Bahreyn halkı, 14 Şubat 2011’de Al Halife hanedanına karşı bir ayaklanma başlatmıştı. Halkın amacı ülkede eşitlik, adalet ve özgürlük getirmekti. Ancak Bahreyn rejimi buna izin vermemiş ve şiddet ile ayaklanmayı bastırmaya çalışmıştır.
Şimdi Bahreyn halkının devriminin üzerinden 12 yıl geçiyor ve bu devrim Al Halife'nin devrilmesine yol açmasa da, 14 Şubat devriminin liderleri her zamankinden daha birlik içindeler ve bu, Al Halife diktatörlüğünün bekası için gerçek bir alarm.
Bahreyn 14 Şubat Devrimi’nin 12. yıl dönümü münasebeyitle Mehr Haber Ajansı’nda "12 Yıl Direnç" başlıklı toplantı düzenlendi.
Toplantıya katılan Bahreyn devriminin siyasi liderleri, 14 Şubat Devrimi'nin hedeflerini sürdürmek için gelecek planlarını açıklarken bu 12 yılda Bahreyn halkının neler yaşadığını anlattı.
Toplantıda Bahreyn direniş hareketinin liderlerinden Şeyh Abdullah el-Dakak, Dr. Raşid al-Raşid, Bahreyn İslâmî Eylem Cemiyyeti Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Abdullah Salih ve 14 Şubat Devrimi Gençlik İttifakı Siyasi Dairesi Başkanı Dr. İbrahim Al-Aradi bir konuşma yaptı.
Bahreyn direniş hareketinin liderlerinden Şeyh Abdullah el-Dakak yaptığı konuşmada, “Son aylarda Al Halife rejimi, Siyonist Rejim'e özel ayrıcalıklar tanıdı ve bunun iki net sonucu oldu; Birincisi, Bahreyn'i ikinci bir işgal altındaki Filistin haline getirdi. Onlar, Manama'da Yahudi mahallesini ve ülkede diğer Siyonist mekanları oluşturarak vatanımızda varlıklarını güçlendirmeye çalışıyorlar. İkincisi, Siyonist Rejim ve onların askeri ve güvenlik güçlerinin Bahreyn'deki varlığı, Fars Körfezi'ne kıyısı olan Arap ülkelerinin, özellikle de İran'ın ulusal güvenliği için bir tehdit haline gelmiştir ve sonuçta tüm bölgenin güvenliğini tehlikeye atıyor” dedi.
Bahreyn İslâmî Eylem Cemiyyeti Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Abdullah Salih de yaptığı konuşmada, “Son aylarda Al Halife rejimi, bu devrimin alevlerini söndüremediği için olağanüstü hal ilan etti. Mevcut durumda binlerce siyasi aktivist cezaevinde ve bazıları garip cezalarla hapis cezalarını çekiyor. Bazı Bahreynli gençler sırf siyasi protestolara katıldığı için birkaç kez müebbet hapis cezasına çarptırıldı” ifadesini kullandı.
Şeyh Abdullah Salih, “Bugün Al Halife ile Al Suud rejimi arasındaki ilişki güçlü ama geçmiş yıllardaki gibi değil. Gerçek şu ki, bu iki rejim arasındaki anlaşma, aralarındaki farklılıkların artması nedeniyle eninde sonunda bozulacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Salih, başta Katar olmak üzere Fars Körfezi sınırındaki bazı Arap ülkelerinin de Al Halife rejiminin sert ve aşırı siyasi yaklaşımlarına karşı çıktığını söyledi.
Salih ayrıca, Bahreyn halkının da Al Halife rejiminin işgalci Siyonist İsrail'le ilişkileri ve Amerikalılarla askeri ilişkileri normalleştirme politikalarına karşı çıktığını vurguladı.
Bahreyn Direiş Hareketi’nin liderlerinde Dr. Raşid al- Raşid de, Al Halife rejiminin herhangi bir halk desteğinden yoksun olduğunu vurgulayarak, “Şu anda Bahreyn'de beş yabancı askeri üs bulunuyor. Al Halife rejimi bunları kullanarak her türlü siyasi faaliyeti sınırlandırmıştır" dedi.
Al- Raşid, “Öte yandan Al Halife rejimi Siyonist Rejimle ilişkileri normalleştirme girişiminde bulundu. Bu da birçok güvenlik sonucu doğuracak. Bu sonuçlardan biri, çok tehlikeli bir konu olarak görülen Bahreyn kıyılarında Siyonist bir liman oluşturulmasıdır” ifadelerinde bulundu.
Bahreyin devriminin kazanımlarına dikkat çeken Al-Raşid, “Bahreyn devriminin en önemli kazanımı Al Halife rejiminin meşruiyetini kökünden yok etmesidir” diye konuştu.