Bakü-Tel Aviv ilişkileri hakkındaki en doğru yorum belki de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in "İlişkilerimiz buzdağına benzer, göründüğünden çok daha derindir" şeklindeki sözleridir.
İki taraf arasındaki yakın işbirliği anlamak için sadece Azerbaycan ile Siyonist Rejim arasındaki tarihi ilişkilere bakmak gerekmiyor. Gazze'deki son gelişmelerle ilgili Azerbaycan'ın medya tutumuna göz attığımızda Bakü hükümetinin Tel Aviv ile ne kadar dostane ilişki kurduğunu öğrenebiliriz. Azerbaycan medyasının Gazze habelerine baktığımızda Siyonist Rejim sanki saldırgan taraf değilmiş gibi servris ediliyor. Azerbaycan hükümeti her zaman işgalci rejimi desteklemiştir. Hatta geçen hafta Azerbaycan, Filistinli grupların gerçekleştirdiği Aksa Tufanı operasyonunu kınayarak İsrail’e desteğini açıkladı.
Bakü ile Tel Aviv arasındaki ilişkiler uzun bir geçmişe sahiptir. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını ilan etmesinden önce de taraflar arasında bağ vardı. Hatta 1991 yılında Azerbaycan bağımsızlığını kazanmasıyla İsrail Rejimi 1992’de Azerbaycan’ı bağımsız bir ülke olarak tanıdığını ilan etti.
Bakü'nün İsrail rejimiyle ticari ve askeri ilişkileri
Peki Tel Aviv ile ilişkileri geliştirmek ve bu rejimi Filistin’e karşı açık bir şekilde desteklemek neden Bakü yönetimi için önemlidir. Başka bir deyiğle Bakü’nün Tel Aviv çıkarı nedir?
Azerbaycan'ın eski Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını kazanmasının ardından Bakü ile Tel Aviv arasındaki siyasi ilişkiler daha yavaş adımlarla başladı. Taraflar arasında ilk resmi görüşme, 2007 yılında İsrail rejimi Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Asya gezisi kapsamında Bakü'de Azerbaycanlı yetkililerle buluşması ile gerçekleşti. Bu rejimin eski cumhurbaşkanı "Şimon Peres" de 2009 yılında Azerbaycanlı yetkililerle bir görüşme yapmıştı. Bu ilişkiler daha sonra dışişleri bakanları düzeyinde devam etti. İsrail Rejimi Dışişleri Bakanı Avigador Lieberman 2010, 2013, 2014’te Bakü’ye gitmişti. 2013’te Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Mammadyarov bir heyetle İşgal altındaki toprakları ziyaret etmişti. Bununla birlikte Aliyev ile Netanyahu arasındaki görüşmelere de şahidiz.
Bütün bu yakın temasların meyvesi Bakü ile Tel Aviv arasındaki askeri ve ticari ilişkilerin yüksek düzeye çıkmasıydı. Şöyle ki İsrail’in petrol talebinin yüzde 40'ı Azerbaycan tarafından sağlanıyor. Azerbaycan bu anlamda İsrail için 1973 petrol krizindeki gibi bir duruma karşı emniyet sibobu. Azerbaycan ile İsrail arasında enerji hariç ticari hacmin 300 milyon dolar civarında.
Aliyev ailesinin sağlıktan borsa kadar işgal altındaki topraklarda 600 milyon dolara yakın yatırımı olduğu biliniyor. Ayrıca Mihriban Aliyeva’nın (Aliyev’in eşi) başında olduğu Haydar Aliyev Yardım Vakfı’nın son yıllarda siyonist yardım kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yürüttüğü biliniyor.
Azerbaycan-İsrail ilşkilerine baktığımızda Bakü’nün ekonomi ve ticari sebeplerden dolayı Tel Aviv ile ilişkileri geliştirmeye önem verdiğini anlayabiliriz.
Bakü'nün Tel Aviv'le askeri ilişkileri de geniş boyutlara sahiptir. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün raporuna göre İsrail'in askeri silah ihracatının yüzde 17'si Azerbaycan'a yapılıyor. Azerbaycan'ın askeri silah ihtiyacını karşılama konusunda İsrail rejimi Rusya'dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.
Azerbaycan'da yaşayan Yahudi toplumun da iki taraf arasındaki ilişkilerin derinleşmesinde etkili olduğu söyleniyor. 18. yüzyıldan beri Azerbaycan'ın "Kuba" şehrinde resmi olmayan istatistiklere göre sayıları yedi bini bulan bir grup Yahudi yaşıyor. Uzmanlara göre bu grup Bakü ile Tel Aviv arasında bir köprü gibidir. Bu grubun lideri "Milikh Yediaov"un, İkinci Karabağ savaşından sadece birkaç gün önce İsrail ile Azerbaycan arasındaki dostluğun derinliğine vurgu yapmıştı.
Tüm bu gelişmelere baktığımızda Siyonist İsrail'in Azerbaycan için ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.