İmam Humeyni (r.a) devrim mücadelelerinin başlangıcından itibaren Sİyonist rejimi her zaman İslam'ın ve Müslümanların en büyük düşmanı olarak görüyordu.
Siyonist rejimin kurulmasından sonra Filistin halkı bu rejim karşısında kendini savunmak için birkaç cephe etrafında toplandı. Ancak İmam Humeyni’nin (r.a) liderliğindeki İslam Devrimi'nin zafere ulaşmasından sonra Filistinlilerin İsrail kanser tümörüne karşı mücadele süreci farklı bir yöne doğru ilerledi. Aslında İran'da İslam devriminin zaferiyle birlikte Filistin'deki mücadele süreci de değişti ve İslami bir yaklaşım benimsendi. Bir zamanlar İran'da devrimi zafere ulaştırmayı başaran İmam Humeyni'nin (r.a) fikirleri bu kez Filistin'deki direniş gruplarının imdadına yetişti. Filistin halkı İmam Humeyni'nin (r.a) ideallerini dikkate alarak mücadelelerinde yeni bir yaklaşıma ulaşmayı başardı.
Filistin meselesi İslam Devrimi'nde stratejik ve hayati bir konudur. İmam, Siyonist rejimin Filistinlilere karşı işlediği suçlara karşı İslam ümmetini birleştirmek amacıyla mübarek Ramazan ayının son Cuma gününü “Kudüs Günü” olarak adlandırdı.
İmam Humeyni (r.a), İran'da İslami hükümet kurulduğu zaman ilk adımda bu rejimle ilişkileri kesti ve işgal altındaki topraklara petrol ihracatını iptal etti.
Devrimin zafere ulaşmasının ve Şah'ın kaçmasının ardından İran halkı, birkaç gün önce İsrailliler tarafından boşaltılan İsrail büyükelçiliğine akın ederek, "İsrail'e ölüm, yaşasın Arafat, İsrail gitti" sloganları atarak Filistin bayrağını buraya astı.
İmam Humeyni (r.a) öte yandan bütün Müslümanları bu fitneye karşı birleşmeye çağırdı. İmam, Siyonist rejime karşı zaferin yolunun Müslümanların birliğinde geçtiğine inanıyordu.
İslam devriminin Filistin halkı üzerindeki etkisi oldukça fazladır. Öte yandan İran'da İslam devriminin zaferi, Filistinlilere İslam dininden ilham alarak ve yerel yeteneklere dayanarak zafere ulaşabileceklerini öğretti.
İran İslam Devrimi'nin 1979 yılındaki zaferi, bölgede ve dünyada büyük değişimlerin kaynağı oldu. Bu olayın dünya Müslümanlarının uyanışında ve dini inançların canlanmasında büyük etkisi olmuştur. Filistin İslami Cihad Hareketi İslam Devrimi’nin doğrudan etkisi altında oluşan gruplardan biriydi.
Devrimin bölgedeki ve dünyadaki başarılarından biri de İslam devrimini yaymaktı. İran İslam Cumhuriyeti, devrimi yaymayı dış politikasında gündeme aldı. İslam Devrimi'nin zaferinden sonra, devrim meselesinde farklı görüşlere sahip olan farklı modeller İran İslam Cumhuriyeti'nin dış politikasına hakim oldu. Devrimi yayma modellerine göre, İslami hareketlere verilen destekler de farklıydı; Filistin İslami Cİhad Hareketi de İslam Cumhuriyeti'nin çeşitli söylemlerinde İslam Devrimi'nden etkilenen İslami gruplardan biridir.
İmam Humeyni'nin (r.a) liderliğindeki İran İslam Devrimi'nin zaferi, 20. yüzyılın en önemli küresel ve bölgesel gelişmelerinden biri olarak kabul ediliyor. İran devriminin ideolojik yapısı ve İslami kimliği, İran devriminin ideolojik yapısı ve İslami kimliği, ondan türetilen sistemin dünyadaki diğer devrimlerden ve siyasi sistemlerden farklı, özel ve benzersiz niteliklere sahip olmasına neden oldu. Bu bir yandan başta bölgedeki Müslümanlar olmak üzere dünyanın diğer halkları üzerinde, diğer yandan da küresel sulta düzeninin politikaları üzerinde oldukça etkileyici bir etki yarattı.
Filistin’i desteklemek her zaman İslam Devrimi'nin temel hedeflerinden biri olmuştur. Filistin meselesi her zaman İran İslam Cumhuriyeti'nin odak noktası olmuştur ve İmam Humeyni'nin (r.a) yüce düşüncelerinde ve stratejik görüşünde yer alıyordu.
İmam Humeyni’nin (r.a) hareketinin ilk sloganlarından biri mazlumları savunma meselesiydi ve Filistin meselesi ve Filistinlilere destek bu hedefin başında yer alıyordu. Çünkü İran İslam Devrimi halkın İslami inançlarına dayanıyordu ve Filistin meselesi de bu inançların bir parçasıydı.
Halk hareketinin yükselişiyle birlikte Siyonizm'e karşı mücadele de arttı ve Şah'ın Sİyonist rejim ile ilişkileri kınandı. Devrimciler her zaman Şah ile Siyonistler arasındaki ilişkiyi kınadı ve halkı Filistin halkına yardım etmeye çağırdı.
İmam, Şah rejimi ile Siyonist rejim arasındaki gizli ilişkileri ortaya çıkardı. İsrail'in İslam dünyasına yönelik tehdidini çok ciddi ve ısrarla takip ediyordu. En başından beri, İsrail'e karşı mücadelenin İslami ve dini yönünü mazlum Filistin halkını harekete geçirmenin İslam Ümmetinin onları desteklemesinin en etkili yolu olarak görüyordu.