İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ı taşıyan helikopter, 19 Mayıs Pazar günü Doğu Azerbaycan eyaletindeki dağlık bölgede kötü hava koşulları nedeniyle kaza yaptı. Helikopterin enkazına 15 saatlik çalışma sonrasında ulaşılırken Reisi ile Emir Abdullahiyan, Tebriz Valisi Malik Rahmeti ve Tebriz Cuma İmami Ayetullah Muhammed Ali Al-i Haşim'in olayda şehit olduğu açıklandı.
Mehr Haber Ajansı Cumhurbaşkanı Reisi ve Bakan Emir Abdullahiyan'ın diploması kazanımlarını incelemek amacıyla Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim Üyesi Dr. Kadir Ertaç Çelik ile bir röportaj gerçekleştirdi.
1- İran Cumhurbaşkanı merhum Reisi’nin döneminde İran BRICS ve Şanghay gibi örgütlere üye olmayı başardı. Siz Reisi’nin siyasi faaliyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, İran'ın politik sistemini, dinamiklerini ve eğilimlerini iyi bilen ve aynı zamanda uzun yıllar İran'da önemli kurumlarda görev yapan Reisi döneminde BRICS ve ŞİÖ gibi örgütlere üye olması önemli diplomatik hamleler ve başarılar olarak ele alınmalıdır. Çünkü 1979 yılında gerçekleşen devrimden beri başta ABD olmak üzere Batı, İran'ı uluslararası sistemden izole etmek ve yalnızlaştırmak istemektedir. Böylece hem İran'ı dış politikada zayıflatmayı hem de iç politikada İran yönetimini yıkmayı hedeflemiştir. Dolayısıyla uluslararası sistemde merkezi konuma doğru evrilen BRICS ve ŞİÖ'ne üyelik başta ABD ve Batı'nın İran'ı izole etme politikasına karşı önemli bir hamle olarak ele alınmalıdır. Ayrıca İran, yapısal ötekisi ve düşmanı olan ABD ve müttefiklerine karşı Çin ve Rusya gibi küresel aktör adayı devletler ile Brezilya, Pakistan ve Hindistan gibi yükselen güçlerin bir arada olduğu uluslararası yapılar üzerinde bir denge siyaseti izlemektedir. Bu siyaset oldukça rasyonel ve pragmatik bir tercih olarak İran'ın dış politika hedefleri açısından oldukça yerinde bir tercihtir.
2- Merhum Emir Abdullahiyan, Filistin'in en büyük destekçilerinden ve savunucularından biriydi ve bu nedenle Gazze'deki savaşı durdurmak amacıyla diğer ülkelere birçok gezi gerçekleştirdi. Siz kendisinin Filistin meselesindeki etkinliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Merhum Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan, Ali Laricani'nin başkanlığından Muhammed Bakır Galibaf'ın başkanlığına kadar İslamî Şûra Meclisi Uluslararası İşler Genel Müdürü, Filistin İntifadasına Destek için Uluslararası Konferans Daimi Sekreterliği Genel Sekreteri, Filistin Stratejik Diyalog Dergisi Genel Müdürü olarak görev yapmış bir isimdir. Ayrıca kamuoyunun malumudur ki; Direniş cephesini destekleyen bir isimdir. Dolayısıyla İran dış politikasının temel ilkeleri ve Tahran'ın ideolojik temellerine bağlı ve bu konuda hassasiyetleri olan Emir Abdullahiyan, siyasi pratik bağlamında da ideolojik duruşu ve söylemlerine paralel hareket etmiştir. İsrail'in Filistin halkına yönelik gerçekleştirdiği soykırıma karşı mücadele eden ve bu konuda inisiyatif alan bir siyasetçi olarak ön plana çıkmaktaydı. Dolayısıyla vefatı özellikle Siyonist İsrail açısından sevindirici bir gelişme olarak ele alınmıştır. Filistin meselesi ve mazlum Filistin halkı için ise önemli bir destekçi ve söz konusu davayı sahiplenen bir ismin kaybıdır.
3- Raisi ve Emir Abdullahiyan döneminin en önemli siyasi ilkelerinden biri Türkiye gibi komşularla ilişkileri derinleştirmekti. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?
Emperyalist güçlerin bölge stratejilerinden bir tanesi de Türkiye ile İran arasında işbirliğinin engellenmesi ve söz konusu iki devletin çatışma düzleminde bir ilişkiye sahip olmasıdır. Böylece emperyalizm karşıtı bölgesel bir direniş hattının oluşması engellenecek, bölgenin istikrarsızlaştırılması tesis edilecek ve bu istikrarsızlığa bağlı olarak İsrail'in güvenliği sağlanacak, ayrıca bölgede yeni garnizon devletler ve Batı emperyalizmine hizmet eden aktörler güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Dahası İran-Türkiye yakınlaşması dolaylı olarak Azerbaycan-İran ilişkilerinin de daha pozitif bir havaya bürünmesi sonucunu da beraberinde getirmesi kuvvetle muhtemeldir. Böylece sadece Ortadoğu değil Güney Kafkasya, Hazar ve Orta Asya jeopolitiğinde de güçlü bir bölgesel denklem inşa edilmiş olacaktır. Söz konusu coğrafi hat günümüz için önemli koridorların tartışıldığı küresel niteliğe haiz ticari, ekonomik ve enerji hatlarının tasarlandığı bir coğrafyadır. Dolayısıyla küresel denge açısından da oldukça etkili ve önemlidir. Söz konusu helikopter hadisenin de gerçekleşmesine bakılırsa Azerbaycan ile ilişkilerinin seviyesinin geliştirilmeye çalışıldığı bir ziyaretin ardından olması manidardır. Ez cümle İran'ın Reisi dönemindeki komşularla ilişkilerin seviyesinin geliştirilmesi gerek İran gerekse bölge açısından kayda değer önemli bir tercihtir. Yeni dönemde de bu tercihin dış politika yapıcılar nezdinde muteber kılınması rasyonel ve faydacı olacaktır.