İran İslam Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Ahmed Muhammedi, İran’ın İsrail’e yönelik operasyonuna ilişkin özel açıklamalar yaptı. Ulusal Kanal Politika Editörü Ali Murat Engin’in sorularını yanıtlayan Muhammedi operasyona göstermelik diyenlere de yanıt verdi.
İran'ın hedefi neydi? Bu operasyonu neden yaptı ve bu kapsamlı hava operasyonu İsrail'i nasıl etkiledi?
-İran İslam Cumhuriyeti'nin bu operasyonu işgalci rejimin bizim diplomatik mekanlarımıza saldırısı sonucu gerçekleşti. İşgalci rejimin yaklaşık 6 aydır Gazze bölgesine tecavüzü sürüyor. Yaklaşık 40 bin kişi hayatını kaybetti ki bunların çoğu kadın ve çocuktan oluşuyor.
Ne yazık ki bu cinayetlerin ilişkin Birleşmiş Milletler Konseyi ve Birleşmiş Milletler yapısı herhangi bir efektif bir uygulama yapamadı. Batı ülkeleri çifte standart uyguladı. Bu da Siyonist rejiminin daha da cesaretlenmesine neden oldu. Siyonist rejim, İran'ın askeri müsteşarlarına defalarca saldırı yaptı. Bu müsteşarlar zaten Suriye Devleti tarafından ülkeye davet edilmişti. Uluslararası konvansiyonlara aykırı bir şekilde diplomatik mekanımıza saldırı oldu. Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler Konseyi bu konu aleyhine herhangi bir harekette bulunmadı. İran İslam Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler 51. maddeye dayanarak kendini savunmak zorunda kaldı. İran İslam Cumhuriyeti'nin üst yetkililerinin de değindikleri gibi, İran'ın yaptığı bir cezalandırma hareketiydi. Kapsamlı değildi. Çerçevesi belliydi. Siyonist rejim şunu anlamalı ki, hiçbir zaman İran'ın çıkarlarına ve İran'ın hakimiyetine saldıramaz.
İran'ın bu hamlesinden sonra Filistin'in İsrail'e karşı direnişi ve İsrail'in Filistin'e saldırılarının seyri nasıl ilerleyecektir?
Bu direniş tabii ki dünya Müslümanlarının içini serinletti ve onları mutlu etti. Biz baştan da bunu bildirdik ki doğrudan bu olaya katılmak istemiyoruz. Böyle bir niyetimiz yok. Ama her zaman Filistin halkının direnişi İran'ın manevi desteğinden yararlanmıştır. Bu tansiyonun düşürülmesi, Gazze'de derhal ateşkesin uygulanması gerek.
İran'ın operasyonuna, İsrail'den çok, Amerika, İngiltere ve Fransa müdahale etti. Hatta İngiltere’nin uçaklarımızı kaldırıp İran'ın füzelerine müdahale ettik şeklinde açıklaması var. Bu konuda bir yorumunuz olur mu, bu konuda düşünceleriniz nelerdir?
İran, diğer ülkeleri defalarca uyararak İran ve İsrail arasındaki bu tansiyona girişmemelerini söyledi.
Batı ülkelerinin, Avrupa ülkelerinin ve Siyonist rejimi destekleyen ülkelerin çifte standartlarını biz bu olayda net görüyoruz. Yaklaşık 6 aydır 40 bin insanın canı alındı. Batı ülkeler ki her zaman insan haklarından dem vuruyorlardı, bu 6 ayda sustular.
Batı ülkelerinin vatandaşları orada can kaybedince seslerini duyuyoruz. Acaba bu yardıma giden Batı ülkelerinin vatandaşlarının kanı 40 bin kişinin kanından daha mı renkli? Bu yaklaşımı biz diplomatik mekanlara saldırıyı mahkûm edip etmemekte de görüyoruz. Böyle bir saldırı herhangi bir Batı ülkesinin diplomatik mekanına olsaydı, bu ülkelerden nasıl bir cevap gelirdi. Mutlulukla belirtebilirim ki bu sürede biz dünya kamuoyunun ve Filistin halkını desteklediğini gördük. Aydın dünya halkı, kendi hükümetlerinin peşine düşmedi.
