ABD'de 60. başkanlık seçimleri bugün itibari ile başlarken ülke geneli anketler Harris ile Trump'ın baş başa olduğuna işaret ediyor.
Ülke genelinde yapılan ulusal anketleri derleyen Real Clear Politics (RCP) adlı haber portalında yer alan son 14 anketin ortalamasına göre, hem Harris hem de Trump yüzde 48,5 desteğe sahip.
Mehr Haber Ajansı ABD seçimlerine ilişkin Uluslararası ilişkileri uzmanı Doç. Dr. Yeşim Demir ile bir röportaj gerçekleştirdi.
Aşağıdaki yazıda bu röportajı okuyabilirsiniz:
1- Genel tabloya bakıldığında dış politika konusunda Biden’a göre daha az tecrübe sahibi olsa da Harris şu ana kadar Biden ve diğer eski siyasetçilere göre daha ılımlı ve diplomatik bir yaklaşım sergilemektedir ve Öyle görünüyor ki Harris kazanırsa, çok taraflı diplomasiyi güçlendirme ve Ukrayna'daki krizi diplomatik araçlar ve ekonomik yaptırımlar yoluyla yönetmek için NATO ve Avrupa Birliği ile yakın işbirliği yapma yönünde ilerleyecek. Trump'ın siyaset tarzı ise biraz farklı. Başkanlığının ilk döneminde Trump, Kim Jong Un ile yaptığı tarihi görüşme gibi bazı dünya liderleriyle arasındaki farklılıkları "kişisel diplomasi" yoluyla çözmeye istekli olduğunu pratikte gösterdi. Trump, kazanırsa, krize son verecek bir çözüm bulmak için muhtemelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile doğrudan bir anlaşmaya varmaya çalışacak. Bu anlaşmalar, Rusya'ya yönelik yaptırımların veya diğer kısıtlamaların azaltılmasını içerebilir ve bu da Rusya'yı gerilimi azaltmaya teşvik edebilir. Sizce Amerika seçimleri ve sonuçları Ukrayna'daki savaş sürecine nasıl bir etkisi olacak?
Donald Trump’ın başkanlık döneminde izlediği politikalar dikkate alındığında, Ukrayna Savaşı’na yönelik yaklaşımı hakkında bazı tahminlerde bulunulabilir. ABD, savaşın başladığı andan itibaren Ukrayna’yı desteklemekte ancak Rusya ile doğrudan bir çatışmaya girmekten kaçınmaktadır. Trump, bu savaşa dair yaptığı açıklamalarda ABD’nin askeri ve mali desteğini sonlandırması gerektiğini ifade etmiştir. Bu da ABD desteğinin sona ermesiyle birlikte Ukrayna’nın yalnız kalacağı ve savaşın bu şekilde sonlanabileceği yorumlarına yol açmaktadır. Ancak, Trump’ın önceki politikalarında da gözlendiği gibi, bir politika değişikliğine giderek Ukrayna’ya desteğini artırma ihtimali de göz ardı edilmemelidir. Öte yandan, Kamala Harris’in ise Joe Biden dönemindeki politikaları büyük ölçüde devam ettireceği öngörülmektedir.
2- Harris, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkan yardımcısı olduğundan dolayı son dört yıldır "Joe Biden" ile birlikte geçirdiği yolun aynısını izleyeceği düşünülmektedir; Bu, Siyonist rejime Güvenlik Konseyi'nden mali ve silah desteğine kadar tam destek anlamına geliyor. Uzmanlara göre Trump'ın yeniden başkan olması durumunda Siyonist rejime ve onun Gazze ve Lübnan'daki suçlarına yönelik politikasının genel olarak Tel Aviv'i desteklemek yönünde olacak. Siz ne düşünüyorsunuz?
7 Ekim 2023'te başlayan Gazze Savaşı'nda bugüne dek 42 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Halen devam eden ve ne zaman son bulacağı belirsiz olan Gazze ve Lübnan’daki çatışmalara dair Harris, başkan adayı olmadan önce insani kriz nedeniyle İsrail’i eleştirerek ateşkes çağrısında bulunmuştur. Ancak aday olduktan sonra, İsrail'in kendini savunma hakkını desteklediğini ifade etmiş, fakat bunu yaparken izlenecek yöntemlerin önemine dikkat çekmiştir. Seçilmesi durumunda, Gazze’deki savaşı sonlandırmak ve Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkını savunmak için çaba göstereceğini açıklamış, ancak İsrail’e yapılan yardımların akıbetine dair bir detay paylaşmamıştır. Bu tutum, Biden döneminin bir devamı niteliğinde olabileceği şeklinde yorumlanabilir.
"Harris, bir ateşkesi savunurken, Trump ateşkes kararını İsrail’in takdirine bırakmaktadır. Filistin halkı açısından değerlendirildiğinde ise, kim başkan olursa olsun, Filistinlilerin yaşam koşullarında önemli bir iyileşme olmayacağı düşünülebilir."
Öte yandan, Trump, “Başkan olsaydım Gazze Savaşı olmazdı” diyerek Biden’ın İran’a yeterli baskı uygulamaması nedeniyle savaşın başladığını savunmuş ve Biden’ın politikasını eleştirmiştir. Ayrıca, kendi döneminde Ortadoğu’daki önemli başarılardan biri olarak gördüğü İsrail ile Arap devletleri arasındaki İbrahim Anlaşmalarının tehlikeye atıldığını belirterek, yeniden başkan seçilmesi halinde izleyeceği politikanın ipuçlarını vermiştir. Ancak Trump’ın İsrail’i çatışmalarda sınırlamaya yönelik bir çabasının olmayacağı da anlaşılmaktadır.
