Türkiye ve Suriye arasında 2023’te gerçekleştirilen ancak sonuca ulaşmayan normalleşme sürecinin, Ankara-Moskova-Şam hattında son dönemde gerçekleştirilen temasların ardından yeniden canlandırılması olasılığı güçlendi. Şam yönetimi, yeni sürecin net temellere dayanması gerektiğini vurguluyor. Ankara'nın beklentisi ise Suriye’nin Türkiye’nin çağrısına olumlu yanıt vermesi.
Rusya’nın arabuluculuğunda gelişmesi beklenen sürecin, taraflar arasında uzlaşılacak yol haritasına göre yaşama geçirilmesi planlanıyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesi için gittiği ABD’den dönüşünde gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Suriye ile yeniden barış ortamını kurmaya hazır olduğunu söyledi. Erdoğan, “Şu ana kadar bu süreç olumlu istikamette gelişti. Temenni ediyorum ki yakın bir zamanda somut adımları da atarız” dedi.
Erdoğan, süreçle ilgili yol haritasının oluşturulması için Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a verdiğini, Fidan’ın ilgili meslektaşlarıyla süreci devam ettireceğini kaydetti.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da yaptığı açıklamada, "Türkiye ile ilişkileri geliştirecek her türlü girişime olumlu bakıyoruz. Bu doğal bir şey. Kimse komşularıyla sorun yaratmayı düşünmüyor ancak bu, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeye kuralsız gideceğimiz anlamına gelmiyor" dedi.
Türkiye ile Suriye arasındaki yeni normalleşme sürecinin, yine istihbarat-dışişleri-hükümet sırasına göre mi gelişeceği, yoksa Erdoğan’ın dediği gibi liderler arasında bir temasla mı başlayacağı, yapılan görüşmelere göre netleşecek.
Mehr Haber Ajansı, bu konuda kendisi Irak Türkmenlerinden olan İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ODAP Merkezi Kurucu Direktörü Dr. Ali Semin ile bir röportaj gerçekleştirdi.
İşte röportajın tam menti:
1 - Son günlerde sayın Erdoğan Suriye ile ilişkileri normalleşme konusundan bahsediyor. Tabii 2023 seçimlerinden önce de böyle bir açıklamalarda bulunmuştu fakat bu sefer daha ciddi bir şekilde dile getirmektedir. Seneler sonra Türkiye’nin bu konuya sıcak bakmasının sebebi nedir?
2011 yılının Mart ayında Suriye’de halk ayaklanması başladı. Türkiye o süreçte Esad’la görüşmeler yaptı. Erdoğan o dönem reform yapılmasını ve Arap Baharı’nın Suriye’yi de etkileyeceğini söyledi. Fakat Esad’in 2011 yılının Nisan ayında bir yabancı gazeteye röportaj verdi. Esad şunu söyledi: Buradan bütün Arap ülkelerin liderlerine sesleniyorum; halkın taleplerine cevap versinler. Esad ayrıca 2011 yılında 16 Nisan’da Suudi Arabistan’ı ziyaret etti. O zaman Suriye’de yeni bir halk ayaklanması vardı ve Türkiye’ye göçler başlamıştı. O dönem Türkiye ile de ilişkileri vardı. Hatta 9 Ağustos 2011 tarihinde dönemin dışişleri bakanı ve MİT müsteşarı Suriyeli yetkililerle 6 saatlik bir toplantı yaptı. O toplantıda ne olduysa Türkiye bütün köprüleri yıktı.
Türkiye’nin Suriye politikasını 2011 yılından sonra 3 aşamalı olarak görüyorum birincisi 2011-2015 yıllar arası; Türkiye tamamen Batı ve ABD’nin politikaları doğrultusunda hareket etti. Bu politikada da büyük bir zarar verdi. Batılı ülkeler bölgede bir değişim var bu Türkiye’nin lehine olacak ve Türkiye’nin etki alanı açılacak diye söylediler ve böylelikle Türkiye bunlarla işbirliğine gitti ve bu politika 2015’e kadar devam etti. Türkiye, Suriye dostları grubunu kurdu. Bu grup 88 ülkeden oluşuyordu; Ama Ankara devleti, Amerika’nın Türkiye ile bu görüşmeleri ve işbirliğini yaparken kendi stratejisini de hayata getirdiğini farketti. 2015 yılında YPG ve PKK terör örgütünün gayrı meşru bir özerkliliği oluştu. Daha sonra da Rusya ile uçak krizi oldu. Türkiye şunu fark etti. Waşington Ankara ile tam tersi bir politika izliyor.
