Yayınlama Tarihi: 10 Ağustos 2024 - 13:50

Siyonist Rejim Başbakanı Binyamin Netanyahu, direniş liderlerine yönelik suikast emri vererek kendisinden bir kahraman imajı yaratmayı ve ardı ardına yaşadığı başarısızlıkları bu sahte görüntünün arkasına gizlemeyi amaçlıyor.

Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin Tahran'da suikasta uğraması bölgede gerilimin yükselmesine neden oldu. Bazı analistler, Washington'un üst düzey direniş liderlerinin ortadan kaldırılması için Tel Aviv'e yeşil ışık yaktığını öne sürerken, bazıları ise Netanyahu'nun bölgedeki krizi yaymak ve direniş ekseni ile CENTCOM arasında doğrudan bir çatışma yaratma niyetinde olduğunu yazdı. Yukarıdaki iddiaların her biri gerçekliğe yakın olmakla birlikte, Netanyahu'nun İsmail Henyiye'ye Tahran'da suikast düzenlenmesi emrini vermesinin ardındaki asıl nedenlerin dört ana değişken olduğu görülüyor:

  1. Doha-Kahire ateşkes müzakerelerinin durması.
  2. İşgal altındaki topraklardaki kamuoyuna sunulacak başarılar elde etme.
  3. İran'la gerilimi tırmandırma ve Batı'dan kilit ödünler elde etme.
  4. 2024 seçimleri arifesinde Trump'a yardım etme.

Ateşkes Müzakerelerinin Durdurulması

Mayıs ayının son saatlerinde, ABD Başkanı Joe Biden Beyaz Saray'da basın mensuplarının karşısına çıkarak Gazze'de barış sağlanmasına yönelik üç aşamalı planını açıkladı. Biden, bu planı kamuoyuna açıklamadan önce İsrail rejimi ve Arap ülkelerinin liderleriyle görüştüğünü belirtti. Bir hafta içinde bu plan, 2735 sayılı Güvenlik Konseyi kararı olarak kabul edildi ve uluslararası toplumun işgal altındaki Filistin'de savaşı durdurma konusundaki ortak fikri haline geldi. Bu planın sunulmasının ardından William Burns ve Brett McGurk, Kahire-Doha müzakereleri kapsamında taraflar arasında temas sağlanması ve bir anlaşmaya varılması için Ortadoğu'ya gittiler. Bu koşullar altında Netanyahu, müzakereleri başarısız kılmak için gerçekçi olmayan öneriler sunmaya başladı.

William Burns, Muhammed bin Abdulrahman Al-Thani ve Abbas Kamil'in katılımıyla Roma'da yapılan son ateşkes müzakerelerinde, İsrail'in yeni şartları arasında "Filistinli esirlerin serbest bırakılmasında veto hakkı", "Filistinli mültecilerin Gazze'nin kuzeyine dönüş sürecinin izlenmesi", "Rafah sınır kapısı ve Philadelphia koridorunun kontrolünün devam etmesi" ve "Biden'ın İsrail'in Gazze'ye yeniden saldırısını yazılı olarak desteklemesi" gibi talepler ortaya kondu. Bu bağlamda bazı analistler, İsmail Heniyye'nin suikastınıın Netanyahu'nun bölgedeki ateşkes müzakerelerine son darbesi olduğunu düşünüyor. Katar Başbakanı, bu terör saldırısından sonra Antony Blinken'ın ateşkes müzakereleri talebine yanıt olarak, "Bir tarafın diğerini öldürdüğü bir ortamda ateşkes müzakeresi nasıl mümkün olabilir?" dedi.

Kamuoyuna Sunulacak Başarılar Elde Etme

Gazze'deki savaşın uzaması ve kuzey-güney cephesindeki kontrollü gerilimin devam etmesinin sebeplerinden biri de Netanyahu'nun kamuoyuna gösterilebilecek önemli askeri başarılar elde etme çabasıdır. Başka bir deyişle, İsrail'in mevcut başbakanı, General İsmail Zahidi, Fuad Şükür ve İsmail Heniyye gibi komutanları hedef alarak, dış tehditlere karşı Siyonistleri korumayı başarmış benzersiz bir savaş kahramanı olarak anılmak istiyor. İsrail'in Kanal 13'ünde yapılan son anketlere göre, Benny Gantz liderliğindeki "İç Birlik" partisi 23 sandalye ile birinci sırada yer alırken, Binyamin Netanyahu'nun Likud partisi 21 sandalye ile ikinci sırada, Yair Lapid'in Yesh Atid partisi 13 sandalye ile üçüncü sırada, Avigdor Lieberman'ın "Evimiz İsrail" partisi 12 sandalye ile dördüncü sırada ve Itamar Ben-Gvir'in "Yahudi Gücü" partisi 11 sandalye ile beşinci sırada yer alıyor. Bu anketlere göre, muhalefet güçleri 61 sandalye ile hala Netanyahu liderliğindeki sağcı ittifaka karşı (53 sandalye) kazanma şansına daha fazla sahip.

