Mehr Haber ajansı'na konuşan gazeteci-yazar Mustafa Kemal Erdemol Reisi ve Emir Abdullahiyan'ın İran-Türkiye ilişkilerinde bir denge oluşturduğu kanaatinde.

İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ı taşıyan helikopter, 19 Mayıs Pazar günü Doğu Azerbaycan eyaletindeki dağlık bölgede kötü hava koşulları nedeniyle kaza yaptı. Helikopterin enkazına 15 saatlik çalışma sonrasında ulaşılırken Reisi ile Emir Abdullahiyan, Tebriz Valisi Malik Rahmeti ve Tebriz Cuma İmami Ayetullah Muhammed Ali Al-i Haşim'in olayda şehit olduğu açıklandı.

Mehr Haber Ajansı Cumhurbaşkanı Reisi ve Bakan Emir Abdullahiyan'ın diploması kazanımlarını incelemek amacıyla gazeteci-yazar Mustafa Kemal Erdemol ile bir röportaj gerçekleştirdi.

1- İran Cumhurbaşkanı merhum Reisi’nin döneminde İran BRICS ve Şanghay gibi örgütlere üye olmayı başardı. Siz Reisi’nin siyasi faaliyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle büyük kaybı için İran halkına başsağlığı diliyorum. Merhum Rieisi’nin kaybı, İran’ın emperyalizme karşı direnişinde gedik açmayacaktır ama ciddi bir moral bozukluğu tabii ki yaratacaktır. İran halkı elbette bunu da aşacak.

Reisi’nin kısa başkanlık döneminde yaptıkları belki de ileride yapacaklarının çok azı oldu maalesef. Ancak bu kısa süre içinde de ülkesini BRICS ile ŞİÖ’de etkili bir üye yapmayı başardı. Tabii ortada bir başarı varsa bu İran diplomasinin başarısıdır, bunu pratiğe dökmek Reisi’ye nasip oldu. Bir başka cumhurbaşkanı da olsaydı  o da bunu yapabilirdi. Başarı İran diplomasinindir. Reisi bu başarıya son noktayı başarılı vurabilmiş bir liderdi.

2- Merhum Emir Abdullahiyan, Filistin'in en büyük destekçilerinden ve savunucularından biriydi ve bu nedenle Gazze'deki savaşı durdurmak amacıyla diğer ülkelere birçok gezi gerçekleştirdi. Siz kendisinin Filistin meselesindeki etkinliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sadece o konuda değil, İran’ın “direniş ekseni”ndeki etkisi düşünüldüğünde de  Emir Abdulahiyan çok ama çok büyük bir kayıptır.  Diplomasi ve müzakere alanında kısa sürede çok başarılı olduğu gerçektir. Bakanlıktan önce de görev aldığı birimlerde güçlü bir strateji geliştirme kabiliyeti kazanmış bir bakandı. İran için olduğu kadar hem “direniş ekseni”nin hem de Filistin direnişinin  büyük kaybıdır.  Filistin meselesinde ilerlettiği gelişmeler maalesef kesintiye uğradı ancak İran dilomasisi bunun üstünden gelecektir diye umuyorum.

3- Raisi ve Emir Abdullahiyan döneminin en önemli siyasi ilkelerinden biri Türkiye gibi komşularla ilişkileri derinleştirmekti. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?

Dediğinizin en iyi örneği, İsrail’le “utandıran” bir sıkı ilişkiye sahip Azerbaycan’a da İran’ın diplomasisini kabul ettirmeyi başarmasıdır. Türkiye ile de, Türkiye’den kaynaklanan ciddi sorunlar var ancak şimdilik iki ülke arasındaki ilişkilerde sevindiren bir denge oluşmuştur. Bunda hem Reisi’nin hem de -bence*- daha fazla da Emir Abdullahiyan’ın etkisi olmuştur.