Türkiye 2016 yılından itibaren artık Rusya ve İran ile beraber çalışmaya karar verdi. Erdoğan’ın açıklamasından sonra gazetecileri takip ediyorum şunu söylüyorlar Esad zafer kazandı. Esad’ın yanında İran ve Rusya durmamış olsaydı Esad aynı Kadafi gibi olurdu. Yani Türkiye 2015 yılından sonra şunu gördü artık sahada iki gerçek var bir İran bir de Rusya; bunlarla sahada işbirliğine ihtiyaç var. Türkiye Amerika ile de sadece uluslararası toplumlar arası toplantılar ve konferanslar yaptı. Türkiye 2016 yılından sonra YPG’ye karşı Fırat kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi operasyonlar gerçekleştirdi. Böylelikle Türkiye, Suriye’de terörden arındırılmış bir bölge oluşturdu. Sonrasında ise bu terör örgütleri Amerika’nın desteğiyle ciddi anlamda ilerleme kaydetti ve bu Türkiye için büyük bir güvenlik sorunu oldu. O yüzden 2021’den sonra Türkiye’nin dış politikasında yeni bir dönem başladı. Türkiye artık komşularla krizler üzerinden değil iş birliğini artırarak istikrar üzerinden bir dış politikası izliyor. Mesela sorunlar yaşadığı Mısır ve Suudi Arabistan’la ilişkilerini normalleştirdi.
Türkiye 2022 yılından beri Esad ile normalleşmek istiyor hatta 28 Aralık 2022 tarihinde dışişleri bakanı, savunma bakanı ve MİT başkanı Moskova’da Suriye’de muhatapları ile bir toplantı yaptılar daha sonra 2023 yılının Şubat ayında Moskova’da bir toplantı daha gerçekleşti ama Suriye tarafının ileri sürdüğü bir şartı vardı. O da Türk Silahlı Kuvvetlerinin geri çekilmesi. Türkiye askerlerini geri çekmek istiyor. Ama Türkiye, geri çekilmesi durumunda o bölgeyi kim koruyacak diye bir kaygılı. Türkiye’ye şu garanti verilmesi gerekiyor; Türk Silahlı kuvvetlerinin geri çekildiği güvenli bölgelere hiç bir şekilde YPG terör örgütü veya başka terör örgütü girmeyecek. Şu gerçeği kabul edelim Suriye’de bu güç yok. Uluslararası ilişkilerde çözümü zor olan bu tür sorunları bazen zamana yayarak çözersiniz. Türk Silahlı kuvvetlerinin Suriye’de bulunması Esad’a bir zararı yok orada tamamen devletin kaybettiği bölgeleri Türk Silahlı kuvvetleri, terörden arındırarak ve bir güvenli bölge oluşturmuş. İki devlet arasında bir anlaşma yaparsınız askerler geri çekilir Devletler arasındaki bu tür sorunlar daha çabuk çözülür, Birleşik milletler 51. maddesi çerçevesinde çözülebilir. Ama terör örgütü oraya girdiği zaman çözemezsiniz. Esad aynı şekilde şuanda Suriye’nin kuzey doğusunda Fırat’ın doğusundaki bölgelere giremiyor; bunlarla bir anlaşma yapamazsınız çünkü terör örgütünü muhatap kabul etmiş olursunuz. Türkiye de büyük ihtimalle görüşmelerde bunu dile getirdi. Söylediğim gibi bir anlaşma yapar ve sorunu halledersiniz. Daha önce de anlaşmalar yapıldı. Örneğin Türkiye ve Suriye arasında 1998 Adana mutabakatı var; yani bunların hepsini bir anda olmasa da zaman içerisinde böyle anlaşmalar yaparak çözebilirsiniz. Bu konu muhtemelen Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Moskova ziyaretinde Putin’le yaptığı görüşmede gündeme gelmiştir. Fidan büyük ihtimalle “askerlerin çekilme maddesini kaldırırlarsa biz normalleşmek istiyoruz Cumhurbaşkanı Erdoğan da istiyor” demiş. Bu görüşmeden sonra Putin kendi temsilcisini Şam’a gönderdi ondan sonra Esad “Devletin egemenliğini korumak için koruyanlarla işbirliği yapabiliriz” açıklamasını yaptı.
