Katar merkezli El Cezire televizyonunun girişimiyle İstanbul'daki Şark Kültür Merkezi'nde ''Gazeteciler ve uluslararası insancıl hukuk; Savaş suçlarını belgeleme" paneli düzenlendi.
100'e yakın gazeteci ve medya uzmanının katıldığı 5 günlük panelde Mehr Haber Ajansı muhabirleri de yer aldı.
Programın birinci ve ikinci gününde Ürdünlü hukukçu Hale Ahed, Gazze’de işlenen savaş suçları ve soykırım hakkında bilgiler verdi.
Ahed, ''Uluslararası hukuk, uluslararası insan hakları hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve uluslararası ceza hukuku olarak üç farklı alt dala ayrılır.’’ dedi.
Ahed sözlerine şöyle devam etti:
''Savaş sahaındaki habercilik ve belgeleme faaliyetleri medya ve uluslararası insancıl hukuk ile ilgili ana unsurlardan biridir. Uluslararası hukukun doğru şekilde yerine getirilmesi ülkelerin ve hükümetlerin en önemli görevidir.’’
Hale Ahed, uluslararası insancıl hukuk hakkında, ''Farklı devletlerin, suçluları cezalandırma konusunda üzerlerine düşen görevleri yerine getirmediğinde, felaket ve katliamların yaşanmasını önlemek için uluslararası insancıl hukuktan yararlanmalıyız.’’ açıklamasını yaptı.
Siyonist İsrail’in "meşru müdafaa hakkı" iddiasını reddeden Ürdünlü hukukçu, şunları kaydetti:
''BM Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. maddesine göre, İsrail kendini savunduğunu iddia edemez, çünkü bu hak için iki temel şartının sağlanması gerekir. Bu şartlardan biri de saldırının herhangi bir ülke tarafından gerçekleştirilmesidir. Bu da Aksa Tufanı operasyonuyla uyuşmuyor. Diğer yandan İsrail işgalci bir rejim olduğu için kendisini savunma hakkı yoktur ve öncelikle işgal ettiği bölgeleri boşaltması gerekmektedir.
Meşru müdafaa hakkını kullanmanın diğer şartı da, saldırıya maruz kalan tarafın saldırı eylemini BM Güvenlik Konseyi'ne bildirmesi ve örgütten kendisini savunmak için izin almasıdır.’’
Ahed ayrıca, “Uluslararası Hukukta üç tür suç bulunmaktadır: Savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım suçları (toplu cinayet). Bunlar üç ana suç olarak bilinmektedir.” dedi.
Gazze’de İsrail tarafından soykırım suçu işlendiğini söyleyen Ahed, ”Soykırım suçu herhangi bir millet veya etnik grubunun tamamen veya kısmen ortadan kaldırılması amacıyla işlenen bir suç türüdür.” ifadesini kullandı.
Ürdünlü hukukçu Ahed sözlerinin devamında, “Soykırım suçları, kanıtlanması konusunda en zor suç türlerinden biridir, çünkü bunun gerçekleştiğini kanıtlamak için failin niyetinin açıkça tanımlanması ve uluslararası mahkemenin tasvip edebileceği belgeler sunulması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Soykırım suçlarının uluslararası hukukta ana suç olarak tanımlandığını kaydeden Ahed, “Soykırım suçlarında suçun faili olan taraf ve ona eşlik eden taraf veya taraflar suç ortağı olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda yakın zamanda Amerika'da Biden, Blinken ve Lloyd Austin hakkında Siyonist Rejim’in Gazze'deki soykırıma katıldıkları gerekçesiyle dava açılmıştır.'' açıklamasını yaptı.
Hukuk uzmanı Ahed, savaş suçlarının uygulama şeklinden kanıtlanmasının mümkün olduğunu da sözlerine ekledi.
Ürdünlü hukukçu, Siyonist yerleşimciler hakkında, “İşgal altındaki topraklarda, özellikle de Gazze Şeridi çevresindeki bölgelerde savaş suçu işleniyor. Çünkü Siyonist Rejim, bölgenin asıl sakinlerini zorla göç ettirmeye çalışıyor.” şeklinde konuştu.
Ahed, “Savaş suçu meselesi 1949'da son şeklini alan ve 4 sözleşmeden oluşan Cenevre Konvansiyonu'nda ilk kez gündeme geldi.” dedi.
Siyonist Rejim’in savaş suçlarının belgelenmesinin, Siyonist liderlerin cezadan kaçmasının önlenmesi açısından oldukça önemli olduğunu vurgulayan Ahed, şöyle devam etti:
“Medya ve savaş muhabirleri savaş suçlarını belgelemekte önemli rol oynamaktadır. Uluslararası Ceza Mahkemesi, savaş muhabirlerini kendi kimliklerini gizli tutmasına ve tanık yerine bağımsız gözlemciler olarak mahkemede bulunması izin vermektedir. Bu, Lahey Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi için savaş muhabirlerinin çalışmalarının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.''
Ahed ayrıca, ''Savaş suçlarının belgelenmesi çok önemlidir. Çünkü savaş suçlarının organize edildiğini kanıtlayabilir.'' diye konuştu.