ABD’nin yeni başkanının göreve başlayacağı tarih olan 20 Ocak 2025, İsrail için stratejik bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Her iki aday da İsrail’in güvenliği açısından Gazze ve Lübnan’daki davalarda İsrail’i desteklerken, aynı zamanda savaşın bitmesini ve iki devletli çözümü savunmaktadır. Ancak destek konusundaki yaklaşımları farklılık göstermektedir. Harris, bir ateşkesi savunurken, Trump ateşkes kararını İsrail’in takdirine bırakmaktadır. Trump’ın başkanlığı döneminde İsrail’in daha rahat hareket edeceği, Harris’in başkanlığında ise seçim kampanyasındaki ifadelerine dayanarak diplomasinin ön planda olduğu bir politika izleneceği söylenebilir. Filistin halkı açısından değerlendirildiğinde ise, kim başkan olursa olsun, Filistinlilerin yaşam koşullarında önemli bir iyileşme olmayacağı düşünülebilir.
3- Siz bir uluslararası uzmanısınız bu nedenle size belki klişe gelecek bir soru sormak istiyorum sizce 2024 seçimlerini kim kazanacak?
Cumhuriyetçi aday Donald Trump ile Demokrat aday Kamala Harris arasındaki yarışın başa baş gitmesi nedeniyle tahmin zorlaşıyor. Seçim sonucunu ekonomik ve sosyal sorunlar, göçmen sorunu ve dış politika eğilimleri belirleyecektir. Örneğin, sosyal sorunlar arasında kürtaj konusu önemli bir yer tutmaktadır. Trump, kürtaja karşı bir tutum sergilerken Harris, kürtaj yasağının yasalaşmasına izin vermeyeceğini belirtmiştir. Bu konu bile seçimde başlı başına belirleyici olabilir.
4- İran-ABD ilişkilerinde en zorlu konulardan biri İran'ın nükleer faaliyetleridir. Trump döneminde de Biden döneminde de biz nükleer anlaşma konusunda bir çözüm görmedik. Sizce bu iki adaydan her biri kazanırsa nükleer müzakerelerde nasıl bir süreç göreceğiz?
Kamala Harris başkan seçilse dahi ABD dış politikasında köklü değişiklikler yapması beklenmemektedir. Demokrat aday Harris, seçim kampanyasında Trump’ın politikalarını eleştirerek daha ılımlı bir dil kullanmış olsa da, başkan olması durumunda Joe Biden’ın İran’a karşı sert söylemlerinde köklü bir değişiklik olması olasılığı düşüktür. Ancak, Harris’in Ortadoğu’da istikrarı bozan bir unsur olarak nitelendirdiği İran’a yönelik olarak, Demokrat seleflerinin politikalarına bazı ayarlamalar getirebileceği öngörülmektedir. İran ile ilişkilerde yaşanan zorluklar, nükleer çalışmaların engellenememesi ve İran'ın Ortadoğu'daki vekil güçlerinin etkisiz hale getirilememiş olması gibi faktörler politika değişikliği ihtimalini gündeme getirmektedir.
"Olası Harris başkanlığında, Biden dönemindeki nükleer politikayı sürdüreceği ancak İran’a karşı sert bir dil kullanmaya devam edeceği düşünülebilir."
Harris, İran’ın nükleer silah edinmesine kesinlikle karşı olduğunu belirterek, bir konuşmasında İran’ı “elinde ABD kanı olan” bir devlet olarak nitelemiştir. Bu ifadelere karşın Harris, Trump’ın Ortak Kapsamlı Eylem Planı’ndan (JPOA) çekilmesini ise ulusal güvenliği zayıflattığı gerekçesiyle eleştirmiştir. Bu nedenle, olası Harris başkanlığında, Biden dönemindeki nükleer politikayı sürdüreceği ancak İran’a karşı sert bir dil kullanmaya devam edeceği düşünülebilir.
Diğer yandan, Donald Trump yeniden başkan seçilirse İran’a yönelik baskı politikasının daha da artacağı öngörülmektedir. Trump’ın önceki başkanlık döneminde İran maksimum baskılara maruz kalmış, ABD JPOA’dan tek taraflı olarak çekilmiş ve İran'a yaptırımlar uygulanmıştır. Ayrıca, Devrim Muhafızları komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesi, İsrail'e verilen destek ve Arap devletleri ile İsrail arasındaki anlaşmaların teşvik edilmesi göz önünde bulundurulduğunda, Trump’ın geçmişteki politikalarını devam ettirme olasılığı oldukça yüksektir. Trump, nükleer anlaşmadan çekildiğinde, İran ABD’nin belirlediği şartlara uyarsa iki taraf için de faydalı bir anlaşma yapılabileceğini öne sürmüştü; bu da yeni bir anlaşma ihtimalini gündeme getirebilir. Ancak, Trump’ın kendine özgü bir politika uygulayacağı açıkça görülmektedir. Kısacası, Trump'ın İran politikası daha çok İsrail’in varlığını tehdit eden nükleer silahları hedef alırken, Harris'in başkan seçilmesi durumunda Demokratların İran politikasının terör ve insan hakları ağırlıklı olacağı düşünülmektedir. Her iki ismin ortak yönü ise İsrail ile güçlü ilişkileri sürdürme kararlılıklarıdır.