
2- Tahran Zirvesi’nde üç ülke liderlerinin vurguladığı en önemli nokta ABD'nin Fırat'ın doğusundan çekilmesi konusuydu. Zaten Astana bildirisinde de Fırat’ın doğunu Suriye ordusuna devredilmesine vurgu yapıldı. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?
ABD, kuklası PKK/PYD/YPG/SDG eliyle Fırat'ın doğusunu işgal altında tutmaktadır. Bu terör örgütünü korumak ve Suriye'nin petrollerini çalmak için burada çok sayıda askeri üs de kurmuştur. PKK ve uzantısı örgütlere on binlerce tır silah ve mühimmat vermiş, onlara askeri eğitim vermiştir. Bu nedenle Suriye'nin toprak bütünlüğü ve milli birliğinin önündeki en büyük engel ABD ve destek verdiği terör örgütüdür.
Astana ortaklarının bu gerçeği tespit etmesi çok önemli. Buralar Suriye toprağı olduğuna göre, Suriye ordusunun kontrolünde olması gerekir. Türkiye-Suriye işbirliği, ABD'nin bölgeden çekilmesi ve PKK'nın bozgunu için anahtar rolündedir. Partimiz bunu sağlayacaktır.
3-Bazı uzmanlara göre Astana bildirisinde iki önemli konu yer alıyor. Birincisi Suriye'de askeri yöntemin yerine siyasi diyaloğa başvurulması. İkincisi ise sığınmacıların günvenli bölgelerin yerine asıl ikametiği yerlere dönmesidir . Sizin Astana bildirisi ile ilgili görüşünüz nedir?
Suriye'nin kaderine Suriye halkı karar verecektir. Astana ortaklarının dahi buna karar verme hakkı yoktur. Astana ortakları, Suriye'de barış ve istikrarın sağlanması için sadece yardımcı olmaktadır.
Suriye'ye dönüş konusunda esas olan ülkeden ayrılmak zorunda kalanların asıl ikamet ettiği yere dönmesidir. Güvenli bölgeler, sorunu çözmüyor sadece öteliyor. Ülkeden kaçanların çok büyük çoğunluğu, PKK, DEAŞ, HTŞ gibi örgütlerin işgal ettiği terör bölgelerinden kaçmıştır. Terör örgütlerinin ezilmesi, temizlenmesi geri dönüşü kolaylaştıracaktır.