Operasyon başladı, tamamlandı. Bir tiyatro dendi, göstermelik operasyon dendi, Netanyahu ile İran yönetiminin karşılıklı kazan kazan operasyonları, dendi. Buna yorumunuz ne olur?
Bu bir kazan kazan operasyonu olsaydı Siyonist Rejim neden Birleşmiş Milletler'e sığınıyor? Bu rejimin temsilcisi Birleşmiş Milletler de az kaldı ağlayacaktı. Siz eğer Siyonist rejimin kanallarına bakarsanız bu operasyonun ne kadar başarılı olduğunu görürsünüz.
Onlarca senedir Siyonist rejimine bir balon yapmışlar. İran İslam Cumhuriyeti'nin bu uygulaması siyonist rejimin dokunmazlığının olmadığını gösterdi. Rejim, o kadar da düşünülecek kadar güçlü değil. Onlarca senedir bir füze saldırısı hiç kimsenin aklından geçmiyordu.
Operasyonun gecesinden itibaren en başta Filistin'de, Gazze'de. Sonrasında Suriye'de, İran'da, Lübnan'da, Pakistan'da halk sokaklara indi ve kutlamalar yaptı. Bu operasyonu kutladılar. Ve bir Filistinli gazeteci, ‘Bu gece Filistinliler ilk kez rahat bir uyku çekiyor’ diye paylaşımda bulundu. Bu kutlamalar hakkında ne dersiniz?
İran'da ve diğer ülkelerdeki kutlamalar kamuoyunun İran’ın yaptığına desteğini gösteriyor. Bu İran’ın tamamen Birleşmiş Milletler'in kurallarına dayanarak kendi çıkarlarını ve topraklarını korumak adına yaptığı bir operasyondu. Allah'tan bunu niyaz ederim ki, öyle bir durum yaratsın ki, mazlum Filistin halkı ve aynı zamanda da tüm dünya halkları her zaman rahat ve huzur için olsun.
İran Büyükelçisi Muhammed Hasan Habibullahzadeh, İran’ın İsrail’e yönelik operasyonu konusunda açıklamalarda bulundu. Habibullahzadeh, “Büyük İsrail projesi uygulanabilir mi?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Şüphesiz İsrail rejimi yayılmacılık arayışındadır. Bu rejim 1948'den bu yana uluslararası kararları görmezden gelerek, Filistin topraklarını daha fazla işgal etmektedir. Önce sınırlı bir toprak istediler, sonra Filistin topraklarının yarısını aldılar, sonra Filistin topraklarının tamamını işgal etmeyi gündeme getirdiler, ardından Filistin'in komşu ülkelerini işgal edip onların topraklarından bir parça aldılar. Şu anda bile Siyonizmin temel hedefi daha büyük bir İsrail oluşturmaktır. Ancak direniş gücü sayesinde Nil'den Fırat'a hayalini gerçekleştirmeye çalışanlar bugün Gazze Şeridi'ne battı.”
Habibullahzadeh “ABD, Ortadoğu'da birleşik ülkeleri parçalıyor. Irak, Suriye, Lübnan vb. ülkelerin hükümetlerini bölüyor. Türkiye ve İran'da da benzer bir tehlike var mı?” sorusuna da yanıt verdi:
“Kuşkusuz 20. yüzyılın başında olduğu gibi İslam ülkelerinde yeniden parçalanma projesini harekete geçirme ve bir dönüşüm süreci yaratma yönünde uzun yıllardan beri planlar yapılıyordu. Bazı alanlarda değişikliklere yol açan, ancak önemli başarısızlıkları da beraberinde getiren Büyük Ortadoğu projesi bu planlardan biriydi. Büyük Ortadoğu projesi, bölge ülkelerini İsrail'in yörüngesine dayalı tek bir sistem haline getirmeyi amaçlıyordu. Bu planın uygulanması, zayıflıkları nedeniyle genellikle İsrail'in müttefiki haline gelen küçük ülkelerin doğmasına yol açıyordu. Bu arada ülkeler arasındaki bölgesel, etnik, dinsel konulardaki farklılıklar da bu projenin önemli bir parçası. Ayrıca bölge dışı ülkelerin terörizmi destekleme, silahlandırma ve huzursuzluk çıkarma amacıyla bölgede aşırıcılığı teşvik etme yönündeki yıkıcı müdahaleleri de bu projenin bir diğer önemli parçası olarak değerlendiriliyor.”