Türkiye şunu fark etti, Suriye ile sorunlar böyle devam ederse terör örgütü bundan istifade edecek. Şimdi en önemli nokta şu; Türkiye, Suriye ile açık bir şekilde görüşmek ve normalleşmek istiyor. 13 yıl aradan geçti, Herşey eskisi gibi olacak mı? bu tartışılır.
Bir örnek daha vereyim: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok sert açıklamalar yaptı. Esad da öyle. Mesela Esad’ı Türkiye’de sosyal medyada gezen bir röportajı var “Ben Erdoğan’la görüşmek zorunda kalsam bundan gurur duymam”demiş. Bu ikili ilişkilere ben şöyle bakıyorum olaya; devletler arasındaki sorunların liderler arasındaki sorunlara dönüşmesiyle daha kolay çözülür çünkü liderler tartışırlar ama devletler karar verir. Liderler arasındaki sorun daha iyi çözülür. Şu anda Türkiye devleti ile Suriye devleti arasında bir sorun yok tehdit var. Tehdit nedir? Terör örgütleri tehdidi var. Suriye’nin toprak bütünlüğünü dağılma tehdidi var onun dışında Türkiye’nin de ulusal güvenliği sınır güvenliği tehdidi söz konusu. Türkiye ile Suriye arasında elbette bir barış olacak.
Türkiye, Suriye hatta İran ve Rusya ortak bir şekilde Suriye’nin toprak bütünlüğü için terörle mücadele vermesi gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad’a istersen Türkiye’ye gel istersen üçüncü bir ülkede görüşelim” diyor. Bilindiği üzere 3 senaryo var: ya Ankara’da ya Moskova’da veya Birleşik Arap Emirlikleri’nde görüşme ihtimali üzerinde konuşuluyor. Burada iki tarafın da niyeti önemli, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk defa “Sayın Esad” diyor “eskisi gibi olalım” diyor görüşüp aramızdaki sorunları çözelim diyor. Tabii burada 3 tane temel sorun var birincisi terör örgütü sorunudur, ikincisi Suriyeli muhalifler sorunudur üçüncü ise Türkiye’de bulunan Suriyeliler meselesidir. Bu üç sorunu çözerlerse bence bir sorun kalmaz ama Suriye’nin toprak bütünlüğü sorununu maalesef daha ciddi gibi gözüküyor. Amerika’nın ve terör örgütlerin varlığı Suriye’nin toprak bütünlüğünü ciddi anlamda zedeledi ve sorunlara yol açtı.
2 - Bazı uzmanlara göre ABD’nin Suriye’den çekilmesinin en etkin yolu Türkiye-Suriye işbirliğidir. Sizce ABD’nin Türkiye-Suriye normalleşmesine tepkisi nasıl olacak?