Bu koşullar altında, Netanyahu, müzakere masasında bir diplomat olmaktan ziyade savaş meydanında bir "kahraman" olmayı tercih ediyor. Filistin meselesi uzmanları, Hamas'ın üst düzey liderlerinin suikastının ve Gazze'deki tüm altyapının yok edilmesinin bile Netanyahu'nun anketlerdeki konumunu iyileştirmeye yardımcı olamaması durumunda, Netanyahu ve sağcı kabine üyelerinin kuzey cephesinde gerilimi artırma seçeneğini değerlendirebileceklerini düşünüyor. Başka bir deyişle, İsrail'in mevcut kabinesi, kamuoyunun yeniden lehlerine dönene kadar savaşı sürdürmeye devam edecektir.

İran'la Gerilimi Tırmandırma ve Batı'dan Kilit Ödünler Elde Etme

İsrail'in, İran'ın Şam'daki büyükelçiliğinin konsolosluk bölümüne yönelik terör saldırısı ve ardından "Gerçek Vaat" adlı misilleme operasyonu sırasında G7 üyelerinin sorumsuz tutumu, Netanyahu'nun bu olaylardan pişman olmasına neden olmadı, aksine Tahran ve direniş ekseni üyeleriyle gerilimi tırmandırma konusunda İsrail’e gereken motivasyonu verdi. Batılılar, İran'dan komutanlarına yönelik suikasta karşı tepki vermemesini ya da sadece göstermelik bir yanıtla yetinmesini isterken, İsrail'e karşı ‌diplomatik kınama, askeri yardımların durdurulması ya da ekonomik yaptırımlar gibi hiçbir adım atılmadı. Öte yandan, Batılı hükümetler, İran'ın meşru savunma hakkını görmezden gelerek İran'ın füze ve insansız hava aracı birimlerine yaptırımlar uyguladı.

Bunun yanı sıra, ABD Kongresi İsrail'e 17 milyar dolarlık askeri ve mali yardım paketini onayladı. Batılıların bu tek taraflı politikaları, Netanyahu'nun daha "saldırgan" bir tutum takınmasına ve direniş ekseninin diğer komutanlarına suikast düzenleme motivasyonunu artırmasına neden oldu. Başka bir deyişle, Washington ve Brüksel, Ortadoğu'daki mevcut gelişmelere karşı yanlış politika izleyerek, Heniyye'nin şehit edilmesinde Siyonistler kadar suçludur.

Cumhuriyetçilere Pas Vermek

Ortadoğu'daki krizin devam etmesi, Demokratların seçimlerdeki kırılgan durumunu daha da zorlaştıracaktır. Son 10 ay içinde ABD'nin dış politika ve ulusal güvenlik ekibi, İsrail'i savaşı durdurmaya ve esir takasını yapmaya zorlamak için çeşitli fırsatlar yakalamaya çalıştı. Bu sayede Riyad-Tel Aviv ilişkilerinin normalleşmesi ve ardından IMEC koridorunun resmi olarak faaliyete geçmesi mümkün olacaktı, ancak Netanyahu bu taleplere şu ana kadar olumlu yanıt vermedi. Uzmanlar, bu olumsuz yanıtın asıl sebebinin, Washington'daki Arap-Amerikalı seçmenler ve ilerici güçler üzerindeki etkisi olduğunu, bu sayede kritik eyaletlerde Kamala Harris'in yenilgiye uğramasının önünün açılabileceğini düşünüyor. Bu analiz çerçevesinde, Demokratların seçimleri kaybetmesi durumunda Netanyahu'nun Gazze'de barış sağlanması ödününü Trump'a sunma olasılığı bulunmaktadır.

Sonuç

Gazze'deki savaşın devamı ve diğer cephelerdeki çatışmaların sürmesi, İsrail rejiminin çıkarlarından ziyade, Netanyahu'nun iktidarda kalma arzusu ve kişisel çıkarlarına bağlıdır. Uluslararası toplumun üyeleri, Güvenlik Konseyi'nin 2735 sayılı kararının uygulanması ve Gazze'deki savaşın derhal durdurulması peşindeyken, Netanyahu, sağcı kabine üyelerinin istifasından ve hükümetin düşmesinden korktuğu için ateşkes seçeneğine yanaşmamış ve bu süreçte Siyonist esirlerin hayatını tehlikeye atmıştır. Netanyahu'nun son 10 ay içinde dikkate değer bir başarı elde edememesi, Siyonistlerin ona güvenini kaybetmesine yol açmıştır. Bu koşullar altında Netanyahu, Biden-Harris ile iş birliği yapmaktansa, işgal altındaki topraklarda olağanüstü halin devam etmesini tercih ediyor. Böylece de zamanla seçimleri yeniden kazanma şansını artımak istiyor.