ABD normalleşmeyi istemiyor. ABD’nin kendi ajanları ve stratejileri var. Orada bir terör örgütünün oluşumu söz konusu. Suriye, Rusya için Ortadoğu kapısıdır. Bu yüzden eğer ABD çekilirse Rusya Ortadoğu’ya hakimiyet sağlayacak. Çin aynı şekilde. Bizim Suriye’nin bir Suriye’den ibaret olduğunu düşünmemiz gerekiyor. ABD’nin varlığının sebebi YPG değil sadece, mesela Obama döneminde dışişleri bakanı olan John Kerry, İran’ın oradan desteğini kesmek istiyordu. ikincisi IŞİD meselesi üçüncüsü Esad devletinin varlığıydı. IŞİD'i zaten Obama kurdu bunu ben söylemiyorum Trump dedi. Diğer sebep de Rusya'dır. Bana göre YPG terör örgütü ABD’nin Suriye’deki varlığı için 3. veya 4. nedendir. ABD’nin Suriye’den çıkması zor. Orada hava üssü var. Amerika, Irak, Suriye, Ürdün üçgenindeki sınırı kontrol ediyor. Bu nedenle ABD oradan askerlerini geri çekse bile üstten çıkmaz. Söylediğim gibi Rusya faktörü de var. Amerika geçelerde savaş gemisini Akdeniz’e gönderdiği zaman İran’ı vuracak, Hamas’a karşı kullanacak gibi yorumlar yapıldı. ABD İran’ı vurmak istese neden savaş gemisini Doğu Akdeniz'e göndersin. Irak’ta üssu var. Ama bence Sovyetler döneminde nasıl Rusya’nın temel hedeflerinden birisi sıcak denizlere inmekse 2011 yılından bu yana çok net bir şekilde bunu gösterdi ve artık Rusya hedeflerine ulaştı. Rusya Doğu Akdeniz’i kontrol ediyor. Bu sürece baktığımızda ABD’nin Suriye’den çekilmememsinin temel hedefi Rusya’nın da Ortadoğu'ya yayılmaması. Rusya’yla rekabeti Suriye üzerinden yapılmasıdır. İran ve Irak faktörü de var.
3 - Normalleşmenin bölgedeki etkisini nasıl değerlendiyorsunuz?
Normalleşmenin bölgedeki etkileri Türkiye için farklı olacak. Birincisi Türkiye Suriye için ticari ilişkiler kuracak çünkü Antep-Ürdün ticaret koridoru var. Türkiye, Suriye üzerinden Ürdün'e Ürdün'den de Fars Körfezi ülkelerine ticaret ediyordu. 2011 yılından beri kapalı. Şimdi Mersin Limanı’ndan Kızıl Deniz’e yola çıkıyor ve bu hem zaman kaybı hem maliyeti yüksek. Ticaret koridorun canlanması iki ülke için önemli diye düşünüyorum. İkincisi Artık terörle mücadelede Türkiye tek başına değil aynı zamanda Esad’la beraber hareket ettiği an bu Türkiye’ye güç katacaktır. Üçüncüsü ise Türkiye’deki Suriyelilerin bir kısmının dönmesidir. Ben bunun kolay olacağına inanmıyorum. 2011 yılında Türkiye’ye gelen bir günlük bir bebek şuan 13 yaşında. Bu sonuç itibari ile bir sosyolojik uzaklık. Bu sadece Türkiye’nin sorunu değil Esad’ın da sorunu. Esad şu ana kadar 4 kez genel af çıkardı ama kimse dönmedi. Devletle toplum arasında güven krizi çözülmediği zaman güvensizliğin ortadan kalkması gerekir. Esad şimdi İran’la ilişkisi çok iyi, Fars Körfezi ülkeleriyle de görüşüyor artık. Katar dışında diğer Arap ülkeleriyle iyi bir ilişki kurdu. Tek sorunu Türkiye’yle. Bundan sonra sadece İran ve Suriye değil Arap ülkeleri ve Türkiye de Suriye’nin yanında olacak. Ama burada en büyük sorun budur: Suriye 2011'den önceki Suriye olmayacaktır. Bir savaşta, savaş ekonomisi başladıysa o savaş zorla bitirilir. Bölgede savaş ekonomisi var. Yıllardır bölgemizde birçok kriz oluyor ve ama malesef Batılı ülkelerle çözmeye çalıştılar. Sorunlarımızı kendi içimizde çözmemiz gerekiyor; Zaten bunları çıkaran Batılılar. İsrail sorunu da böyle işbirliği artırarak çözebiliriz. 2. Dünya savaşından beri bölgedeki hangi sorun Batılı ülkelerin girişimi ile çözülmüş? Bölge ülkeleri çatışmadan uzak rekabet yapabilirler.